Seyirciler coşabildiği kadar coşmuş sahanın içinde alkış tufanı kopuyordu.
Adel şaşkın bir şekilde galibiyeti yalnızca birkaç hamleyle getirebilmiş bu genç adama bakakalmıştı.
Akça da en az Adel kadar şaşkındı. Kena usta ise bunu bekliyordu. Çünkü o genç adamın kim olduğunu biliyordu. Gözleri sahada sabit kalmışken şaşkınlıklarını üzerinden atamayan Adel ve Akça'ya "Kayra... Ülkenin bir diğer en iyi erkek uzak doğu sanatları okulundan." dedi soğukkanlı bir sesle. Adel ve Akça'nın hayret dolu bakışları beklenmedik bir anda konuşan Kena ustaya çevrilmişti.
Sonra Kena usta devam etti. "Onun bu turnuvada olduğunu bilmiyordum. Maç çizelgesini incelediğim zaman onun adını görmemiştim. Farklı bir isimle katılmış olmalı." dedi. Sonra tekrar duraksadı.
Seyirciler mola verilince hafiften dağılmıştı. Çok değil bir yarım saat sonra diğer grubun maçı başlayacaktı. Sahadaki oyuncular da orayı terk etmişlerdi. Sahaya dönüp o genç adamın orada olmadığını gören Adel tekrar dikkatini Kena ustada topladı.
Kena usta derin bir nefes verip Adel'e baktı. "Kayra'nın tekniğini az çok biliyorum. Endişelenme. Bunun üstesinden gelebilirsin." dedi.
Bu destekleyici sözler üzerine Adel'in kaşları çatılmıştı. Bakışlarını tekrar boş sahaya çevirdi. O genç adamın bu büyük yeteneğinden de öte bir sorun vardı ki; o da ikidir karşısına çıkan bu genç adamın kendisine olan bakışlarıydı.
Akça Adel'e bakarak ona destek çıkmak manasında elini omzuna atıp onu sarstı. Adel'in çatık kaşlarının altına gizlenmiş derinleşen gözleri baktığı yeri göremez bir haldeyken Akça'ya tepki bile vermemişti. Sonra rahat bir ifadeye bürünüp sakin olmaya çalışır gibi nefes verdikten sonra ayağı kalktı. Akça'nın ve Kena ustanın bakışları ona çevrilmişken "Diğer maç başlayana kadar biraz dolaşsam iyi olur." dedi. Akça hemen "Ben de geleyim istersen." diye atıldıysa da Adel "Gerek yok. Hemen geleceğim." deyip yanlarından ayrıldı.
Seyircilere ayrılan kısımdan çıkıp önünde açılan geniş koridorda rastgele yürümeye başlamıştı. Birinci olamama korkusu sarmıştı birden zihnini. Eğer okulundan kopacak olursa ne yapacağını bilmiyordu.
Bu düşünceler içinde adımları onu sürüklerken turnuva binasının dış kapısının önüne geldiğini fark etti. Ayaklarına izin vererek binadan dışarı çıktı. Dışarıda insanlar orada burada takılıyorlardı. Birazcık insanları öylece seyretti. Ne görmek istediğini tam olarak bilmiyordu. Sadece öylece baktı. Sonra burada durmaktan vazgeçerek içeriye girmeye karar verdi. Aradığını bulamamış gibiydi.
Tekrar o genç adamın, rakibini birkaç hamleyle mağlup ettiği sahneyi düşündü. Bu Kayra denilen çocuk inanılmaz hızlıydı. Onun hakkında şuan için edinebildiği tek fikir buydu.
Kayra...
Galiba onu Kena ustaya sorarak tanımalıydı.
Aldığı kararla geri seyircilerin olduğu kısma bu sefer kararlı adımlar atarak yürümeye başladı. Bakışları keskinleşmişti.
Biraz ileriden sağa döndüğünde, aniden, büyük gövdeli bir şeye çarpmıştı.
Ah!
Çarpmanın etkisiyle birkaç adım gerilerken, içinden, görüşünü kısıtlayan bu pelerine söz saydı. Üstünde pelerin varken karşısını ancak kafasını kaldırarak yürürse görebilirdi.
Hafifçe kafasını kaldırıp çarptığı şeye baktı.
O genç adam.
Kayra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kılıcın Ruhu
Cerita PendekEğer bir gün seni sersemletecek bir çift gözle karşılaşırsan kaderine yem olmamak için ondan kaç! Çünkü eninde sonunda varacağın yer başladığın yer olacaktır. ~~~~~~~ "Bu yüzden öğrencim, senden bu erkek kategorisindeki turnuvaya katılmanı istiyoru...