''Ne dedin? Nasıl yapacağız?''
Erke şaşırmıştı. Çünkü Doktor ona Büyük Vampirleri E-Uzay'a kilitlemekten bahsediyordu.
''Efsanelerde anlatılır. Eskhaim Kilidi. Sanırım uzun uzun anlatmama gerek yoktur. Hepimiz biliyoruz. Küçük bir bilim dokunuşuyla onu tüm E-Uzayı kapsayacak şekilde ayarlarız. Sonra da hepsi orada kalır. Vampirler kimsey zarar vermeden yaşamlarına devam ederler.''
''Böylece, Ragnarok Tanrıları ile o çok sevdikleri Büyük Vampirler aynı yerde kalırlar.'' Romana, Doktor'a gülümsedi.
''Söyledikleriniz harika ama sorun şu ki bu alet Sarayın mahzenlerine saklanmış ve yüzyıllardır kullanılmamış. Bırakın kullanmayı test dahi edilmemiş. Yani cihaz çalışmayadabilir.''
Bunun üzerine 3'ü birden susup düşünmeye başladı. Sessizliği bozan yine Doktor oldu.
''Cihazî bulunca bu konuyu sorun edebiliriz. Şimdi bunu düşünmek yararsız eğer çalışmazsa onarmak ya da yenisini yapmak için kolları sıvarız. Şimdi her saniyemiz değerli. O yüzden bu zamanı cihazı bulmak için harcayalım.''
Romana ve Erke evet anlamında başlarını sallayarak bu plana onay verdiler. Bunun üzerine harekete geçmek üzere ayrıldılar. Ama Doktor'un içinde hala bir endişe vardı.
Yer: Büyük Vampirler Bölgesi-Saray
Vampir Kral, yücer tahtında otururken sinyal alındığî bildirildi kendisine. Sinyal ekrana yansıtılınca bütün çirkinliğiyle ekranı kaplayan bir vampir asker ortaya göründü.
''Efendim, Savaş Lordları senatosu bizim sahte başkanımızı öğrendi.''
''Önemi yok. Nasıl olsa o beceriksizi etkisiz hale getirdiler. Söyleyecek daha önemli bir şeyin ol...''
''Var, efendim. Senatör Erke, senatoya kendisine geçici olarak başkan yetkileri verilmesi için öneri verdi. Senato da yaptıkları oylamayla bunu onadı.''
''O kadın bizim başımıza bela. Planımı daha önce bozdu yine bozmasını istemiyorum. Kurtul ondan. Eğer onu ortadan kaldırmayı başaramazsan bırak o seni ortadan kaldırsın. Buraya başarısız olarak dönme sakın.''
''Tabii ki efendim. Adınızı yücelteceğim.''
Ekran kapandı ve az önceki sessizlik tekrar odanın üstüne çöktü. Vampir Kral, kendi kendine söylenmeye başladı.
''Sıradan bir senatör planlarımı bozmamalı. Bu planı yapmak yıllarımı aldı. Halkım açlıktan kırılmak üzereler. Ben de öyle. Savaş Lordları ve Leydileri muhteşem bir kaynak. 1 yüzyıl boyunca bizi besleyebilecek bir kaynak. Hepsi bizim olmalı.''
Erke, Doktor ve Romana ile birkaç Savaş Lordu askerini daha yanına alarak mahzenlere inmeye karar verdi. Gereken silahları yanında almışlardı. Bu kadar tedbir belki fazlaydı ama Erke efsaneleri daha önce okumuştu. Sarayın mahzenleri tam bir gizemdi. Elbette ki içeride olanların bir listesi vardı ama içeride farklı bir ırk olduğundan bile söz ediliyordu. Çoğu Savaş Lordu ve Leydisi bunların ilkel inançlar olduğu ve insanları korkutmak için kullanıldığını düşünüyordu. Erke de buna pek ihtimal vermiyordu.
''Efendim, aşağıya inmek istediğinize emin misiniz?'' diye sordu merdivenlerin başında Binbaşı Fervrv. Tıknaz bir adamdı ama ela gözleri zekasının ışığıyla parlıyordu. Bu da onu askerlikte bu kadar yükselten şeydi zaten. Ortalama bir Savaş Lordu yüzüne sahipti. Erke, ona cilveyle gülümsedi.
''Korkmana gerek yok, binbaşı. Sadece eski dönem halk inançları duyduklarınız ama istiyorsanız dönün.''
Orada bulunan tüm askerlere söylenmişti bu aslında. Aynı anda da tüm askerlerden tarafından bu teklif red edilmişti. Doktor, askerleri geçerek öne geçti ve Erke'nin yanında durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor Who: Evrenin Kan İçicileri
FanfictionDoctor Who Ortak Hikaye-Ek kitabıdır. Savaş alanındaydık. Gezegene gelen Goldiloksların sesi gerçek anlamda kulaklarımı tırmalıyordu-sanki sahibinden süt isteyen bir kedi gibi- Doktor'a baktım. Mavi kulübesinin önünde ayakta duruyordu. Gülümsüyor...