Okulun bahçesinden talimde olduğu anlaşılan öğrencilerin kılıç sesleri yükseliyordu. İkişer grup olmuş birbirleriyle kıyasıya bir mücadeleye giren öğrenciler, sıkı ve yoğun bir çalışma ile en iyi olmaya çalışıyorlardı. Burası bir "Uzak Doğu Kılıç Sanatları Kız Okulu" ydu ve ülkenin en iyi okullarından biriydi. Bugün de öğrenciler, gerçekten çok çalışmışlar ve yorulmuşlardı.
Nihayet ustaları "Bugünlük bu kadar yeter, dinlenmeye geçebilirsiniz." deyince öğrenciler de bunu bekliyormuşçasına talimi bıraktılar ve hemen "Nihayet...", "Sonunda bitti!" diye uğuldamaya başladılar. Kılıçlarını kuşaklarına sokup bahçenin içinde dağılmaya başlamışlardı bile.
"Çok şükür, sonunda bitti." deyip dışarı nefes verdi Akça kılıcını kuşağına sokarken. Sonra koluyla terini sildi. "Gerçekten çok yorucuydu."
Talim bitmiş olmasına rağmen hala elindeki kılıcıyla Akça'nın karşısında dikilmeye devam eden Adel, "Evet, yorucuydu." diye kısa bir cümleyle arkadaşını tasdikledi. Zaten pek konuşmayı sevmez, hep ciddi bir duruşu olurdu.
Akça, Adel'in hala elinde tuttuğu kılıca küçük bir bakış attı.
"Sen yine çalışmaya devam edeceksin anlaşılan. Yahu sen hiç yorulmaz mısın?" diye şaşkınlığını dile getirdi. Adel gözlerini devirerek umursamaz bir sesle cevap verdi.
"N'apayım Akça, talim yapmanın beni mutlu ettiğini biliyorsun." Akça artık bundan bıkmış gibi Adel'e baktı.
"Böyle efsane bir yeteneğe sahip olmana şaşırmamalı zaten. Nasıl bir kızsın anlamıyorum ki." Adel buna karşı başını sallayarak gülümsemişti.
O sırada son anda hatırlayıp bu tarafa gelen ustaları, Adel ve Akça'nın yanında belirdi. İkisinin de gözleri ustaya çevrilmişti. Usta net bir sesle "Adel, sen benimle gel." diyerek okul binasına doğru yürümeye başladı. Adel'in "Tamam" demesine bile fırsat vermemişti.
Ustasının seslenmesi üzerine arkadaşıyla şaşkınca bakışan Adel, kılıcını kuşağına sokarak peşine takıldığı ustasıyla birlikte binadan içeri girdiler. Koridorda birkaç adım yürüdükten sonra usta, "Kena usta seninle konuşacakmış. Sınıfta seni bekliyor." dedi ve Adel'e hiç aldırmadan koridor boyunca yoluna devam etti. O da yorulmuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.
"Peki usta." deyip yönünü değiştiren Adel, ustasının söylediği üzere sınıfa doğru ilerlemeye başlamıştı. Zaten okulları iki katlıydı ve bir tane sınıf vardı. Orası da en az ön bahçeleri kadar büyüktü. Kışın dışarısı soğuk olacağı için orada talim yapıyorlardı. Üst katta ise yatakhaneler ve lavabolar vardı. Hocaların yatakhaneleri ve lavaboları bir de yemekhane alt katta, okulun tek sınıfı olan büyük sınıfın yanındaydı. Okulun içi de dışı gibi uzak doğu tarzında inşa edilmişti.
Bir yanı pencerelerle çevrili olan koridorda biraz ilerledikten sonra büyük sınıfın önüne gelmişti. Kapıyı tıkladıktan sonra büyük usta olan Kena ustanın "Gelebilirsin kızım." sesiyle kapıyı yavaşça açtı ve içeri girdi. Arkasından kapıyı kapatıp ellerini önüne bağlamış gözleri yerde dikilmeye başlamıştı.
"Beni çağırmışsınız Kena usta?"
Kocaman ve boş olan sınıfın ağaçlarla dolu arka bahçeye bakan pencerelerinden içeriye güneş ışığı süzülüyordu. Kena usta yönünü, dönmüş olduğu pencereden kapıya çevirdi ve kapının önünde dikilen Adel'e "Yanıma gel kızım." diyerek yanını işaret etti. Soğuk ve sert mizacına rağmen sesi oldukça yumuşak çıkıyordu. Sonra tekrar ellerini arkasında bağladı. Adel, Kena ustanın yanına geldiğinde aynı pozisyonunu koruyordu.
Kena usta, pencereden dışarıyı izlemeye devam ederek "Evet kızım, seninle konuşacağım çok önemli bir mesele var." dedi ve derin bir nefes alarak gözlerini, bahçeden çevirerek Adel'de sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kılıcın Ruhu
Historia CortaEğer bir gün seni sersemletecek bir çift gözle karşılaşırsan kaderine yem olmamak için ondan kaç! Çünkü eninde sonunda varacağın yer başladığın yer olacaktır. ~~~~~~~ "Bu yüzden öğrencim, senden bu erkek kategorisindeki turnuvaya katılmanı istiyoru...