Kurtları görmenin üzerinden bir hafta geçmişti ve sen deli gibi aynı yere, yeniden gitmek istiyordun.
Kesinlikle kafayı sıyırmış olmalıydın. Vahşi olduklarını okumuştun. Merakın yüzünden kurtlarla ilgili ne varsa bulup öğrenmiştin.
Beyaz olanın seni koruması garipti. Sanki seni anlıyormuş gibi davranması daha da garipti. Gözlerine baktığında vahşi bir kurdun değil de bambaşka bir şeye bakıyordun sanki. Aklında sürekli o an dolanıp duruyordu.
“Dikkat et!” sesi duymana kalmadan elindeki tepsiyi devirmiştin bile. Kendine gelip ne olduğunu anladığında, karşındaki adamın üzerine iki bardak meyve suyunu boca etmiştin.
“Ben çok özür dilerim.” Belindeki temiz bez ile silmek için hamle yapmıştın.
“Önemli değil, siz iyi misiniz?” nazik ses tonu ile başını kaldırıp üzerini mahvettiğin kişiye baktın.
“Asıl siz iyi misiniz? Ben dalmışım ve farkında değildim orada olduğunuzun.” Eğilip özür diledin. “Çok özür dilerim.”
Ellerini havada hayır anlamında salladı. “Hayır hayır asıl ben kenara çekilmiş olsaydım şimdi böyle olmazdı. Özür dileme lütfen”
Gözlerini kırpıştırdın. “Ama kıyafetleriniz mahvoldu.”
“Şey sorun değil.” Elini ensesine götürdü. “ Lavaboyu kullanabilirim.”
“Sorun ne tatlım?” Soo unnie yanınıza geldiğinde sormuştu.
Ona döndün. “ Unnie ben kaza ile çarptım ve gördüğün gibi bu beyefendinin üzerini mahvettim.” Mahcup olmuştun.
“Cidden sorun değil.”
Soo unnie adama baktı. “Kusura bakmayın lütfen. Üzerinizi temizlemek için arka tarafı kullanabilirsiniz.” Dedi ve sana döndü. “Tatlım bizim çocukların temiz olan gömleklerinden birini beyefendiye ver. Sonra da t shirtünü temizle olur mu?”
“Hayır cidden gerek yok. Ben hallederim.” Demişti.
“Lütfen şöyle gelin.” Dedin ona yol gösterirken.
“Cidden gerek yok.” Demesine rağmen ısrar ettiğin yüzünden belliydi.
“Lütfen izin verin.” Dedin ve yolu gösterdin. Pes edip seni takip etmeye başlamıştı. Personel soyunma odalarından erkeklerin kullandığına girdiniz ve sen temiz dolabına yöneldin. Ona olabilecek gömleklerden birini aldın ve uzattın.
“Sanırım bu size olur. Üzerinizdekini çıkarırsanız hemen temizlerim bende.”
Gözlerine bakarak uzattığın gömleği aldı. O ana kadar dikkatlice ona bakmadığını fark etmiştin. Yumuşak ve çok hoş yüz çizgilerine sahipti. Üstelik çok yakışıklıydı.
“Aaa şey beni izlemen sorun olmaz mı?” dedi sana.
Ne yaptığını fark ettiğin an yanaklarına kan hücum etmişti. Adamı soyunurken mi izleyecektin? “ Özür dilerim ben-“ dedin yutkunarak. “-bu aralar hep böyleyim. Affedersiniz” dışarı doğru çıkarken, yanakların alev alevdi. Daha önce bu kadar utandığını hatırlamıyordun.
Kısa bir süre bekledin. Daha sonra kapıyı çalıp, “Gelebilir miyim?” diye sordun.
“Tabi lütfen.”
Gömlek üzerine tam oturmuştu ve sen ona doğru ilerledin. “ Tshirtu alabilir miyim? Temizlemek için götürmem gerek.” Dedin.
Elinde tuttuğu giysiyi sana uzattı. “ Acele etmenize gerek yok ben bekleyebilirim.” Dedi.
Ona baktın. Açık kahve gözleri ile seni izliyordu. “Özür dilerim benim yüzümden beklemek zorunda kalacaksınız”
“Sorun değil gerçekten. Diyeceğim şeyi yanlış anlamayın ama sizin gibi tatlı birisini beklemek çokta sıkıcı olmaz.”
Gözlerini kırpıştırdın. Başını eğdin. Sana karşı nazik olmaya çalışıyordu. “ Aaa be-ben bunu yıkamaya götürsem iyi olacak. Sizde içeride bekleyin. Olur mu?” dedikten sonra hızlıca çıkmıştın odadan. İlk kez biri sana tatlı diyordu. Yani Soo unnie dışında ilk kez birinden duyuyordun ve bu çok garip hissettiriyordu. Kafenin arka kapısından koşarak çıktın. İlerideki kuru temizlemeye gitmen gerekiyordu. Biraz da kalbini sakinleştirmen.
*********
“Huh!” Baekhyun, Sehun’un oturduğu masaya gelip kendini sandalyelerden birine bıraktığında, nefesini seslice koyuverdi.
Sehun yan bir şekilde, oldukça imalı sırıtıyordu. “ Gömlek yakışmış.”
“Kes sesini. Senin yüzünden oldu. Beni ona doğru itmeseydin hiçbir şey olmayacaktı.” Baekhyun ona ters ters bakarken söyledi.
“Aynen seni onun üzerine itmesem onunla konuşma fırsatı bile bulamayacaktın.” Geriye yaslanıp kollarını göğsünün üzerinde çaprazladı.
“Ölüyorum sandım.” Baekhyun elini kalbinin üzerine koydu.
Sehun kıkırdadı. “ O kadar çok mu aşıksın?”
“Sadece... o kadar yakın olmak sonra... aaahhh kafayı yemek üzereyim.” Baekhyun saçlarını karıştırdı. “ Lanet olsun çok tatlı.”
“Dostum sakin ol. Patronu buraya bakıyor.” Sehun kaşları ile kasa tarafını işaret etti. Baekhyun o yöne doğru döndüğünde kadınla göz göze gelmişti. Gülümsedi ve başını eğip selam verdi.
“Yanlış anlamamıştır değil mi?” Baekhyun, Sehun’a dönüp sordu.
“O kadarını bilmem ama patronu da oldukça tatlı biri.”
“Senden büyük gibi duruyor.”
“Boş versene kurduz biz. Neredeyse 30 olduk ama 20 den fazla değiliz. Ayrıca onunda 22- 23 den fazla olduğunu sanmam. “ Sehun yeniden Soo’ya baktı.
Baekhyun göz devirdi. “ Başına bela alacaksın bir gün.”
“Neyse sen beni boşver de t shirtun geri geldiğinde onunla tanış. En azından adını söyle.”
“Ya istemezse?”
“Kafayı mı yedin? Senden bahsediyoruz. Hani şu popüler çocuktan.” Sehun burnunu kırıştırdı.
“ O buraya taşınmadan önceydi. Burada da olacağı ne malum.”
“Aynaya da bakıyorsun ama neden böyle oldun anlamadım ki.” Sehun göz devirdi.
Baekhyun yanağının içini ısırdı. “Bilmiyorum. İlk defa böyle garip hissediyorum ve kendime güvenim yok.”
Sehun kahkaha attığında kafenin içinde olanlardan kınayan bakışlar kazanmıştı. “Byun Baekhyun... hani şu alfa adayı olan Baekhyun. Aynı insandan bahsediyoruz değil mi?” Sehun baya eğleniyordu. Kuzeni ilk defa böyle saçma davranıyordu.
Baekhyun, düz bir şekilde ona bakarken, göz devirdi. “ Aman dalga geç zaten.”
“Daha önce kızlarla çıkmadın değil, ama ilk defa böyle garip davranman açıkçası komik. Cidden aşık mısın?”
Baekhyun iç çekti. “Sanırım.”
********
Elindeki temiz tshirt ile kafeye geri geldin ve hemen içeri girdin. Kafeye şöyle bir göz gezdirdin. Pencere kenarında arkadaşı ile oturuyordu. Derin bir nefes aldın ve oraya doğru ilerledin.
“Aaa merhaba efendim ben tshirtunuzü getirmiştim.” İkisinin dikkatini çekmen uzun sürmemişti ve açık kahve saçları olan aniden ayağa kalkmıştı.
“...” sessizce sana bakarken ortam acayip gergin olmuştu. Siyah saçları olan araya girdi.
“Ben alayım onu.” Ayağa kalktı ve senin elinde olan temiz giysiyi aldı. Sen ona döndün. “ Bu arada ben Sehun.” Dedi elini uzatırken. Biraz durakladın ve sende elini uzattın.
“Bende ... (adınız neyse onu deyin bir de kendimize lakap bulalım bence hitap kolay olsun. ) “ dedin.
“Bu da kuzenim Baekhyun.” Üzerini kirlettiğin çocuğu gösterdi. Ona döndün. Elini uzattı. Sende aynını yaptın.
“Memnun oldum.” Dedi gülümserken.
Sende gülümsedin. “ Bende memnun oldum. Daha farklı bir şekilde tanışmak güzel olurdu ama yeniden özür dilerim. Kıyafetin için.”
“Sorun değil gerçekten. O şekilde çarpışmış olmasak zaten tanışamayacaktık.”
Elini onun elinden yavaşça çekerken, gözlerine baktın. Çok farklı bakıyordu ve içini saran o ılık şey neydi emin değildin, ama ilk kez birileri ile rahatça tanışmıştın.
İkisine baktın ve Baekhyun’a bakarken yeniden gülümsedin. “ O zaman ben işime geri dönsem iyi olacak.” Dedin ve yanlarından uzaklaştın. Sırtındaki bakışları hissediyordun ve hızlıca mutfağa kaçtın. Cidden şu salak halinden kurtulman gerekiyordu.
*********
Yaaaa baek çok tatlı degil mi 😍😍 yerim ben onu ....
Kurt baek sevin sevdirin .... 😊😉😋😙😚😘😗
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
