Lütfen okuyun;
Evet, şimdi playist'e niye Katy Perry koydum, sorun bakalım? Hadi ama bu KATY PERRY!! Katy Perry dinlemenin yeri olmaz. Umarım bölüm ile de güzel olur, çünkü ben okuyunca akıp gidiyor. Hoşuma gittiği için koydum. Evet, kendi yazdığım bölümleri en az 10 kere okuyorum :3
Tamam, aptal amatör yazarınız niye saçmalıyor sorun bakalım? Heyecanlandı abası heyecanlandı falan ASDF:VFDSA :d :D
Size laik bir bölüm yazmaya çalıştım, umarım seversiniz.
Yeni bölüm 1-2 hafta içinde gelir. İyi okumalarr :))
--
Güldü ve arkasına yaslanıp ellerimi masaya koyarak dudaklarını yaladı. Gözlerim dudaklarına kayarken fısıldadı "Diğer kızlar gibisin. Beni etkilemek için bu kötü kız havasına bürünüyorsun.."
Kaçlarımı çatarak "Sana meraklı değilim, yanımdan def olsan umurumda.." ben bunları söylerken kapı açıldı ve annemler konuşa, konuşa içeriye girip yerlerine oturdular ve böylece de yemeğimiz başlamış oldu..
Annem yemeğime dokunmamama karşın gözlerini bana dikmiş ve uyarıcı bakışlar atmıştı. Herkes sessizce yemeğini yerken, Justin birden "Selena, seni izliyorum. Neden yemeğini yemiyorsun, vejeteryan mısın?" 'seni izliyorum' dediğinde Jeremy ve Pattie bakışmıştı.
"Tabii ki de değilim, " diye yanıtlayıp kestirip atmayı denedim. "Öyleyse bir tad, özel bir sos." dedi ve tamağımda ki soslu tavuğu gösterdi. Derin bir nefes alarak çatalımı kaptım ve gözlerimi Justin'in gözlerinden ayırmadan, tek kaşımı kaldırıp eti ağzıma attım ve 'oldu mu?' der gibi baktım. Ancak sonra tadını tarif edemediğim bir şey boğazımdan aşağıya, çiğneyip parçaladığım etlerle kaydı. Aman Tanrım..
Tatları o kadar muhteşemdi ki.
Etin parçaladığım diğer kısmını da aldım ve heyecanla yedim. Tanrım.. Tadı cidden aşık olunabilecek tiptendi. Büyük bir parça daha alıp ağzıma tıkıştırdığımda; "Demiştim." dedi Justin.
Kaşlarım çatılarak ona baktım, ama ağzım dolu olduğundan sadece diğerlerine çaktırmadan ona göz devirdim.. Sırıttı ve başını yemeğine gömdü. Ben de aynısını yaptım ve tabağımda ki tüm etleri bitirdim. Başımı kaldırıp baktığımda Justin ile göz göze gelmiştik, sırtını sandalyesine dayamış, ellerini karnının üstüne koymuş beni izliyordu.
Gözlerim istemsiz olarak tabağına kaydığında, o da bunu fark ederek masaya eğilip "İstersen benim etlerimi de yiyebilirsin?" dedi nazikçe. Kaşlarımı kaldırıp inanmıyormuş gibi ona baktım. "Bana mı dedin?" dedim kekeleyerek. Aman Tanrım, lütfen az önce söylediklerimi söylememiş olayım.. Ne kadar saçma bir soruydu bu ?! Ahh Aptal ben...
Kıkırdadı ve "Hm," dedi; "İstersen alabilirsin." o bunları söylediğinde eğilip tabağını aldım ve benimkinin üstüne koydum, "Teşekkürler.," diye mırıldandım gayri ihtiyari bir şekilde. Ardından da o 4 parça, mis gibi kokan etleri mideye indirdim.
Eğilip bardağıma uzandım ama suyum bitmişti. Gözlerim sürahi aradı, hadi ama.. Kuş sütü eksik bir masada, sikik bir su dolu sürahi bile yok mu?! Birden parmaklarım arasında ki bardak alındı ve sonra yarısına kadar dolu başka bir bardak verildi.
Gözlerimi kaldırıp bunu yapan Justin'e baktım, o an bağıra bağıra 'iyi misin yoksa kafana birşeyler mi düştü?!' diye söylenmek istemiştim. Yani normal şartlarda olsa, o suyu vermek yerine başımdan aşağıya dökerdi ve hadi ama; bunu inkar edemezsiniz, öyle yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be Mine.
Hayran KurguDerin bir nefes alarak "Kelime oyunu yaptığını sanıyorsan?" dedim ve büyük bir cesaretle gözlerimi onunkilere diktim, kaşlarını kaldırarak sözlerimin devamını bekledi; "Sadece küçük bir kalp spazmı ve aşağlanma hissi." Alayla güldü "Bu kadar kolay...