Sungkyu&Hoya&Myungsoo&Sungyeol:
"Ne?!""Onu bize götürmek istiyorum."
Sungkyu:
"Woohyun ne dediğinin farkındasın değil mi?"Başımı olumlu anlamda salladım.
Dongwoo:
"Woohyun tamam merhametlisin ama bu kadarı fazla değil mi?""Anlamıyorsunuz. Kafamın içinde bir sürü sorular var. Eminim sizinde vardır. Sungkyu ile gördüğümüz o rüya! O kadın... Rüyamdaki o kadın Seo Ri'yi korumamı söylüyordu. Koruyucularından biri olduğumu söylüyordu! Neden bilmiyorum ama o kadını dinlemek istiyorum. Neden her gün rüyalarımda Seo Ri'yi acı çekerken görüyorum? Neden onu bu eve bıraktığımdan beri kalbim sıkıntı içinde? Bunları öğrenmek istiyorum! Ve lütfen sizde bana saygı duyun ve yanımda olun."
Myungsoo:
"Oh! Seo Ri?"Myungsoo'nun kapıya bakmasıyla kafamı oraya çevirdim ve Seo Ri'yi bizi dinlerken gördüm. Gözlerinde hüzün vardı. Nedense o şekilde görmek beni üzmüştü.
"Ne kadarını duydun konuşmamızın?"
Sadece sustu gözlerimin içine baktı. Hepsini duymuş olmalıydı. İçeriye geçip bir koltuğa oturdu ve bizi izlemeye başladı.
Seo Ri:
"Hepsini duydum.""Seo Ri-sshi. Bize yerleşmeni istiyorum. Sebebini duydun zaten. Seninle tanıştığımızdan beri başımıza tuhaf şeyler gelmeye başladı. Ve ben bu tuhaf şeylerin sebebini ancak seninle yakın olursak öğrenebileceğimizi düşünüyorum."
Seo Ri:
"Ben.. bilmiyorum. Yani sizi daha tanımıyorum bile.""Biliyorum. Bu durum sana çok tuhaf geliyor ama inan biz sana zarar verecek insanlar değiliz. Hem seninde neden bu şekilde olduğunu araştırırız."
Seo Ri:
"Gerçekten mi? Yapar mısınız?""Hıhıı. Kabul ediyor musun bizimle yaşamayı?"
Başını olumlu anlamda salladı. Sungkyu'ya baktığımda beni desteklercesine gülümsedi. Onun desteğini almak beni mutlu etmişti. O bizim bizim en büyüğümüzdü ve hepimiz ona saygı duyardık. O bizim için her zaman en iyisini yapardı. Bizim hata yapmamıza engel olurdu. Şimdi de onun desteğini almak doğru yolda olduğumu gösteriyordu.
Seo Ri odasına geçmiş eşyalarını topluyordu ve bizde onu salonda bekliyorduk. Az sonra salona geldi.
Seo Ri:
"Şey.. sizin için sorun olmazsa ben kedimide almak istiyorum.Myungsoo:
"Kedin mi var? Adı ne?"Seo Ri:
"Evet. Adı Gong."Odaya bir kedinin girmesiyle hepimizin bakışları ona yönelmişti. Siyah kahverengi karışımı kabarık tüyleri olan bir kediydi. Aynı ismi gibi yumak bir kediydi. Çok sevimliydi. Myungsoo hemen kucağına aldı ve sevmeye başladı.
Sungjong:
"Bu kadar saattir evde miydi?"Seo Ri:
"Gong uykusuna düşkün bir kedi. Ses çıkartmadan saatlerce uyuyabiliyor."Myungsoo:
"Çok sevimli. Sungkyu hyung Gong'da bizle yaşayabilir değil mi?"Sungkyu:
"Olur. Yaşasın."Bu işte hallolduğunda Seo Ri'nin eşyalarını almıştık ve bize doğru yola çıkmıştık. Elimizde eşyalarla yürüyerek gidemeyeceğimiz için otobüse bindik ve sonunda eve vardık.
Seo Ri'den
Woohyun:
"Geldik."Geldiğimiz yere baktığımda bir dabboki dükkanı önündeydik. Geçen sefer geldiğimde hiç dikkat etmemiştim. Ev dabbokki dükkanı mıydı?
Kafenin kapısını açıp içeriye geçtiğimizde buranın çok sevimli olduğunu düşünüyordum. Sıcak bir havası vardı sanki.
![](https://img.wattpad.com/cover/84158036-288-k19830.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet
Fanfiction"Hanımefendi! Bakar mısınız?" Beni duymasına rağmen durmuyordu ve aksine daha da hızlanıyordu. "Hanımefendi! Duymuyormusunuz beni?! Bir dakika bekler misiniz? Cüzdanınızı düşürdünüz." Sonunda durduğunda arkası dönük bir şekilde bekliyordu. Sonunda o...