"İntikam Vakti" (Düzenlendi)

18.7K 654 33
                                    


ARKADAŞLAR HER TÜRLÜ ELEŞTİRİ VE ÖNERİLERİNİZE SAYGIYLA AÇIĞIM. SÖYLEDİĞİNİZ HERŞEY BENİM İÇİN KIYMETLİDİR. HİKAYEMİ BEĞENDİYSENİZ BUNU BELİRTMENİZE MİNNETTAR OLACAĞIM. SEVGİYLE KALIN. <3

*****

    Yanlış görmediniz. Evet ben O'yum. Hani şu üniversite son sınıfta büyük bir rezaletle ortada bırakılan kız.

    Sarah bıkkınlıkla iç geçirdi. Bu kızlar ona bakıp fısıldayan beş senedir belki bininci ve binbirinci kişilerdi. Hayır,anlamıyordu. Bu insanlarda zaman aşımı denen birşey yok muydu? Olayın üzerinden beş buçuk sene geçmişti. Koskoca beş buçuk sene... Hala neyi konuşuyorlardı?

    Özgüvenini sırtlayıp yürümeye çalıştı genç kadın. Önceden içine düştüğü o sefil psikolojiden kurtulmak çok zor olmuştu ama başarmıştı.
Bazen kendini sırtını dikleştirmeye çalışırken bulurdu, bu travması onu terketmemişti ama yine de o BAŞARMIŞTI.

     Seni süründüreceğim Jacob,bütün bunların intikamını alacağım derken alışveriş arabasını ilerletmeye devam etti. Bu andı her söylediğinde yaşadığı dünyadan küçük bir kahkaha duyar gibi olurdu. Dalga geçercesine... Ama o adalete,hayatta hiçbir şeye inanmadığı kadar inanıyordu,biliyordu,bekliyordu.

     Marketin içi hala çürük soğan gibi kokuyordu. Küçük bir kasabadaki iddialı süper marketten ne beklenebilirdi ki? Aslında buraya gelmesi hataydı. İntikam gerekliydi ama bu markete ve bu korkunç kasabaya yeniden ayak basması felaketti.
      Beş sene geçmesine rağmen insanlar hala insafsızca dedikodu yapabiliyorlardı. Ayrıca bu kızlar buradayken bir Barbie oyuncağı alması imkansızdı. Muhtemelen iki kilometre uzaklıktaki markete gitmesi gerekecekti.
    Ahh Tanrım.. Neden gelirken almadım ki? diye düşündü.

      Alışveriş arabasını kasaya sürdüğünde gördüğü manzarayla ağzından bir küfür savurdu. Neden bu kasabadaydı? Bu, bugün kendisine öfkeyle sorduğu yüzüncü soru olabilirdi.  Lanet adamın lanet nişanından ona neydi ? Başka  bir yol bulamaz mıydı?

     Öndeki kişinin ödemesi tamamlanıp,önünden çekildiğinde kasadaki kız onu görür görmez tanıyıverdi. "Sarah?"

     "Ah.. Miley! Ne büyük tesadüf."
Yapmacık gülümsemesiyle kıza bakıp,o kasiyer koltuğunda otururken hala eskisi kadar kibirli olup olmadığını merak etti.

     "Uzun zamandır buralarda değildin. O rezillikten sonra insanlar senin intihar ettiğini konuşuyordu. Ama iyi görünüyorsun, fazla umursamadın anlaşılan."

     Evet, görünüşe bakılırsa iğrenç kibrinden hiçbirşey kaybetmemişti. Ama altta kalmak zorunda değildi. Kimseye boyun eğmesi gerekmiyordu. Eliyle kasayı işaret etti.

    "Bu hale düşmemek için kendi işimi kurmakla meşguldum sevgili Miley."dedi dudaklarını büzerek.
Kızın yüzündeki şaşkın ve ezik ifadeyi kendi yüzünde defalarca gördüğü için çok net algılayabiliyordu. Ama o artık eski Sarah değildi. Ne bir erkeği hayatına alacak,ne de birilerine pabuç bırakacaktı. Her şeyden önce o bir anneydi ve asla eğilmeyecekti. Son dört senedir olduğu gibi...

     Yaptığı alışverişin parasını ödedikten sonra,üzerindeki krem bluz ve siyah pantolonuyla uyum sağlayan krem rengi ayakkabılarının topuklarını vura vura arabasına doğru yol aldı. Yıllar önce yaşadığı rezilliği unutmaya çalışmayı artık aptallık olarak görüyordu.

     Eşyaları bagaja koyup sürücü koltuğuna oturdu. Düşünmeden edemiyordu. Buradan ayrıldıktan sonra sadece üç defa gelmişti. Her seferinde de bozuk moral ve beklemediği hayal kırıklıklarıyla geri dönmüştü. Bütün insanlar unutsa bile bebeği ona unutturmayacaktı. Ne o geceyi,ne de babasını. Bir zamanlar o adama deli gibi aşıktı. Kendisini ona uygun görmediği halde umutsuzca ona aşık olmuştu. Sonra ne mi oldu?  Kendini acımasız bir oyunun içindeki kurban olarak bulmuştu,onun yatağında...
Basit bir iddia uğruna üç arkadaş, gencecik bir kızın hayatını karartmışlardı.
Bir iddia...
Düşündükçe tiksiniyordu.

DAVETSİZ (Yeniden Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin