Sleep with me

Eleven: My prize is that girl

Elimde bir kola ve çörek vardı. Bej rengi bir pantolon giymiştim. Üzerimde her zamanki salaş ve yırtılmış gei tişörtüm var. Bazen gençken giydiğim şeyleri giyememej üzüyordu. Annemlere yarışa gelmeyeceklerini Essie için eve gitmeleri gerektiğini söylemişti. Liz yanımda konuşuyordu.

"Alex, bak karşıdan gelen Efiel. Kusmamaya çalış."

Gülümsedim. Burası bir toprak alandı. O sarışın kadın topuklu ayakkabısından bile ödün vermemişti! Ne süslü ama. Bana yaklaştıkça yüzündeki makyajı görebiliyordum. Derin nefes aldım ve kolamdan bir yudum aldım.

"Merhaba Liz!"

Liz samimiyetsizce gülümsedi. "Merhaba Efiel. Nasılsın?"

"İyiyim teşekkürler. Luke'un ismini yarış listesinde gördüğüm gibi geldim."

Gözümü çöreğimden çektim ve ona baktım. Bak sen şuna! Liz güldü. "Ne güzel."

"Bu akşam size gelmeyi çok isterim. O turtanızı yemiyerek yıllar geçirdim."

Kendini zorla davet ettirmişti. "Ah elbette Efiel, senin için turta yaparım."

"Harika! Luke ile yeniden eskisi gibi çiflikte takılacağız."

Saçımı savurdum. "Liz, bu bayan kim?"

Sanki benim orada olduğumu yeni fark etmiş gibi bana baktı. "Ben Efiel. Luke'un çocukluk arkadaşıyım. Asıl sen kimsin?"

Liz gülümseyerek bana baktı. O an 2572-0 öne geçtim. "Ben Luke'un eşi Alex."

Efiel'ın yüzündeki hayal kırıklığı beni mutlu etmeye yetti. "Demek evlendiği doğruymuş."

Liz gülümsedi. "Evet. Alex, ailemizin sahip olduğu en iyi şeylerden biri."

Gülerek, Liz'e kol attım. "Ah, Liz beni utandırıyorsun."

Efiel bana baktı. Samimiyetsiz bir gülümse yaptı. "Evet görebiliyorum."

Luke ve Edward, arabalara binerken anonslar başladı. "Üç yıldır şampiyonluğu bırakmayan Wills ailesini kutluyoruz. İşte, kızı Gabriel ve Koca Rush!"

Çılgın kalabalık bağırdı. Sevimli kızı arabanın içine girerken babası çılgın kalabalığa yumruğunu gösterdi. Kalabalık bağırdı.

"Rush! Rush! Rush!"

Koca Rush, Luke'a baktı. Kaşlarımı çattım. Yüzündeki küçümseyici gülümseme ile arabaya bindi ve Luke hiç oralı olmayarak Ben'in 7 yaşında taktığı bisiklet kaskını taktı. Anonslar devam ederken sıra benim Lukeipukime gelmişti.

"Ve işte kasabamızı kazandığı yarışlar ile sevindiren Hemmings ailesinden Luke ve Edward!"

Luke kafasını kaldırıp el salladı. Efiel konuştu. "Ah, tanrım."

Yarışı izlemek için merdiven tarzında ilerleyen basamaklara otururken, Liz'e baktım. Liz de bana bakıyordu. Liz kafasını salladığı anda konuştum. ''Ben bunu parçalarım.''

Liz gülümsedi. Efiel, Lizin'in yanından kafasını çıkarttı. ''Biz şey mi dedin Alexcim?''

Gözlerimi devirerek, kolamdan içmeye başladım. Yarış baladığı anda, Koca RUsh'ın kırmızı aracı önde gidiyordu. Tabii ki aklımda Efiel'i öldürme planlarıma ara verirsem, yarışa odaklanabilirdim. Ben çok kıskanç bir insanım ve Efiel'in gelmesi resmen Tanrı'nın bana 'şimdi ne bok yiyeceksin?' demesi gibi bir şey. Luke ile Japonya'dayken bazı kızlar Luke ile fotoğraf çekilmek istiyordu. Onları merdiven yuvarlamaya yeltenmiştim lakin Luke tutmuştu. O sıra kendime güldüm. Hem ölümcül koala hem de ölümcül tehlikeydim. O sıra Liz'in bağırması ile irlikdim. Hızlıca yarışa döndüm.