Kitaptan dokuzuncu Bölüm

89.7K 1.8K 26
                                    

16 gün sonra

Bazen öyle bir hissi kapılır ki insan, sanki onu mutlu edecek hiç bir şey yokmuş gibi hisseder. Durduk yere gelir bu his.. Hareketli bir müzik ya da duygusal bir müzik dinlediğinde, duyguları ona göre hareket eder ya, işte bu da ana göre değişen bir duyguydu. İçimi kavuran bu duygu hıçkırarak ağlama istediğimi ortaya çıkartıyordu. Elimde değildi! Gülmek, ağlamak, kahkaha atmak ve ya somurtmak.. Tamam hepsi benim duygularım ve mimiklerimdi ama elimden bir şey gelmiyordu. Şuan hıçkırarak ağlamak istiyordum. Nedeni yoktu. Akın bana babamı unutturmuştu. Onu tanıdığım 2 haftadan beri babam aklıma gelmiyordu. Onunla gülüp eğlenebiliyordum ama yalnız kaldığım da bütün gerçekler suratıma sert bir tokat atıyordu. Gerçeğe dön diyordu içimde ki o acımasız ses. Diğer bir ses baş gösteriyordu aydınlık bir yerden. Orada Akın vardı ama karanlık yerde Sadece korkularım, sorunlarım ve babam vardı. Onu bastırıyordu, aydınlık yer.. Akın babamı bastırıyordu. Belki de, babamdan görmediğim duyguları Akın'da arıyordum. İlgi istiyordum belki, Azıcık güzel bir söz ve sevgi. En çok ihtiyacım olan şey buydu belki de.. Sevgi ve İlgi.. Hiç bir zaman o şımarık çocuklardan olmamıştım. İstediği olmadığında ortalığı ayağa kaldıran ve ya evden kaçıp başka bir şeylere saklanmak gibi. Ama Bora bunun tam tersiydi. Her zaman istediği olmalıydı. Ben olmayan bir şeyin üstesine gitmezdim, anlardım ama Bora ortalığı ayağa kaldırır sonra evden kaçardı. Ben sadece bir kere kaçmıştım evden. Oda babamın bisiklet sürmeme izin vermediği kızların yanına gidip oyun oynamak içindi. Küçüktüm ama hatırlıyordum. Annemden yediğim dayağı, babamdan işittiğim azarı herşeyi hatırlıyordum. Hal bu ki benim istediğim sadece gidip bisiklet sürmekti ama onlar bunu anlamamış beni eve kapatmışlardı. Hiç bir zaman annemi bu davranışları içi yargılamamıştım. Yargılayamazdım zaten.. O benim annemdi ve ben sadece onu dinlemekle yetinirdim. Düşünüyorum da, annemle ne zaman arkadaş olmaya başladık. Babam değiştiğinde, gerçek anlamda gittiğinde değil. Ruhunu bizden uzaklaştırdığında, ben annemle arkadaş gibi olmaya başlamıştım. 16 yaşındaydım ama her şeyi çok net bir şekilde hatılıyordum. Ne çocukluğumu ne de ergenliğimi yaşamıştım ben. Tavırlar ve sözler değildi ergenlik. Kimisi çok fazla laf yetiştirdiğimi söylerdi ama ergenlik sadece bu demek değildi. Kimliğini bulmaya, olgunlaşmaya, arkadaş edinmeye ve değişmeye başladığın bir dönemdi. Örnek aldığın birine özenerek geçirirdin zamanını. Benim ise örnek aldığım kişi annemdi. Önümde sadece o vardı, bir de öğretmenlerim. Babam zaten yoktu yanımda. Arkadaşım olmasını kesinlikle istemeyen ama ortalıkta olmayan bir babam vardı. Pek parlak bir geçmişim, çocukluğum yoktu benim. Birisi sorsa onlara ne anlatırdım? Babamı mı, yoksa annemi mi? Yalandan oluşturduğum bir hayatı mı? Bunların hiç birini anlatamazdım. Bana sormazlardı zaten, soranlara cevap vermez ve geçiştirirdim. Geçmişim bana göre acı ile doluydu. 0 8 yaş dönemim güzeldi. Hatırlayıp gülümseyebileceğim sadece o vardı. Ama hiç bir zaman şikayet etmedim. Onu değiştiren şey neydi bilmiyordum ama o benim babamdı. Söylediğim hiç bir kötü söz aslında kalbimden geçen değildi. O benim hala babamdı.. En sevdiğim ve ilk kahramanım olan adamdı. Gitse bile..

Yatakta uzanmayı bırakıp, karanlık olan dıaşrı baktım. Saat geçenin kaçı olmuştu bilmiyordum ama uyuyamıyordum. İçimden sıkıntı vardı ve yine anlamsız hisler bedenimi sarmıştı. Düşünmekten sıkılmıştım. Benliğim olayların kalanları ile kavruluyordu. Beynim kızgın bir ateş gibiydi ve içine ne konulursa onunla beraber çosurduyordu. Nasıl kızgın yağın içine patetes alınca ses çıkıyorsa, Beynim de aynı şekilde alevlenip sönüyordu. Bu başımı sıkıyordu. Patlayacakmış gibi hissediyordum. Sonra o his kalbime doğru iniyordu. Orayı gezip bir sürü bıcak patırıp geri çekiliyordu. Canım acıyordu kısacası, ama nedenini bilmiyordum. bu çok can sıkıntısıydı. Karanlık bir içim vardı. İçide küçük küçük yıldızlar vardı ve bunların sahibi Akın'dı. Beni 2 hafta boyunca o kadar çok mutlu etmişti ki. Onu düşünüce heryer aydınlık oluyordu. Kalbim bıçaklara inat hızla çarpmaya başlıyordu. Onu incelediğimde, yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamıyordum. Doğum gününden beri yanımdan ayrılmamıştı. Okula beraber gidiyorduk. Telefonda sürekli konuşuyorduk. Ama bir yanım onu kaybetmekten korkuyordu.. Gökçe Ve Barış ile çok yakın olmuştuk. Gökçe bize gelip giyordu. Yazın olacak düğünü için çok heyecanlıydı. Henüz çok vardı ama o şimdiden herşeyi hazırlamaya çalışıyordu. Okullar kapandıktan sonra, yapacaklardı düğünlerini. Gökçe benden 1 yaş büyüktü. Üniversiteye gidiyordu. Barış Akın ile yaşıttı ve onları küçüklüğünden beri tanıdığını söylüyordu. Sevmiştim Gökçe'yi.. Kıvırcık saçları kendisine farklı bir hava katıyordu. Havalı bir kızdı yani..

Tek Gerçeğim 1 - Basılı EserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin