BÖLÜM -5- "Kurallar"

742 95 16
                                    

© Tüm hakları saklıdır.


Öncelikle merhaba, sevgili okurlar. Bu askeri kurgu, adı üstünde tamamen kurgu olup, hiçbir gerçeği yansıtmamaktadır. Bilgi eksikleri, yanlış bilgiler olabilir fakat "KURGU" olduğu için fazla ciddiye almamanızı umuyorum. Küçük düzeltmeler yapılabilir ama akışı etkileyecek değişimleri yapmayı uygun görmüyorum. Tüm sahneler ütopik olarak ele alınmıştır. Keyifli okumalar dilerim.

<><><><><><>

Bölüm Şarkıları

Older- Isabel LaRosa
Solas- Jamie Duffy
Rich Boy- Payton
LoveGame- Lady Gaga
Aynalı Kemer- Barış Manço



<><><><><><><>







''Böyle bir sorumsuzluğu nasıl yaparsın, aklım almıyor!'' bakışlarımı yere indirmek yerine dik dik ona baktım. Tabii bu dik bakışlarım sırtı dönük Albaya idi. Zira yüzüme doğru ejderha gibi öfke püskürteceği için bu diklikle yüzüne bakmam mümkün değildi. Korktuğumdan değil yani.

''Sana diyorum, Asena!'' diyerek önünü dönerken kafamı direkt yere eğdim. Bende de ne suçlu tipi vardı ama yani. Kesin inanırdı bu masumluğuma. ''Kaldır kafanı!'' O değil, laftan anlayan birisi olmadığımı idrak etse de ses tellerine yazık olmasa. Kirpiklerimi masumca kırpıştırarak baktım ona. Gür kaşları çatılmış elleri arkasında üstten üstten bana bakıyordu. Dudaklarımı ağzımın içine yuvarladım.

''Hiç mi suçluluk duymaz bir insan, çıldıracağım!'' diyerek oda da volta atmaya devam etti. ''Kendini nasıl riske atabilirsin! Bunu seninle konuştuk!'' durdu birden. ''Cevap ver!'' bıkkınlıkla kafamı oturduğum yerde geriye yatırdım. Tavanı izlemeye başladım. Konuşsam bu sefer de sus diyecekti. Hem suçlusun hem güçlüsün, bir de açıklama yapıyorsun diyecekti.

''Ne deseniz haklısınız.'' Demekle yetindim tavanı izlemeye devam ederken.

''Sus! Hem suçlusun hem güçlüsün, bir de açıklama yapıyorsun!'' söylediklerini bilmeme kendi kendime güldüm.

''Bir de gülüyor musun?'' dehşet dolu sesini duymamla beraber kafamı düzeltip ciddi bir ifade ile ona baktım. Ne ara karşıma gelmişti bu adam? Dudaklarımı kemirdim yakalanmanın verdiği salaklıkla.

''Albayım,'' dedim sakinlikle. Kaşları hala çatık alev gözlerle bana bakıyordu. Sinirden yüzü kıpkırmızı kesilmişti. ''Sakin olmalısınız. İyiyim ve şu an buradayım.''

''Heh!'' dedi şaşkınlık ve kızgınlık dolu sesiyle. ''Kelin ilacı olsa zaten. Sakin olacakmışım, peh.'' Derin bir nefes koyuverdim.

Dün, Öfke timi bizi aldıktan sonra Karargâha dönmüştük fakat albay yoktu. Sebebi ise operasyonda yaralanan Yürek timinin askeriydi. Gece boyu yaralılar ile ilgilenilmişti. Yanlış ihbar üzerine gittikleri operasyonda mayına denk gelmişlerdi ve neredeyse hepsi yaralanmıştı. Onlarla olan ilgisini kesmemek adına ertesi güne saklamıştı öfkesini, Albay. Sabah ilk iş beni buraya getirtip ağzıma sıçmayı görev edinmişti anlaşılan. Yaklaşık bir saattir odasında azar yiyordum. Öfkesinde hiçbir değişiklik yoktu.

''Öfke Timinin geleceğini bilerek söylemediniz.'' Dedim konuyu değiştirmek amacıyla. Geleceklerini bildiğini anlamıştım. Hırsla bana çevirdi küçük gözlerini.

''Bir de hesap mı vereceğiz be sana!'' aman sana da laf söylenmiyor albayım. Askerinde değilim ki, yüzüme yüzüme bağırırken iyiydi. ''Askeriniz değilim ben sizin.'' Dedim bıkkınlıkla. ''Bunu birçok kez hatırlattınız ama siz unutuyorsunuz.''

GÜZ YARASI (Askeri Kurgu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin