BÖLÜM -1- "Ait olduğun yer"

2K 142 131
                                    




Öncelikle merhaba, sevgili okurlar. Bu askeri kurgu, adı üstünde tamamen kurgu olup, hiçbir gerçeği yansıtmamaktadır. Bilgi eksikleri, yanlış bilgiler olabilir fakat "KURGU" olduğu için fazla ciddiye almamanızı umuyorum. Küçük düzeltmeler yapılabilir ama akışı etkileyecek değişimleri yapmayı uygun görmüyorum. Tüm sahneler ütopik olarak ele alınmıştır. Bölümler düzenlenmektedir. Düzenlendikçe seri şekilde bölüm gelmeye devam edecektir. Keyifli okumalar dilerim.

<><><><>

Bölüm Şarkıları

NDA- Billie Eilish
Tous les memes- Stromae
The Greatest- Sia
Car's Outside- sped up version
Eyes don't lie- Isabel LaRosa


<><><><><><><>





İnsanlar doğar, büyür ve bir amaç için yaşadığının farkına varır. Ve ölümler ise ikiye ayrılır. Amacının farkına varıp amacının uğrunda ölenler ve amacını bulamayıp ruhu aç bir şekilde ölenler. Ben araftaydım. Çıktığım yolda amacımı yerine getirememiş, kayıplar yaşamış ve hüsran dolu yolum tıkanmıştı. Geriye dönüp baktığımda, amacımın gayesinin izlerini değil koca bir kayıp görüyordum. Bunlar sanılmasın ki can kaybı. Bunlar zaman kaybıydı. Hayır, bunlar yine sanılmasın ki boş zaman kaybı. Emeklerimin kaybıydı. Amacım bir mücevherdi ve ben onu koruyamamıştım. En büyük varlığım, amacım bu hayattaki tek gayem avuçlarımdan silinip gitmişti.

Kafamın içinde yaşayan düşüncelerim artık bir kütüphaneye dönmüştü. Kendi aralarında bir roman yazıp oynuyorlardı. Ve ben her gün aynı kitabı okuyordum. O gün, öyle olmasaydı ne olurdu? diye, kendime soruyordum. Zekâ mıydı her soruyu çözdüren yoksa bilgi miydi? Ya da neydi bu bende eksik olan ki, yıllardır tek bir soruyu çözemiyordum.

Şimdi önümdeki belli belirsiz duran boş yaşamıma baktım. Bana itaat edip, beni bir şey sanıp dinleyen ekibime baktım. Eski askerlerime. Haftanın her günü olduğu gibi bugün de antrenman yapıyorlardı. Ufuk, Cesur, Mert, Bahadır, Bilal ve Enver. Hepsinin sebebi ben olmuştum. Günahları boynuma, onlar için çekiyordum bu hayatı. Yaşadım diyebilmem için.

"Komutanım, annem sizi bugün de yemeğe bekliyordu ama gelmediniz." Yanımda oturan Bilal'e kaydı bakışlarım.

"Ben senin komutanın değilim. Kaç kere söyleyeceğim, Kara." Kaşlarım usulca çatışmıştı bunu söylerken. "Evet, gelmedim çünkü," çünküsü yoktu. Gitmek istememiştim.

"Gelmek istemediniz. Yine her zamanki gibi anlıyorum." Diye mırıldandı. Ardından hızla vücudunu bana çevirdi. "Ama komutanımsınız, bunu ne değiştirir ki?" Asalak sorusu ile bir süre boşluğa daldım.

"Kara." Derken sesim uyarır tonda çıkıyordu. "Artık Komutan olmadığım gerçeği değiştirmek için yeterli değil mi sence de?" Omuz silkti.

"Benim için değil. Diğerleri içinde değil sanırım çünkü onlarda tam üç yıldır size Komutanım demeye devam ettiler." Dudaklarını bilmiyorum dercesine kıvırdığında onun da gözleri boşlukta sallanıyordu. "Kim bilir, hala böyle dememizin bir sebebi vardır." Kaşlarım çatıldı. Olduğum yerde doğruldum.

"O ne demek şimdi?" Kafa karıştıran sözleriyle bir an duraksamıştım zihin olarak. İlk defa susmuştu içindeki sesler. Parıldayan gözleriyle bana döndü.

"Salih Albay'ım aradı bugün." İsmini duyduğum kişi yüreğimdeki sızıyı tekrar en derinden hissettirirken bir kor alev hissettim oralarda bir yerde. Yüzünün her zerresini inceledim Bilal'in, yalan mı söylüyor diye. Askerim yalan söylemezdi ki bana.

GÜZ YARASI (Askeri Kurgu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin