Kitaptan ikinci bölüm

112K 2.7K 209
                                    


Kaç saat o sandalyede oturdum ve ya kaç saat test çözdüm hiç bir fikrim yoktu. Sadece sancı yapan bir boyun ve uyuşmuş bir popo vardı. Ayaklarımı uzatıp boynumu geriye attığımda, boyunumun acısına inlemiştim. Boynumu biraz daha hareket ettirip, başımı duvarda ki saate çevirdim. Çoktan gece yarısını geçmişti. Yaklaşık 5 saaattir aralıksız test çözüyordum. Yine kendimi kaptırmış olmama küfredip oturduğum yerden kalkıp, mutfağa yöneldim. Dilim damağım kurumuştu. Annem ve bora çoktan uyumuşlardı. Annemin toplu bıraktığı mutfağa girip kendime büyük bir su bardağı alıp su doldurdum. uykum gelmişti ve hafiften başım ağarmaya başlamıştı. İçtiğim suyun bardağını kenara bırakıp dolaptan ağrı kesici aldım ve onuda mideme gönderdim. Yavaş ve uyuşuk adımlarımı odama yönlendirdim. Üzerimde ki şeyleri çıkartıp şortumu ve atletimi üzerime geçirip kendimi yatağıma bıraktım. Yorucu bir gün geçirmiştim ve Şuanda sadece uyumak istiyordum. Sadece uyumak..

Sabahın en erken saatinde uyanmanın verdiği sinirle yatakta gerindim. Hafta sonları niye erkenden uyanırdı bir insan? Hele de hafta içi erken kalkmaya küfrederken.. Sabahın ve uykunun verdiği sersemlik ile kendimi yataktan aşağıya bıraktığımda, Odamın kapısı açılmıştı. Sabahın 8 inde annemden başkası kalkamazdı değil mi?

'' Günaydın kızım ''

Tahmin ettiğim gibi annem odama girip, yatağımın kenarına oturmuştu.

'' Sananda anne ''

'' İşin var mı bugün? ''

Yataktan kalkıp odamın penceresini açıp anneme dönmüştüm. Annem yatağımın üzerine bağdaş kurmuş ve oturmuştu. Bazen annemi benim arkadaşım sana, arkadaşlarım olmuştu. Kendisi oldukça genç gösteriyordu. Gerçi yaşı o kadar da büyük değildi ama, benim arkadaşım gibi duruyordu. Bundan hoşlanıyordum, Annemle arkadaş gibi olmaktan ve her şeyimi ona anlatmaktan çekinmiyordum. Annemden sakladığım bir şey yoktu. Tabi ki dün ki araba olayını saymazsak..

'' Hayır hiç bir işim yok. Bora'nın masket maçına gideceğiz diye biliyordum ''

Bende kendimi yatağımda annemin yanına attığımda, kardeşim Bora odaya girmişti. Gelmese olmazdı sanki..

'' Senin kapı çalma adetin yok mu çocuk? gitsene odana sen ''

Bora beni umursamadan yatağımın kenarına uzandığında, kalkıp ona baktım. Beni takmadan annemin dizinde yatıyordu. Bende onu umursamayıp annemin sağ dizine uzandığımda, annem bu halimize gülmüştü.

'' Siz ne zaman büyüyeceksiniz? ''

Bora toplu olan saçlarımı çekerek, hızla eline vurdum.

'' Gerizekalı saç lan bu. Açıyor be ''

Bora elini tutarken, acıyan saç diplerimi ovuşturdum. Ne ağar eli vardı ya!

'' Tamam çocuklar çekişmeyin. Hadi kahvaltıya ''

Annem bizi dizinden iterken, kötü bakışlarımı Bora'ya atmaktan çekinmedim. Bora gözlerini kısıp parmakları ile gözlerimi işaret ederken, kafama gelen yastığı son anda farketmiştim. Pis kardeş!

'' Anneeeeee! ''

Odamdan çıkıp annemin yanına koşarken, Bora peşimden kovalıyordu beni. Hızla mutfağa girdiğimde başımın üzerinden geçen pofuduk terliklerimi görmüştüm. Annem Bora'ya bağırırken, kapının arkasına saklanıp kendisinden gelen her hangi bir tehlikeye karşı kendimi korumaya çalıştım.

'' Masanın altına mı girdin kız ''

Bora sesini değiştirip beni bulmaya çalışırken, kapıya yaslanmasıyla kapının suratımla birleşmesi bir olmuştu. Acaba burnum kırılmış mıdır?

'' Ah burnum '' Annem sesimi duyduğunda, hızla kapıyı üzerimden çekip yüzümü avuçları arasına almıştı. Annem burnumu kontrol ederken, Bora pişman olmuş gözlerle bana bakıyordu.

'' Anne kırılmış mı? kanıyor mu? Seni aptal çocuk, Burnumu kırdın. Ya anne çok acıyor ''

'' Dur bir kızım. Rahat durda bakayım. Bora sende bakacağına buz versene ''

Bora birşey demeden dolaptan buzu alıp anneme uzatmıştı.

'' Ya özür dilerim ben seni masanın atındasındır sanmıştım. Ne bileyim ''

Ona cevap vermeyip dilimi çıkardığımda, annem buzu burnuma bastırmıştı.

