''Bir gün kimsenin olmadığı bir yerde buluşur muyuz sence?
Böyle rüzgar essin, yapraklar dökülsün üstümüze
Sessizliğin melodisi çalsın dinler miyiz birlikte?
Ben kalem olup çizeyim seni, sende oku beni.
Sahi bir gün karışır mıyız birbirimizin hayatına?
Yağmur yağarken de sevmeye devam eder misin beni?
Bulutlar düşerken üstümüze,
Aynı rüzgarda devrilir miyiz beraber?
Mutluluk diyorum,
Bir gün bulur mu beni de?''
***
Günlerden Pazartesi. Saat 05.46. Daha gün bile doğmamışken neden uyanmıştı ki? Gene uykusu mu kaçmıştı? Yatağından çıkıp, banyoya doğru yürüdü. Yüzünde anlamsız bir tebessüm vardı. Beline kadar uzanan simsiyah saçları onu takip ediyordu.
Duşunu aldı. Odasına doğru yürüdü. Dolabından bembeyaz bir elbise çıkarıp, giyindi. Saçlarını taramaya başladı. Saçları hala nemliydi. Yukarıdan aceleyle topladıktan sonra dışarı çıktı. Hava soğuktu. İçten içe titremeye başladı.
Nereye gidecekti ki bu saatte?
***
''Yoğunum bugün. Kafam bozuk. Birazda öfkeli...
Nereye gittiğimi bilmeden attım kendimi yollara.
Sizi bulmak ister gibi, baktım sağa sola.
Yoktunuz.
Bir uçurum çıktı sonra karşıma.
Şimdi oradan atlayasım var !''
***
Uzun bir yol yürüdükten sonra dar ve uzun bir sokaktan geçti. Hemen ilerisinde bir mezarlık göründü. Kapının önünde karanfil satan kadından bir kaç karanfil alıp, mezarlıktan içeri girdi. Aslında karanfillerden hiç hoşlanmazdı. Ölümü hatırlattığı için, hep soğuk gelmiştir.
Yürümeye devam etti. Yan yana dizili iki mezarlığın olduğu yerde durdu. Mezar taşlarında; Ali Kocatepe ve Canan Kocatepe yazıyordu. İz'in anne ve babası...
Her ikisinin mezar taşlarına birer karanfil bırakıp, Fatiha okudu.
Sonra da yavaşca annesinin olduğu mezar taşına baktı. Mermerler buz kesilmişti.
Dokununca fark etti. Elleri buz kesilmişti ama onun içi yanıyordu.
'' Annem , bak ben geldim.
Özür dilerim uzun süredir gelemiyordum. Ne olur kızma bana olur mu?
Kendime verdiğim sözü yerine getirmek için çok çalışıyorum. Umarım sen de
şahitsindir buna. Annecim, bu gün bayram.
Gelmezsem darılırdınız biliyorum.
Çok özlüyorum anne . Keşke yanımda olsan da ellerini öpsem . Seni doyasıya öpsem içime
çeksem. Kokunu ezberlesem. Ama yoksun işte. Ne sen gelebiliyorsun nede özlediğim
kokun.Bur da öylece yatıyorsun. Keşke konuşsan benimle kızsan bana ''Neden bunca
zaman gelmedin''diye kızsan bana. Ben senin kızmalarını da severdim annem.
Sahi senleyken nasıl geçerdi bayramlarımız? Keşke hatırlayabilsem...
Özlüyorum seni .
Her gün ölmüyormuş gibi yapmak artık yoruyor beni anne. Gücüm
kalmadı''
***
İz, hıçkırıklara boğulup sarıldı annesinin mezarına. Dakikalarca gözyaşlarıyla yıkadı mezarını.Bu gün içinde terk edilmiş bir çocuk yalnızlığı vardı.
''Işığımı aldığınızdan beri karanlıktayım.
Söylesenize;
Daha ne kadar kaybolayım?''
Babasının mezarına baktı. derin bir iç çekerek... Gözyaşlarını sildi. Söyleyecek bir şey bulamadı.İnsan anımsayamadığı birine ne söyleyebilirdi ki?Sustu ve ardından fırtınalarkoptu yüreğinde.
''Dualarınıza kattığınız, günü gelir en büyük bedduanız olur. ''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİZ(Ara Verildi)
Romance''Hayatından kayıp gidenleri unutturacak bir geliş bekledin hep. Sence de kalbine batanları çıkarma vakti gelmedi mi?''