Merhaba gençlik , iştee... YENİ BÖLÜM ^^ Umarım seversiniz <3
Hatırlatma.. ~
Az sonra karşımda ki sandalye çekildi, yine de başımı kaldırıp bakmadım. "Ne o? Bir 'özür dilerim' de mi yok?" dedi. Başımı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim "Senin için herşey bir oyun mu?"
Ben daha soruyu sordum ama 1 saniye geçmeden o da konuştu;
" Benim ol desem olur muydun? "
2.BÖLÜM
"Hayır ?!" diye bağırdım birden. Tüm görevliler bize döndü. Çocuk alayla ve neşeyle gülerken sandalyesinin ardına yaslandı. "Ne gülüyosun be?! Abaza!" dedim aynı sesle. Aptal bu çocuk.
Bah hala gülüyor. Laaaan!
" Neeee ?!" dedim sinirle 'ee' leri uzatarak. "İşte, bu soruyu gerçek sandığına inanamıyorum. Sadece bana verdiğin cevapla, benim sana vereceğim cevapla aynıydı." dedi ve gözlerini kısarak bana baktı.
Derin bir nefes alarak "Kelime oyunu yaptığını sanıyorsan?" dedim ve büyük bir cesaretle gözlerimi onunkilere diktim, kaşlarını kaldırarak sözlerimin devamını bekledi; "Sadece küçük bir kalp spazmı ve aşağlanma hissi."
Alayla güldü "Bu kadar kolay mı kırılıyorsun çıt kırıldım!" dedi ve ellerini çırparak güldü. Ben de güldüm ve "Şaka yapman değil ki beni aşağılayan akıllım! Bir an gerçekten senin olmamı istiyorsun sandım." sonra ayağa kalkarak çizimlerimi toparlayıp "Zengin züppe seni!" dedim.
Bah bah bah. Bende ki cesarete bak. Aslında yüzüne yapışacağından korktuğu için rüzgara karşı tüküremeyen ben, bunu nasıl söyledim ? Cevap basit, benim de Justin'den bir farkım yoktu. 'Zengin kız' , 'Kendini beğenmiş kız', 'taş kalpli kız' ,,,,,
Hızla çantamı da kapıp kafeteryadan çıktım, göz ucuyla ona baktığımda elinde birşey tutuyor ve dikkatle ona bakıyordu. Beni umursamıyor, öyle mi?!
Derin bir nefes alarak dolabıma ilerledim. Tüm heyecanımın içine edilmiş gibi his ediyordum.. Gerçi, öyleydi de. O aptal herif yüzünden.
Dolaptan, Beyaz Spor Mercedes'imin anahtarlarını aldığım gibi otoparka çıktım ve arabama atıldım..Üstünü kapattıktan sonra, annemin ofisine sürdüm..
Girdiğimde, topuklu ayakkabılarımı tokurdatarak dönen kapıdan içeriye girdim ve sekreter masasına ilerleyip "Annemi arayıp yanına gidiyor olduğumu bildirin lütfen." dedim.
Herkes beni bu moda şirketinin varisi olarak bildiğinden, kadın büyük bir saygıyla başını salladı ve "Nasıl emredersiniz.." deyip telefonu kaldırdı. Ben de bu arada, kedi yürüyüşü yaparak asansöre yaklaştım.
20.kattaydı ve annemin de odası 25. kattaydı, üst kattı ve çok genişti çünkü her kısım ona aitti. O katın her metrekaresi annemin ofisiydi.
Asansör geldiğinde, yalnız ben beklediğim için ben binmiştim. Asansörde Debusy'den bir parça çalıyordu ancak tam kestirememiştim. Katı tuşladım ve yaklaşık 6 dakikadan sonra kata ulaşarak asansörden inmiştim. Kapının önünde durdum ve vücudumu dikleştirip saçlarıımı düzelttim, çantamı sıkı sıkı tuttum ve kapıyı iki kere tıklattıktan sonra içeriye girdim.
Annem masasında, laptopundan başını kaldırdı ve beni gördüğünde aynı gözlerinin içi gibi, yüzü de güldü "Anneciğim!" dedim ve kapıyı kapatarak ona yürüdüm. Masanın diğer tarafında ki misafir sandalyesine oturup çantamı önümde ki sehpahaya bırakıp anneme baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be Mine.
Hayran KurguDerin bir nefes alarak "Kelime oyunu yaptığını sanıyorsan?" dedim ve büyük bir cesaretle gözlerimi onunkilere diktim, kaşlarını kaldırarak sözlerimin devamını bekledi; "Sadece küçük bir kalp spazmı ve aşağlanma hissi." Alayla güldü "Bu kadar kolay...