Bol bol satır arası yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar!
***
Close your eyes and you will find / Passage out of the dark.
Gözlerini kapayınca bulacaksın
Karanlıktan çıkışı.***
Benliğimi ele geçiren çaresizlik ile salonu terk ettim. Korumalardan başka bir şey olmayan boş koridorda duruyor ve nereye gideceğimi de bilmemenin verdiği kaybolmuş duygusuyla etrafa bakıyordum. Cam bir fanustaymışız hissi veren camdan duvarları vardı binanın. O camdan duvarları kırmak, boşluğa adım atmak istiyordum.
Korumalardan bir kaçı beni izliyordu. İzlenilmekten artık bıktığım için korumaların olmadığı bir koridor bulmak umuduyla sol tarafa saptım ve koridor boyunca koştum. Bana izin vermelerine şaşırsam da sanırım buradan çıkamayacağımdan emindiler.
Korumaları geride bırakınca camdan duvara yaslandım ve dışarıyı seyretmeye başladım. Çünkü yapabileceğim tek şey buydu, bana izin verilen tek şey. Dışarıda, birbirinden farklı bir çok büyük bina vardı. Beton binalar ve toprağı görünmeyen zeminler ile ruhum daralsa da bu binaların bittiği yerde yeşillik uzanıyordu. Sonsuz yeşillik ve gökyüzü uzayıp giderken evimi düşündüm. Oralarda bir yerde olduğuna emindim ama şimdi, oradan çok uzakta, bu yerde sıkışıp kalmıştım. Fanusta yaşayıp okyanusu özleyen balıklar gibi hissediyordum.
Eve gitmek istiyorum.
Ama tek yapabildiğim, okyanusu hayal eden balıklar gibi evi hayal etmek.
Gözlerimi kapattım, bir ipucu bulabilirdim. Hiçbir şey olmamış gibi anılar bir anda yok olamazdı, sanki hiç var olmamış gibi. Orada bir yerde olduğunu biliyordum, zihnimin ulaşamayacağım yerlerinde.
Sırtımı camdan duvarlara verdim ve sonra gözlerimi kapatıp anıların içine girmeye çalıştım.
"Gözlerimi açıyorum.
Büyük bir alandayım, beton bir meydanda. Yerde uzanıyorum. Yavaşça ayağa kalktığımda, insanlarını dairesel bir şekilde beni sardıklarını ve izlediklerini görüyorum.
Hayır, beni izlemiyorlar. Üzerimde büyük bir gölge var, onu izliyorlar. Kimse beni fark etmiyor. O gölgenin altında görünmez gibiyim. Vücudum yine küçük ve insanlar buğulu. Ellerimi yüzüme götürdüğümde gözlerimden akan yaşları hissediyorum. Etrafımı saran kalabalığa baktığımda kimse ağladığımı görmüyor. Kimsenin umurunda değilim. İnsanlar çılgınca üzerimdeki gölgeye tezahürütler yapıp, alkışlıyorlar.
Gölge gittikçe büyüyor, alkışların sesi ve ritmi artıyor, gölge gittikçe büyüyor...
Gölgenin içine hapsoluyorum, nefes alamıyorum.
Gölge beni içine alırken, gittikçe küçülüyorum. Gölge beni tamamen sarınca yere düşüyorüm.
Ve gözlerim kapanıyor."
Gözlerim aniden açıldığında kalbim küt küt atıyordu. Bedenim ter içinde kalmıştı. Bir kaç dakika bekleyerek nefesimin düzene girmesini bekledim.
Gördüğüm rüya dehşet verici derecede korkunçtu. Yoksa bir kabus mu demeliydim? Yada bir anı... Ne olduğunu ben bilmiyorum ama bedenim biliyor gibiydi. Ellerim tir tir titrerken yumruklarımı sıktım.
"ZİHİN AKADEMİSİ ÖĞRENCİLERİ BÜYÜK SALONA BEKLENİYORSUNUZ"
Ses koridorda yankılanırken duvardan destek alarak ayağa kalktım. Hâlâ tam olarak kendime gelmiş değildim ve onların yanında da böyle duramazdım. Gitmesem ne olur diye geçirdim içimden. Ama daha sonra ne olacağını hiç deneyim etmek istemediğim için, üzerimdeki dehşete düşmüşlüğü atıp geldiğim yolu yavaş adımlar ile geri dönmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Zihinler
Ciencia FicciónBedenimizi değiştirdiler. Boyumuzu, saçımızı, göz ve ten rengimizi... Bizi mükemmelleştirdiklerini söylüyorlar. Ama onlar kim? Hiçbir şey bilmiyoruz. Geçmişimizi hatırlamıyoruz, eski hallerimizi bile. Hayatımızın geri kalanını etkileyecek bir oyunu...