KİTAPTAN BİR BÖLÜM
Bir insan kaç kere yıkılabilirdi? Ve ya kaç kere sevdiği insanlar tarafından terk edilebilirdi?
Ben hem yıkılmış hem de terk edilmiştim..
Babam tarafından.. En değer verdiğim kişi tarafından yıkılmıştım. O beni yıkmıştı, yerle bir etmişti. Babam beni küçüklüğümde olduğu gibi sevmemişti..
O bir çok kez hata yapmıştı ama son yaptığı her şeyi yerle bir etmişti..
Benim babam bizi başka bir kadın için bırakıp gitmişti.. Her gece sarhoş gelen o adam şimdi bizi başka birisi için bırakmıştı.
Ne kadar adildi bu yaptığı? Bana göre hiç değildi. Annem için, Benim için ve kardeşim Bora için.. O küçüktü ve bunların hiç birini haketmiyordu.
Yenilmişliğimi bir kez daha kabul ederken, başımı sıradan yavaş bir şekilde kaldırdım. Ders çoktan bitmişti ama ben sınıftan çıkmaya yeltenmemiştim. Canım eve gitmek
istemiyordu. Ama bir şekilde eve gidip anneme destek olmalıydım.. Her ne kadar kendimi yıkılmış hissetsem de, annem benden daha beter bir haldeydi.
Ellerim enseme giderken, gözlerimi kapatıp bu günü düşünmemeye çalıştım. Her şey o kadar saçma ilerliyordu ki ben buna engel olamıyordum. Saçlarımı bileğimde ki toka ile toplayıp sıradan kalkıp, yerde duran çantamı aldım. Hava oldukça sıcaktı. Sıcak ve bunaltıcı havalardan hoşlanmıyordum. Bunaltıcı bir havada nefes alamadığımı hissediyordum ve bu çok berbat bir şeydi. Okuldan çıktığımda, yağmurun çiselediğini görmüştüm. Buna sevinmiştim.. En azından sıcak havayı bastıran serin yağmur tanecikleri vardı. Otobüse binmeyi reddedip, yürümeyi tercih ederek çantamdan kulaklıklarımı çıkardım ve kulağıma takıp en sakin müziği açıp eve doğru yürümeye başladım. Aklımda o kadar çok şey vardı ki, artık bunlarla baş edememeye başlamıştım. Düşündüklerim, bedenime ağır gelmeye başlamıştı. Artık başım ağrıyordu..
Çalan müzik aklımda ki bütün düşüncenceleri yok edip, yerini kendi ritmine bırakmıştı. İlk defa, bu kadar olan şeyden sonra kendimi iyi hissediyordum. Sanki babam bizi bırakıp gitmemiş, Sanki hiç içkiye başlamamış ve hiç kötü şeyler yaşamamışım gibi hissediyordum. Sonra peki? Sonra Üzerime doğru gelen bir araba olduğunu fark ettim. Bana çarpmasına saniyeler kala kendimi yerde bulmuştum. Yolun kenarında ve birisinin üzerinde..
'' İyi misin? ''
Başımı kaldırıp boş bir şekilde beni çeken kişiye baktım. Ne olmuştu biraz önce? En son kendimi iyi hissediyordum ve şuan o iyi histen hiç bir belirti yoktu. Şok mu yaşıyordum yani? Suratıma inan tokat ile bütün her şey yerine gelmişti sanki. Biraz önce bana araba çarpacaktı ama bu genç çocuk beni kurtarmıştı. Derin bir nefes aldım. Nefesimin göğsümü yaktığını hissettim ama sonra geçmişti. Yerine yeni bir nefes daha gelmişti. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, dizginlemek için yeni bir derin nefes daha aldım. Şakağımda atan damar, beynimde yankılanıyordu. Herkesin başımda dikildiğini görsemde konuşamıyordum. Sonra bir tane daha tokat indi yanağıma. Göğsüm acırken, sarsılırcasına ağlamaya başladım. Korkmuştum. Evet korkmuştum ve şuan gerçekten korktuğum için ağlıyordum.
'' Beni duyuyor musun? Sakin ol bak. Bir yerin acıyor mu? ''
Yine o sesi duyduğumda, başımı kaldırıp o tarafa baktım. Beni kurtaran çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Gerçeğim 1 - Basılı Eser
Teen FictionSeni geçen gün beyaz gelinliğin içinde gördüm ya hani, dedim ki kendi kendime; '' Oğlum işte evleneceğin kadın karşında. Tut elinden kırma kalbini, yürü onunla aynı yolda...'' '' Buse benim şehrim İstanbul'du. Şehrimin içinde sen vardın, benim içi...