Eyy sükut-u Aksâ’mın ,
her adımda yüreğime oturan kör düğümü…Sana aşk demiştim oysa..!
Öyle sıradan bir kelime ile değil,
Elin elime değmeden daha ,
yüreğine aşk çiselercesine.Asırlara meydan okuyan...
Nefs’i sureti’ne aşk yansıyan güzellik Billuru Edâsıyla...Her harfinin ilahi kutsallığını
hatm etmiş Leyl Yâr’am..!İstinasız nefesler barındırıyorum yaşam sığınağımda.
Çıt çıkmaz oldu artık kelimelerimden,
Yüreğim Lâl oldu dünyaya.Oysa seni bana üşüten O son yağmur damlasına bile hasrettim...
Bıraktığın Yaramın kutsallığına dokunan masum bir çocuk edâsıyla,
Yâr olduğunu bilmeyen yâr’dan dem vuruyorum yine.Oysa Ertelenmiş zamanlarıyla
Ne çok bağdaş kurmuştu düşlerime.
Ne çok terk etmişti kendinden bile habersiz her defasında Cism’i yâr’ı.
Ne çok elveda sözcüğü savurmuştu yüreğimin kuytularına...Gözlerimde ayaza çalan yokluğunun sessiz silüetini,aklımın zoruna zorda olsa iliştiriyorum zamansız geliş gidişlerini…
Soluk bir takatle yazgımı karalıyorum,
belki temize çekersin diye.
ama bu önsözsüz hayatın nüshasını temize çekmek beyhude bir çabadan ibaret...Yaşadığımız hayat sahibine iade değilde ne..?
Dönüp dolaşıp O’na dönmeyecekmiyiz ,
şu üç adımlık Nefes’te…Çetrefilli yalnızlıklar biriktiriyorum, dimâğımı zonklatan bir sükutla
ve her lâhza’da sabr soluyan Dua’lar adıyorum,
en ağır sözleri yükledim sırtıma,
gidiyorum arş-ı alaya
arkamdan gel sende ,
döktüğüm harf kırıntılarını topla.
Bilirsin lazım olacak orada,
Ölüm temizleyemeyecek harf kalabalığımızı...
susacağım,susacaksın,
sükutlar konuşacak suskularca…Ne olur düşme bu mevsim yüreğimin ütopyasına dördüncü Cemrem...
Her gelen çokça hüzün, her giden çırılçığlık ölüm sessizliği ekti bu toprağa.O kadar kalabalıktın ki içimde,
okyanus misali her damlan beni sana dahada susatıyordu,
yüreğimin altından ayırmadığım güncemin her sayfasında,
soldan sağa , yukarıdan aşağıya ve çaprazlamasına
sükut yüklü “çığlıklar” gizledim
ve her satır başında karşıma çıkan
Simanı her görüşümde iliklerime kadar
Aşk kesildim...
Yüreğinin tüm yokuşlarını ters çevirip ,döndür adımlarını benden,yürek sızım.
Sen bana bu kadar yasaklı ve ben bana bu kadar saklıyken
ne olur yağma toprağıma artık...
umutsuzum …Görmüyor musun?
Bu sevdanın rotası bizsizliğe meçhul ...Ruhu kızıla çalan düşler kuruyorum ve uçurumdan yüksek cümleler adıyorum sana,
belki hissetmiyorsun ama ,
seni hergün intihar ediyorum düşlerimde.
İnsan düş/meye görsün birkere.
Sahi bir insan kaç defa ölebilir bir düş/te?
Kâh sonu ölüm şiirler biriktiriyorum sana,
kâh ruhumla giriştiğim amansız kavganın kaybedilen bedeli oluyorsun...
ve ben savuruyorum bıraktığın can kırıklarını her defasında,
uçurum kenarı yaşamımdan...Gökhan Yalçın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nar-ı Aşk
PoesiaGökgürültülü sağanak yağışlı bir aşkın engebeli yollarında fırtınalara ,çöl sıcaklarına göğüs geren ve Beşeri aşk'tan İlahi Aşk'ı bulma yolunda olan bir adamın hikayesini şiir dili ile okuyacaksınız. Birileri beğensin diye değil , yaşadıkları anla...