Seventeen: I need you

3.9K 302 56
                                    

Luke

Edward yanımda durmuş çiçekleri hazırlıyordu. Heyecanla tabakları yerleştirdim ve seslendim. "Alex!"

Bugün Alex'in doğum günüydü. Kesinlikle beklediğim gün gelmişti. Alex'in sesini duydum. "Geldim."

Kafamı kaldırdım. Merdivenlerden usulca iniyordu. Bir kadının her hali seviliyordu. Fakat ben en çok ilk uyandığı zamanki halini seviyorum. Dağınık saçları şişik dudakları ve güzel kokan saçları. Çamura düşmediğimiz günler haricinde Alex hep güzel kokardı. O an gözümün önünden hızla geçen yıllarımız geldi. Deli gibi kahkaha atan ve yerinde duramayan kız gözümün önünde canlandı.

Onun ilk dudaklarına yapıştığımda şaşkınlıkla nasıl baktığını hatırladım. Ciddi bakmak isterken nasıl gülümsediğini anımsadım. Yıllarımın en güzel zamanlarıydı. Kavga ettiğimizde dahi benim yemeğimi yemekten çekinmeyen bir Alex'di. Şimdi saçları kısaydı. Hala aynı bakıyordu. Hala aynı dokunuyordu. Hala bana ilk dokunduğu zaman kalbimin titremesi kadar duyguluyum.

Bunu hiçbir zaman Alex'e söylemedim ama çok isterdim ondan bir çocuğum olsun. Ama eğer onun hayatı işe girecekse her şeyden vazgeçerdim. Sanırım onun neşesini, gülüşünü bir çocukta istiyordum. Edward bu yüzden benim için umuttu. Alex, anne gibi hissedecekti.

"Bana neden öyle bakıyorsun?"

Gülümseyerek elinden tuttum. "Seni çok seviyorum."

Gülümsedi. "Ne o yoksa hediyeyi almayı unuttuğun için 'düşünmen bile yeter' dememi mi bekliyorsun?"

Kahkaha attım. Onun kollarımın arasına aldım ve sarıldım.

Ve o anda Alex, kollarını omuzlarıma yerleştirdi. Göğüsümün üzerine kafasını koydu ve sanki ilk kez görüşmüşüz gibi özledim. "İyi ki varsın."

Ondan ayrıldığımda, Edward konuştu. "Bunun adı ne?"

Alex ile ikimiz de aynı anda baktık. "Neyin adı?"

"Aranızdaki şeyin adı ne?"

Alex gülümsedi ve yanağıma öpücük bıraktı. "Sevgi."

Alex dağınık saçlarıyla hazırladığım masanın başına oturdu. Edward'a baktı. "Hediyeni getirebilirsin."

Alex heyecanla ağzına attığı zeytini yemeye çalıştı. "Imm, en sevdiğim kısım."

Onun gözlerine baktım. Sağ bacağını oturduğu yere çekti ve biraz daha dik oturdu. "Luke, doğum günümü unutup benzinlikten bir araba almıştı. O zamandır onunla evlenmeyi düşünüyordum. Tabii biraz bundan önce evlendik ama neyse, gençlik hatası."

Kahkaha atarak Alex'e baktım. Ona karşılık konuştum. "Alex, doğum günümde pastamın yarısını getirdin. Üzerinde 'doğdu' yazıyordu."

"Pasta ile tüm gün arabada baş başaydık Luke. Benim irademin o kadar kuvetli olmadığını biliyorsun."

Alex gülerken, Edward tabakta olan cupcakeleri getirdi. Üzerinde 'Alex' yazıyordu. Alex heyecanla bağırdı.

"Aman Tanrım!"

"Yaban mersinli cupcake yaptık."

Alex gülümsedi. "En sevdiğim."

Sandalyeden inip Edward'a sarıldı. "Çok teşekkür ederim!"

Edward konuştu. "Bir şey yapmadık dışarıdan sipariş ettik."

"Edward o kısmı söylemeyecektin."

Sleep with meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin