Turnuva meselesi ve Kena ustanın söyledikleri gece boyu kafasını kurcalayıp durmuştu. Sabah olunca kayıt yaptırmaya gidecekleri düşüncesi ise onu sürekli heyecanlandırmış uykusuz bir gece geçirmesine sebep olmuştu. Tam olarak nasıl olacağını bilmiyordu ve bu yüzden elinde olmayarak sürekli bunun için kafa yormuştu. Kena usta böyle bir şeye kalkıştığına göre okulun durumu gerçekten kötü olmalıydı.
"Adeel! Ya hadi kalksana! Yoruldum ama."
Kafasında cırlayan bu sesle gözlerini açtığında hala turnuva düşüncesi zihnini kurcalıyordu. Yüzünü buruşturdu ve başında dikilmiş Akça'ya sırtını döndü.
"Ya Adel sana diyorum! Kalksana! Usta kaç kere gelip seni sesledi haberin var mı? En sonunda ben uyandırırım dedim de kadıncağızı öyle gönderdim."
Her yatakhanede dört öğrenci kalıyordu. Odalarda altlı üstlü iki ranza vardı. Adel'in ranzası ise girişten bakıldığında soldaki ranzanın alt katıydı. Akça, Adel'in ranzasının kenarına çömelmiş onu uyandırmaya çalışıyordu. Şimdi ise ona arkasını dönmüş olan Adel, hiç kıpırdanmadan sanki hiçbir şey olmamış gibi yatmaya devam ediyordu.
Akça sıkıntıyla ofladı. "Of Adel, yeter ama! Ben gidiyorum. Herkes hazırlandı kahvaltıya indi bile. Artık talime geç kalırsan sen bilirsin." deyip sırıtarak kapıya ilerledi. Talime geç kalmak Adel için dünyanın sonu gibi bir şeydi.
'Talim' kelimesini duyan Adel'in gözleri birden açılmış nihayet kafası yerine gelmişti. Yatakta kıpırdanarak etrafına bakındı. Sonra ise gözleri, kapıya doğru ilerleyen Akça'ya kaydı. Ancak şimdi uyanabilmişti.
"Herkes indi mi kahvaltıya?" diye şaşkınlıkla sordu.
Kapının önüne gelmiş Akça, Adel'e dönerek "Eğer yatmaya devam edersen inmekle kalmayıp bir de kahvaltıdan kalkacaklar Adel." dedi.
Adel daha da şaşırdı. "Hadi ya o kadar oldu mu?" deyip kafasını bıkkınlıkla sallayan Akça'dan gözlerini çekti. "Tamam Akça sen git, ben de hazırlanıp geliyorum."
Akça gittikten sonra ranzada oturarak biraz düşündü. Zaten gece boyu da kafasını kurcalayan bu turnuva düşüncesiyle uykusuz kalmıştı. Bir an önce bugünü atlatmak istiyordu. Kena ustanın onu erkek turnuvasına nasıl sokacağını merak ediyor ve bu turnuva onu fazlasıyla heyecanlandırıyordu. Bu turnuva diğerlerinden farklıydı.
Adel iyice kendine geldikten sonra ranzadan kalktı ve çabucak hazırlanıp kahvaltıya indi. Bir an önce talime geçip rahatlamayı umuyordu. Herhalde kılıcı elindeyken aldığı lezzet ve huzuru ondan başka kimse almıyordu. Eğer alıyor olsalardı onlar da Adel gibi dersten bıkmaz hep talim yapmak isterlerdi ama bu öğrenciler hemen yoruluyordu. Kılıcı onun için bambaşka bir şeydi.
Kahvaltıya indiğinde öğrenciler çoktan kahvaltıya başlamışlardı. Adel'in geldiğini gören Akça, elini sallayarak yanındaki boş sandalyeyi işaret etti. Onun için yer tutup kahvaltılığını almıştı bile. Akça'nın işaretiyle onun yanına oturan Adel, masadaki diğer arkadaşlarına iyi sabahlar diledikten sonra kahvaltısına odaklanmaya çalıştı.
Kahvaltıdan sonra talime geçmişlerdi. Bugün talim dersinde Adel, diğer günlerden çok daha sert dövüşmüş Akça'yı gerçekten fena yormuştu. Heyecanını bastırmak için kendini sırf talime vermişti ve bu sert dövüşmesine sebep olmuştu. Artık ders bittiğinde Akça nefes nefeseydi. Ders bitmiş öğrenciler dağılmaya başlamış olmasına rağmen Adel tekrar atakta bulununca Akça nefes nefese kalmış bir şekilde Adel'e eliyle uzak durmasını işaret etti.
"Dur, dur, dur! Adel yeter bu kadar. İnan bana çok yoruldum." derken aynı zaman da geri çekilmişti. Sonra Adel'e fırsat vermeden kılıcını kuşağına sokup yere bağdaş kurarak oturdu. Soluğunu düzene sokmaya çalışırken cebinden çıkardığı bezle terini kurulamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kılıcın Ruhu
Historia CortaEğer bir gün seni sersemletecek bir çift gözle karşılaşırsan kaderine yem olmamak için ondan kaç! Çünkü eninde sonunda varacağın yer başladığın yer olacaktır. ~~~~~~~ "Bu yüzden öğrencim, senden bu erkek kategorisindeki turnuvaya katılmanı istiyoru...