Bir köşesinde meleklerin olduğuna inanmadan da,bir bahçenin güzel olduğunu görmek yeterli değil midir?
Bölüm Şarkısı/Ellie Goulding - Love Me Like You Do
*
"Piç!"
Uzay?
Yerde yatan ve Uzay tarafından yumruklanan Yağız'a baktım. Kaşında ufak bir iz çıkmıştı ve kanıyordu. Nefes alışverişimi düzene sokmak amacıyla bir süre bekledim. Az kalsın zorla beni öpecekti!
Uzay kısaca bana baktıktan sonra aniden kolumu çekip vücudumu vücuduna çarpıştırdı. Burnuma dolan ağır kahve ve alkol kokusuyla ilk defa tiksinmemiştim. Gözlerimi boş duvardan kaldırıp gözlerine çıkardığımda farklı bir duygu görmüştüm yüzünde, anlayamadığım bir duygu.
Kaşlarını çatmak ve kaldırmak arasındaydı, ne şaşkındı ne kızgın veya öfkeliydi.
Yüzüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırırken uyguladığı temas vücuduma elektrik saçmıştı.
"İyi misin, güzelim"
Güzelim.
Şaşkınlığımı sona saklayarak kafamı salladığımda kolumdan tutarak beni mekana soktu. Bu sefer, masaya değil çıkışa doğru ilerliyordu, tabii doğal olarak bende.
Nida görünürlerde yoktu ki olmamalıydı da şu an.
Kapıdaki korumaların bana olan bakışlarını anlamak mümkündü. Gelirken kavgalı olan kardeşlerden biriyle geliyordum, çıkarken ise diğer kardeşle.
Uzay'ın siyah arabası gözümüze çarparken vale görevlisi Uzay'a arabasının anahtarını verdi ve kapılar aynı anda otomatik olarak açıldı. O şoför koltuğuna geçerken bende yan tarafına geçip oturdum. Ah çok kötü hissediyordum.
Araba seslice mekandan ayrılırken sessizliğimizi bozan tek şey nefeslerimizdi. Nefeslerimiz karışıyordu.
Araba sonunda evin önünde durduğunda şaşırmıştım. Yankı'larda kaldığımı okulun ilk günü söylemiş olmalıydım. Kapıyı açıp hiçbir şey dememesine karşın , bir şey demezken tam çıkacakken sıcak eli ile bileğimi tutup beni durdurmasıyla, soğuk olan bedenim kaskatı kesildi.
Bekledim. Bir şey demesini bekledim.
"Yağız'la konuşmanı istemiyorum,Sema." Sesi oldukça kalındı. Bana ilk defa ismimle hitap etmişti, hatta etmemişti. Kullanmadığım bir ismi tercih etmişti. Yağız'la bundan sonra konuşmayı düşünmüyordum zaten ama buna o karar veremezdi değil mi sonuçta? Bileğindeki elimi güçlükle kurtarıp kapıyı kapatmadan önce mırıldandım. "İyi Geceler"
*
Kapıyı tıklattıktan sonra sanki bekleniyor muşum gibi hemen açıldı. Arkadan Yankı telaşla elindeki telefonu döndürüp bana bakıyordu. "Neredesin kızım sen!" Diye bağırdığında umursamadan içeri girip koltuğa oturdum. Kollarımı dirseklerimde birleştirip gözlerimi kapattım.
Arkadan kapı sesi geldiğinde Yankı'nın kapıyı kapattığını anlamıştım. Üzerindeki gri tişört ve siyah pantolonla bana doğru gelirken tam karşımdaki tekli koltuğa oturdu. "Kaç kere aradım seni haberin var mı?" Elindeki telefonu yüzüme doğru tutmuştu. "Niye yanıtlamıyorsun acaba?"
Derin nefes verdikten sonra ona döndüm. "Yankı hiç konuşacak durumda değilim yarı-"
"Hayır Gece!" aniden kükremesiyle ürkmüştüm. "Ne zamandır alttan alıyorum ama gerçekten bir şeyler anlatmadan şurdan şuraya gidemezsin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzayın Gecesi
Teen FictionOnlar sinirlenince kavga eden tipler değillerdi. Onlar her bir olayda , güçlerini boş bir arazide yarışarak gösteren üvey kardeşlerdı. ~Uzay ve Yağız~ "Seni Uzay'a yedirtmem güzelim"