-6-

139 11 10
                                    

Her şeyi kafamdan silmeye çalışarak evin yolunu tuttum.

Eve geldiğimde kapıyı çalıp çalmamak arasında tereddüt ettim.Çünkü daha hazır değildim ablamı görmeye.Birkaç güne daha ihtiyacım vardı.Ama başka gidecek yerimde yoktu.Hem Louis ile konuşmam lazımdı.Ee bunun içinde ablam lazımdı.
En sonunda kapıyı çalmayı başarıp beklemeye koyuldum.Kapı açılır açılmaz ablam küçük çaplı bir şok yaşadı.Erken gelmemi beklemiyordu tabi.Bende kendimden beklemiyordum.
İçeriye geçip hemen odama çıkmak istiyordum.Ama ablam buna engel oldu.
"Nerden geliyorsun."
Hastaneden diyemezdim.Çünkü tekrar kavga ederdik.Biliyorum.
"Otelden."dedim kısaca.Sonra söze devam ederek;
"Bu arada sende Louis'in telefon numarası var mı?"dedim.
"Neden ki?"
"Lazım çünkü."
"Tamam da ne için lazım?"
"Var mı yok mu sen onu söyle"
"Yok.Ama işyerinin adresini biliyorum."dedi.
Ee napalım mecburen işyerine gidicektik.Başka çare yok.
"O zaman hazırlan gidiyoruz."
"Nereye?"
"Lunaparka."
"Lunaparkta ne işimiz var.Senin dinlenmen gerekiyor."
Neden bu kadar saftı benim ablam?
"Ya lunaparka niye gidelim.Sen salak mısın.Louis'in iş yerine götürüceksin beni."
"Benim işim var olmaz."
"O zaman adresi ver."
"Tamam" deyip adresi verdi bende küçük bir kağıt bulup not ettim.
Daha sonra evden çıkıp taksiye bindim.Şansıma hemen yanımdan boş bir taksi geçmişti.
***
"Hanımefendi Louis Bey şuan meşgul."
"Ama benim hemen görüşmem gerek."dedim sekretere.
Daha sonra beklemeye koyuldum.Tam o sırada koridorun sonundaki odadan Louis çıktı ve ben tabanlara kuvvet diyerekten yanına koştum.Louis beni görünce şaşırmıştı.
"Senin ne işin var burada?"Sinirli değildi belli ki.Sadece şaşkındı.
"Konuşmamız gerek."
"İşim var"
"5 dakikanı bile almaz."
"Tamam.Sen şurada bekle.Ben birazdan gelicem" dedi bir odayı göstererek.Bende odaya girip beklemeye başladım.
Louis den beklenmicek hareketlerdi bunlar doğrusu.Normalde sinirlenip beni dışarı çıkarttırırdı.Gerçi duyduklarından sonra öyle bir şey yapacağı kesin.
Ben beklemeye devam ederken odayı incelemeye başladım.Tam o sırada kapı açılınca biran korktuğumu düşündüm yaramazlık yapmış çocuk gibi.
"Evet anlat dinliyorum çabuk."dedi baya ciddi bir sesle.Bende diyordum eski Louis nerede?
"Bebeği aldırdım."
"Ee yani..."dedi ve sonra bir anda şaşkınlıkla gözlerini açtı.Jetonu yeni düşmüştü anlaşılan.
"Ne dedin sen?Bebeği mi aldırdın?Bunu konuştuğumuzu sanıyordum."Sesin de öfke yoktu.Sadece şaşkınlık ve biraz da hayal kırıklığı vardı.

"Evet konuşmuştuk ve bende aldıracağımı söylemiştim."

"Sana inanamıyorum"diye fısıldadı.Resmen zar zor duymuştum.Ellerini saçlarından geçirerek sandalyeye oturdu ve ellerini birleştirdi.Düşünüyomuş gibi hali vardı.

"Artık görüşmemize yada konuşmamıza gerek yok.Bir daha bizi rahatsız etme."diyerek odadan çıktım.İşte bu kadardı.
Tam işyerinden de çıkıyordum ki bir adama çarptım.Ahh hadi ama neden hep Louis'in yanından çıkarken birine çarpıyordum.
"Çok özür dilerim."dedim hiç vakit kaybetmeden.
Adamda hemen mahçup bir tavırla;
"Asıl ben özür dilerim.Benim hatam önüme bakmıyordum."dedi.
"Önemli değil."diyerek tam yürümeye başlıyacaktım ki kolumdan tuttu.Bir kolumdaki ellerine birde adama bakıyordum.Daha sonra kolumu bırakıp.
"Pardon.Acıtmak istememiştim."dedi.Acıtmamıştı zaten.Sadece bu samimiyet nerden geliyor diye öyle bakmıştım.Adamın yüzüne bakmaya devam ederken elini uzatıp;
"Ben Paul" dedi.Bende bir sakınca görmeyip elimi uzattım.
"Bende Ashley."
"Acaba yanlış anlamazsanız bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii" dedim zoraki bir gülümsemeyle.
"Bir işiniz var mı?Yani tam burada sizlik bir iş var sanırım"
"Bir işim yok.İhtiyacımda yok ve daha beni tanımıyorsunuz bile nasıl bilebiliyorsunuz benlik iş olduğunu"
"Bunun için sizi tanımama gerek yok.Ben yinede size kartımı vereyim.Eğer olurda bir işe ihtiyacınız olursa."dedi ve cebinden kartı çıkarttı.Elindeki kartı alıp kafamı teşekkür anlamında bir kere aşağı indirdim.Daha sonrada oradan hemen çıktım.Bütün manyaklar beni buluyordu yaa.
***
Eve geldiğimde hemen odama çıkıp bir duş almıştım.Rahatlamaya ihtiyacım vardı.Hemen uyumak istiyordum.
Kapının çalınmasıyla azım bir karış açık halde kapıya bakmıştım.Benim kapım hiç çalınmazdı ki.Üstelik içeriye giren ablamsa hiç çalmazdı.
"Hangi dağda kurt öldü de kapımı çaldın."dedim biranda.
"Louis ile bugün ne konuştun?"dedi beni takmayarak.
"Sanane.Seni ilgilendirmez."
''Bak biliyorum yaptığım kötü bir şeydi.En azından sana danışmadığım için kötüydü.Ama senin Louis'e söylemeye hiç niyetin yoktu ve onun bilmeye hakkı var.''
''Noldu Louis' e söyledin de?Eline ne geçti?Bebeği aldırmama engel olabildi mi?Dur ben söyleyeyim.Hayır olamadı.''

''Sen...''durdu cümlesini tam olarak söyleyememişti.
''Evet bebeği aldırdım.''dedim gözlerinin içine bakarak.Gözlerindeki ifade hayal kırıklığı ve öfkeydi.Hadi ama size noluyo ya?
''Sana inanmıyorum diyerek odadan çıktı.Kapıyı sert bir şekilde vurmuştu.1-2 dakika sonrada dış kapının sert şekilde vurulması üzerine evden çıktığını anlamıştım.Bende yatağıma yatıp uyumaya çalıştım.Ama sadece çalışmakla yetindim.Çünkü bir türlü düşünmekten uyuyamıyordum.
Louis'in Ağzından
Ashley gittikten sonra kendimi bir türlü toplayamamıştım.Nedenini bende bilmiyorum.Bebeği aldırdığına mı üzüldüm desem umrumda değillerdi.Biranda da umrumda olacaklarını zannetmiyorum.Ama yinede kötü hissetmiştim.Ne kadar umursamasam yada istemesem de o benimdi.Benim kanımdandı...

Unwanted Love (Louis Tomlinson)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin