Okulun ilk günüydü heycanlı olduğum söylenemezdi ama bi yandan mutlu bi yandan ise üzülüyordum arkadaşlarımdan ayrılacağım için çünkü lisenin son yılına başlıyacaktım çantamı taktım ve okula doğru yürümeye başladım salına salına yürüyordum çünkü Graysonun gelmesini bekliyordum omzuma biri elini attı ve
"Günaydın"
"Günaydın"
"Nasıl hissediyorsun?"
"Berbat"
"Bende" okula vardık sınıfımıza girdik ve öğretmen konuşma yaptı tenefüs zili çaldığında Grayson erkek arkadaşlarının yanlarına gitti bende kızlarla konuşuyordum tüm okul ikizlerin ününe alışmıştı Grayson ve ben kendimize sevgili bulmaya karar verdik o bulmuştu ama onu seviyordu diyemem sadece takılmak içindi bende 3 gündür konuştuğum kişiyle çıkmaya başlamıştım Matthew Espinosa o bir 1 yıl sınıfta kalmıştı bu yüzden bizimle okuyordu onunla çıktım ve onu seviyordum birbirimizi seviyorduk beni mutlu ediyordu ve birbirimizle unutulmayacak anılar bırakmıştık Graysonla ödev için biyoloji sınıfına gelmiştik Matt'de ordaydı
"Merhab.." tam diyecekken Matt'in kollarına bir kız atlayıp onu öpmeye başladı Matt bana baķıp güldü ve ordan koşarak uzaklaştım Grayson Matt'in yakasından tutup ona
"Miley'in ne yanına nede yakınına geleceksin!"
Ben kütüphaneye gidip en arka raflardan birirnin arasına yere çöktüm elimi yüzümle kapatıp ağlamaya başladım kendi kendime konuşurken Grayson beni dinliyordu ben ise konuşmaya devam ediyordum
"Kimse beni kaybetmekten korkmadı"
"Hey ben seni kaybetmekten hep korkmuşumdur Miley"
"Ya gidersem, bir gün peşimi bırakmanı istersem?" Dedim masum bir bakışla
"İşte o zaman intihar ederim" dedi gülümseyerek ardından ben gülmeye çalıştım başımı göğsüne yaslayarak
"Beni bırakma sen hiç gitme." Dedim sesim titreyerek
"Seni bırakmayacağım daima yanındayım Mil"
Eve gittigimde yatağıma uzanıp o anı unutmaya çalışıyordum fakat ne zaman hatırlasam ağlıyordum sanırım ben Matt'i çok sevmiştim.
Kapı çaldı ve Grayson gelmişti
"Burda ne işin var?" Dedim sulu gözle göz yaşımı silip
"Sana destek olmak için burdayım" dedi gülümseyerek
İçeri girdi ve hiçbişeyi umursamaz bir şekilde odama çıktım Gray arkamdan geldi yatağa oturdum yanıma oturdu
"Heryeri peçete atmışsın" diyerek yerdeki peçeteleri topladı
"Gray?"
"Evet"
"Hergün ölmek nedir bilirmisin?" Dediğimde Grayson sert bir bakışla
"Yeter bu kadar kendini üzdüğün."
"Ne kadar tuhaf değil mi? Seviyorum diyorlar.. sonra gidiyorlar. Ama eksilen hep sen oluyorsun."
Grayson "neyseki yarın var umutların en sevdiği gün" dedi ve gülümsedi ona yaslanarak
"Bir gün oğlum olursa ona gönül almanın erkekliğinden hiçbirşey götürmeyeceğini ögreticeğim." Dedigimde güldük
"Öyle güzel gülüyorsunki Gray nasıl anlatayım"
"Beni güldüren sensin"
Telefonu çaldı arayan annesiydi yemeğe çağırıyordu Grayson benide davet etti "gelmeyeceğim" diyip kafamı yastığa gömdüm beni kolumdan tutup kaldırdı ve beni banyoya dogru ittirdi hadi burda bekliyorum dedi ve içeri kıyafet attı onları giydim ve saçlarımı kuruttum evden çıktık yemeğe gittik Grayson'un annesi önüme tabağımı koyup yanağımı sıktı sebesiz bir gülümseme geldi yemekten sonra Grayson
"Bulaşıkları yıkamaya ne dersin?" Dediğinde güldüm kafamı sallayıp mutfağa geçtik ben yıkıyordum o duruluyordu o kötü hissettiğim ruh halimden çıkmıştım Ethan koltukla telefonla uğraşıyordu telefonuna hafif vurdum ve yere düştü Ethan beni evin içinde kovalıyordu beni yakaladığında saçımı çekti güldük ve yerimize oturduk
"Ben eve gidiyorum"
"Seni bırakmamı istermisin Mil?"
"Hayır ev zaten çok yakın"
"Grayson'a sarılıp görüşürüz çirkin ördek" dedim
Eve gelip üstümü değiştirip uyumaya çalışıyordum Gray'den mesaj geldi"
"Seni özledim Mil"
"3 saat önce görüştük Gray ama bende seni özledim"
Grayson gülücük attı
"Sensizken bile seninleyim"
"Her gece uyumadan önce en son konuştuğum kişi olmanı seviyorum"
"Bende."