'' Ah anne yavaş ya acıyor ''

Annem söylenmeye devam ederken, buzu dikkatle burnuma koyuyordu. Artık soğuktan uyuştuğunu hissettiğim burnum ile kafamı çevirdim.

'' Tamam anne. Uyuştu zaten ''

Annem kafasını sallayıp buzu tekrar dolaba koyduğunda bende masada yerimi almıştım.

'' Bir daha dikkatli olun. Şakanında bir sınırı var, siz dozutuyorsunuz ''

Annem Bora'yla bana kızarken, çayları bardaklara koymuştu. Ama benim canım yine bir şey istemiyordu.. ‎Bu iştahsızlık annemi sinirlendirmeye başlamıştı ki, annem kötü bakışlarını üzerime atıyordu. Annemin bakışlarından kaçmak istercesine önümde ki tabağa gömüldüğümde Bacağıma tekme atan Bora ile karşılaştım. Başımı kaldırıp ona baktığımda, Annemin telefonda bir şeylerle uğraştığını gördüm. Hadi ama annem bizim yerimize mi aktif olmaya başlamıştı? Ben bile telefonla bu kadar çok oynamıyordum.

'' Hayırdır anne? ''

Bora yine o çenesini tutamayıp konuştuğunda, gözlerimi pörtletip ona baktım. Ama o beni umursamadan anneme doğru eğilmeye başlamıştı bile.

'' Oyun oynuyorum. İneklerime bakmam gerek. Sonra telefon ötüyor ''

Bora ile annemin bu haline gülerken, burnumun acısını unutup kahvaltımı yapmıştım. Babamsız olan günlerimiz her zaman böyle geçerdi. Kötü bir durumumuz yoktu ama yine de annem çalışıyordu. Ben bazen hafta sonları Mustafa amcanın yanında küçük kütüphanede çalışıyordum. Bora Basket üzerinden lisans yapmaya çalışırken bir şekilde eve para giriyordu. Babam son iki yıldır ne çalışmıştı ne de eve düzenli olarak gelmişti. Geldiği süre zarfında ya içkili olurdu ya da direk uyurdu. Zaten en son eve 2 hafta önce gelmişti ve eşyalarını toplayıp gitmişti. Sadece arkasından baka kalmıştım. Birkez bile sarılmamıştı. Hoşçakal bile demeden gitmişti. Sonra Bora'nın onu bir kadınla gördüğünü öğrendik. Annem haberi öğrendiği gün boşanma davası açmıştı. Boşanmakta kararlı olan anneme artık destek olmaya başlamıştım. Bizi düşünmeyen bir babayı istemezdim. Zaten anneminde başkasına gitmiş bir adamı isteyeceğini düşünmüyordum.

Bora'nın basket maçı saatine kadar kendimle vakit geçirip, biraz sosyal kız olmayı denemiştim. Sıra arkadaşım olan Eda ile sohbet etmiş ve onunla biryerde buluşma kararı almıştım. 4 gün sonra doğum günüm vardı, kutlayacak bir ailem yoktu. Annem ve Bora ile evde oturup küçük bir pasta kesip televizyon keyfi yapabilirdik mesela. 18 yaşımı bitirecektim. Ne zaman büyüdüğümü kavrayamamakla beraber, geçen zamanı düşündüm. Hatırladığım 14 seneyi geçirdim gözümden. Beş yaşımdayken Babamın bana aldığı arabayı hatırladım. Annem Bora'ya hamileydi o zaman. Ben onu kıskanıyorum diye bana araba almıştı. Bende babama küsmüştüm tabi. Ben erkek değilim bunu istemiyorum bebek istiyorum diye ağlamıştım. O zamanlar çok güzeldi. Sonra Bora doğdu ve ben okula başladım. İlk karnemi babamla beraber almıştık. Karnemin hepsi 5 diye beni lunaparka götürmüştü. Hayatımda babamla son kez o kadar çok eğlenmiştim. Sonra onun iş için yurt dışına gittiğini hatırlıyorum. Ara sıra gelirdi ve çok kalmadan geri giderdi. 6 sene bu şekilde geçerken 11 yaşıma gelmiştim. Bora büyümüş ve benimle oyun oynamaya başlamıştı. Her ne kadar Maç ve evcilik arasında kavga etsekte hep onun istediği olur maç oynardık. O benim küçük kardeşimdi ve benim için hiç büyümeyecekti. O benimle büyüyen küçük çocuk olarak kalacaktı gözümde. Sonra babam temelli dönme kararı almıştı. Eve ilk geldiği gün onunla vakit geçirmiştim ama benim giderken bıraktığım adam olarak dönmemişti. Değişmiş ve oldukça soğuk davranmaya başlamıştı. Sonra onun değişimini izlemeye başlamıştım. Anneme karşı değişen tavırları ve hareketlerini gözlemlemiştim. Sonra bize olan davranışları izlemişti. Benim babam çok değişmişti. Bizi seven o adam değildi. Zaten sonra onun bizi istemediğini anladığımızda, o bizi bırakıp gitmişti. Artık bir babam yoktu benim. Kardeşim ve annem vardı hayatımda.. Hiç bir zaman değişmeyeceğim iki en değerli insan..


Tek Gerçeğim 1 - Basılı EserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin