Bölüm 6

179 54 23
                                    

Bölümü yazarken Adele - Skyfall dinlemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölümü yazarken Adele - Skyfall dinlemiştim. İsterseniz siz de dinleyebilirsiniz...

***

Göz önünde olanın gizemi
Kaybolandan daha öndedir...

İnsan ne ile yaşardı? Hangi duygular insanı insan yapardı? Verilecek hangi cevaplar ondaki duyguların gerçekliğini ispatlardı? İçimizdeki varlığını yüzyıllar boyunca bitirememiş, hırçın, dalgalı, rengi çoğu zaman mavi-yeşilden laciverdimsi bir siyaha dönen, ucu bucağı belli olmayan bir deniz gibi sürekli kocaman okyanuslara dökülen merakımızla mı yaşardık; yoksa içimizde sürekli endişenin tohumlarıyla filizlenen, dallarıyla bütün aklımızı, kalbimizi çepeçevre saran, kalbimizin küçük bir kuş gibi içimizde kanat çırpmasına neden olan, yoğun ve kimi zaman aklımızı kaybetmemize neden olan korkularımızla mı?

Ya da tüm bunların dışında, yaşadığımız hayatı sorgulamamıza neden olup mantığımızla kalbimiz arasında olması gerekenden daha uzun yollar kurduran, kimi zaman sevinçle ellerimizi birbirine vurup hoplaya zıplaya ortalarda dolaştıran, kimi zaman da mutsuzluğumuzun içimizde volkanlar oluşturup patlamaya hazır hale gelene kadar ruhumuzun yorgunluğuyla kendini daha da dibe çeken bir duyguyu var ederdik içimizde. Bunun adına kimileri sevgi, kimileri güven, kimileri aşk derdi. Bense bu duyguyu sonsuzluk hissi olarak tanımlardım.

Bir an bizi sonsuz sevinçle sarmalarken, sonraki an da yüreğimizi şüphe tohumlarıyla doldurur, bedenimize zarar verdirene kadar durmazdı. En sonunda kendimizi kimsesiz bir şekilde, kimsesiz bir hastane odasında yatmaya mahkum ederdi. Size de bu tabir bir yerden tanıdık gelmiyor muydu?

Benimse şuanda içimde aşılması imkansız merak tohumlarıyla birleşip kocaman bir çam ağacı olan korkularım vardı. İğneleri, her dokunmaya kalktığımda ellerime batıyor ve ben de ellerim kanayana kadar durmuyordum. En sonunda da bana kalan sadece kocaman bir boşluk oluyordu.

Evden içeri girdiğimde kafamda düşünceler cirit atıyor hatta atmakla da kalmıyor düşüncelerim beynimden ellerime, ellerimden de elimde delicesine döndürdüğüm telefonuma akıyordu. Bir süper kahraman olsaydım ,mesela bir Hulk, telefonum elimde çoktan paramparça olurdu.

Sabahtan beri üzerinde düşündüğüm merak duygusuyla korkum birbirine girmiş, elleriyle bir bütün oluşturmak istercesine birbirlerini sıkıyorlardı. İkisi de kendilerini öldürmek üzere olduklarından haberdar değildi.

Eve gelene kadar telefonumdaki üç adet mesajı belki de yirmi kere okumuştum. Kimdi ve benden ne istiyordu? Aklımdan belki de milyon sefer Fırat'ın adı geçse de içimden bir ses onun olmadığını söylüyordu. O, böyle oyunlarla uğraşacak birine benzemiyordu. Oynayacak olsaydı, daha en başından beni tehdit etmezdi diye düşünmekten kendimi alamıyor, fakat daha sonradan içimdeki ses benle oyun oynarcasına konuşmaya başlıyordu.

Onu ne kadar tanıyorsun? Damdan düşercesine hayatına girdi, ikiniz de birbirinizi tehdit ederek bir şeyler yaptırmaya çalışan, iki çıkarcı, bencil ve eli kir kokan kimselerden başka bir şey değilsiniz.

SAKLAMBAÇ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin