Byakuya dan kaçış....

266 22 6
                                    

Öncelikle y.b geç geldiği için özür dilerim . Fakat biraz internet sıkıntısı çekiyorum. Ve açıkcası y.b yi nasıl yazacağımı düşünüp durdum. Çünkü aklıma fikir gelmedi. Neyse ben bu bölümü @Ame-chan ' a ithaf etmek istiyorum.  Sen beni unuttun ama ben seni unutmadım. Bol Byakuya lı bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.  Şahsen yazarken ben bile utandım.Geç y.b atığımda cezam uzun bir bölüm yazmaktır...  şimdiden teşekkürler. .. ve sakına sakın yorum ve vote atmayı unutmayın. Benim için çok önemliler... sizleri seviyorum... sınır 20 vote+10 yorum... Bu kadar okur varken sınırın çabuk geçeceğimi düşünüyorum. ..

Sadece kaçıp uzaklaşmak istiyordum... Bir anlığına bile olsa, olanlardan, duyduklarımdan uzaklaşma istiyordum. Ama biliyordum ki; ben ne kadar uzaklaşmaya çalışsamda duyduklarım peşimden gelecekti. Telfonum çalmaya başladı. Baktığımda karin arıyordu. Biraz durup telfonu açtım ve sadece şunları söyledim; " Kairin... İchigo...r-rukia yı ö-öpmüş(Hıçkırarak ağlar)... telfonu kapamadan Ağlayarak koşuyordum, o anlığına ölmek istedim. Bunun bir kabus olmasını ve böyle bir şeyin hiç yaşanmamış olmasını istedim. Koşarak hastaneden çıkmaya çalıştım. Çocuk peşimi bırakmıyordu; ben bırakır umudu ile kaçıyordum. " Orihime dur lütfen" diye bağırdı ki çok şaşırmıştım. *Adımı nerden biliyor ki?* diye düşündüm. Koşmayı sürdürürken arkamı dönüp;
"Bırak peşimdi" diye bildim ağlayarak. Gözlerini açıp;"Dikkat et" dedi. Ne olduğunu anlamamıştım ki birine çarptım. Çarpmamla sıt üstü yere düşmem bir oldu. Kafamı sert bir şeye çarpmıştım. Hastane koridorların da "tak "sesi yayılmıştı. Sonra bir an sol kolumda büyük bir acı hissetim, gözlerime bir anda ağırlık çökmüştü. Ben engellemeye çalışsam  da,yorgunluk tüm bedenime adeta bir virüs gibi yayılmıştı. Daha fazla dayanamayarak, kendimi yorgunluğa bırakıyordum, son kez açıp kapatığım gözlerim ile son gördüklerim bana bakan, mora dönük bir mavi olan iki çift gözdü...

Byakuya ' dan Devam ( Tereddüt de kaldım) ₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩

Dalgın dalgın telfonda konuşurken fazla olmasada uzun boylu, karamel rengi saçları, iri gözleri ve fenotipine göre (fenotip=fiziksel özelliklerimiz) iri göğüslü bir kıza çarpmıştım. Ahh,Kahretsin  (!) Ne ara bu kızın fenotipini incelemiştim ki. Hafifden yüzü tanıdık geliyordu. Hafif endişeli bir ses tonu ile ;" İyimisiniz?" diye sordum. Hafif bir tebessün eşliğinde" Teşekürler, ben iyiyim" dedi. Daha sonra biraz bana baka kaldı. Sanırım o da beni birine benzetmişti. İri kahverengi gözlerine bakarken tek kaşımı kaldırdım. Daha sonra yanımdan ayrıldı. Aslında o kızla konuşmak isterdim,çünkü büyüleyen bir gülüşü vardı. * Bir daha görürümüyüm acaba?* diye düşündüm.  Daha sonra telefon konuşmama geri döndüm. İşimi halletikten sonra,  içeriye tekrar girdim. Danışmaya girip kardeşimin odasını öğrendim. Asanaöre yöneldim ve yukarı çıkmak üzere ,4 numaralı tuşu tuşladım. Asansör durduğunda kata gelmiş olduğumu anladım. Asansörden indikten sonra kıvrılan koridordan,sağa döndüm. Koridorda uzunca bir yürüyüş yaptıktan sonra , 3074 nolu odayı gördüm. Benim aradığım oda değildi ama yakalştığımın kanıtı idi. Odalar yan yana ve karşılıklı olarak dizilmişlerdi. Koridorun sonunda iki oda vardı ve yan yanaydılar. Bir anda odanın birinden biri çıktı. Koşuyordu. Kafamı çevirdiğimde artık çok geçti. Ve bir anda birine daha çarptmıştım. Neyim var böye bu gün herkese çarpıyordum. Baktığımda o iri gözlü kızdı. Sorunun yanıtı kısa bir süre de gelmişti. Ama o ağlıyordu ve ağlamak ona hiç yakışmıyordu. Koyu kahve gözleri , bir anda sütlü kahveye dönmüştü. Kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerini gözlerime dikkatli dikince kim olduğunu anlamıştım. Orihime ydi bu, rukia nın arkadaşı. Fotoğraf bir anda gözümde canlandı. O gülümsemesi ile herksin içini ısıtan kız , karşımda duran kızla aynı değildi. Karşımda duran kız, hayatının darbesini yemişe benziyordu. Konuşmasa da gözlerinden dehşete düştüğü açıkca ortadaydı. Bileğini tutup eline baktım. O an ağzımdan bir iki kelime çıktı;" sen... elin.." oldu bu sözcükler. Hızla bileğini elimden çekip koşmaya başladı.  Arkasından koşmaya başladım. Fakat önüme gelen kişiler yüzünden ona yetişemiyordum. Aslında her gün spora giden ve düzenli olarak koşu yapan biri idim. En sonunda dayamayıp bağırdım;" dur, orihime (!)" Fakat o tepki dahi vermiyordu. İsmini söylememle bir anlığına arkasını döndü. Fakat önden gelen ve elinde , amaliyathane tepsisi olan bir hemşire ile çarpışacaktı. " dikkat et" demem ile hafifi önüne dönecek gibi oldu. Fakat, biraz geçikmiştim. O döndüğü anda kafsını sertçe çarpmıştı. Koridorlarda " tak" sesi ile yankılanıyordu.  Tepsiden düşen bıçaklardan biri bileğine gelmişti. Hızımı artırarak yanına koştum. Yanına geldiğim de, gözlerini son kez açıp kapıyordu. Sonra tekrar kapattı fakat açmadı. Hemşire dehşete düşmüştü. Hızlıca kadına sordum " Bununla bir ilaca dokundunuz mu?" Kadın şaşkınlığı eşliğinde devam etti" Evet efendim , jiraspir kiroflot ( uydurdum, böyle bir ilaç var mı bilmiyorum )" . İlacın adını duymam ile biraz gerildim. Bu ilacı sadece , kanser hastaları için kullanırlardı. Sağlıklı bir insanın kulanması,  dna sını bile bozabilirdi. Endişe ile Orihime ye baktım. Gözlerinin son nebzesinde kalmış göz yaşı,  orihime gibi kendini bırakmıştı. Bir elimi diz kapaklarını altına geçiriken , bir elimi ise beline dolamıştım. Hafifce yukarı kalktım ve hemşireye sordum; "  Boş oda var mı ? Acil müdahale edebileceğimiz? " kadını bana üzgün bir yüz ifadesi ile " malsef efendim" dedi. Ben de;" Tamam sorun değil. Şimdi acele at ve bana bir antitoxit iğnesinden getir ( yine uydurdum). " dedim. Kadın yanımızdan ayrılınca ben de koşarak 3078 nolu odaya baktım. Koşarak içeri girdim ve gördüklerim karşısında şok oldum. Turuncu saçlı bir çokuk, bir yandan kardeşime bakıyor,bir yandan da kanayan kafasını tutuyordu. Yerde oluşmuş küçük kan gölünün yanında , beyaz saçlı mavi gözlü bir erkek ve siyah saçlı siyah gözlü bir kız duyordu. Bir anda kardeşime baktım. Perişan görünüyordu. Beni görünce gözleri kocaman açıldı ve bir anlığına orihime ye baktı. Açıklama yapmam gerektiğini anlamıştım fakat ben " Açıklama yapamam,  ölme riski var" diyip geçiştirdim. Hemen orihimeyi boş bulduğum yatağa yatırdım. Bu sıra da içeri hemşire geldi. Gelir gelmez hayrete düştü. Hızlıca orihimenin üzerinde bulunan , fakat elindeki kanlardan dolayı kırmızı benek benek olmuş beyaz gömleğine yöneldim. En üsdeki gömleği açarken , turuncu şaçlı çocuk bağırdı;" Dokunma lan o kıza" ben ise onu ciddiye almadım. Üzerinde bulunan gömleğinin düğmelerini hızlıca açtım. Ben gömleği açarken, göğüsleri dışarı fışkırıyordu. Hafif bir kızarıklık geçirdim. Sonra hemşireye dönüp;" Ne bekliyorsun ver şu iğneyi (!)"dedim. Kadın uslu bir çocuk gibi hemen dediğimi yaptı.  İğneyi batırmaya yeltendim,  fakat estetikli gibi duran iri göğüsleri dikkatimi dağıtıyordu. Rukia yanıma yaklaştı; üzerindeki hırkayı çıkattı ve ikiye katlayıp, orihimenin göğüslerinin üzerine kapattı. Kafamı kaldırıp kısık sesle " Teşekkürler" dedim. Sonra hızlıca iğneyi , tam midesinin üzerine sapladım. Saplamam la orihime den hafif bir inilti çıktı.  Daha sonra sağ sola bakınıp bir ekg cihazı aradım. Kadın yanıma hemen bir ekg cihazı getirdi. Ekg tüpleri nin, birini karnını sağ tarafına takarken birini sol tarafını taktım. Kalp atışlarını da dinlemek için, hırkanın sol göğüsünde olan kısmını açtım. Sol göğüsünün üzerine iki tane yerleştirdim. Fakat alt odacıkları da dinlemek için göğüsünün altına iki tane daha tüp takmalıydım. Hafiden elimi sol göğüsüne götürüken kızarmıştım. İlk defa bir kızın bedenine bu kadar yakın dokunuyordum. Sol göğüsünü hafif kaldırarak, al tarfa iki tüp daha yerleştirdim. Daha sonra ekg çihazına döndüm. Cihazı açıp  kalp ritmini kontrol ettim.  Ben şükürler olsun diyecek iken, turuncu saçlı çocuk öfke ile bana" çek elini(!)" Dedi. Anlamamış bir ifade ile suratına baktım. Bana daha da sinirli bir bakış atarak " Orihimenin göğüsünden çek elini (!)" Dedi. Kafamı çevirince elimin hala, orihimenin göğüsünde olduğunun farkına vardım.  Utanarak elimi çektim. Rukia bana boş gözler ile bakıyordu. Sonra bir an harakete geçip," Byakuya-sama çok özledim seni... Bir daha hiç bırakma beni..."derken koşarak boynuma atladı. Onun o küçük bedenini kollarım arasına sardım. Ve yorgun bir sesle karşılık verdim;" Bende seni özledim küçüğüm.. bende seni özledim sevdiceğim.....

Bleach ( Karışık İlişki)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin