Aslan Gönül

14 1 4
                                    

Selçuk Eylül'u ve Aslan'ı savundu ve ertesi gün madenleri ziyaret etmeye karar verdi. Eylül ona madenler'ile tanıştırıyor, ve herkes yemek tennefüse'ye gitmişler. Madenleri içinde sadece Eylül ve Selçuk kalmışlar...

Selçuk: "Dün gece çok cesaretli oldun."
Eylül: "Kahve de olanlari bahsediyorsunuz?"
Selçuk: "Evet, buna bahsediyorum..."
(Yakınlarda, çıkış da yıkım oldu, Eylül ve Selçuk cahresiz içerde kalmışlar)
Her yerde alarm, ziller...
Alev ve Bahar beraber gelmiş madeni yakında ve haberleri bekliyorlar...
Madenin içinde...
Selçuk: "Ne yane, burda mı kalıcaz?"
Eylül: "İnanmiyorum, son çıkış da kapali hem hava sistem bozuldu, sakin olmamız gerek yoksa nefes alamicaz yakında! Ve eger bize ileri saatler da kurtulamazlar yolumuz burda bitecek."

Her yerde panik... Alev Fuat'ın odasına basıyor...
Alev: "Oğlumu oradan hemen kurtarmalısın!"
Fuat: "Bakın bu benim hatam değil..."
Alev: "Umrumda bile değil dedigimi yap yoksa gebertiririm seni!"
İlker: "Onlara tek kurturabilecek kişi Aslan'dır. O bu madenleri kendisi gibi tanıyor."
Alev: "Onu derhal bulmalısınız... (Fuat'a) Eger oğluma birşey olursa, Zonguldak dan değil, bu ülke dan kaçarsan bulurum seni!"

Aslan şehri'nin dişinde bir gizli maden de altın buldu...
Aslan: "Candan'ım artık zenginiz. Sen, ailemiz'le birlikte beraber yaşiyacagız, Zonguldak da herkes bize patron olarak görücek... Ömer üniversiteye gidebilicek, herzaman hayal etigi gibi doktor olacak." (Zonguldak da durumu dan farklı değil ve dönmeye karar verdi...)

Maden da Selçuk bir türlü çıkış bulmak istiyor ve çok çabaliyor ama Eylül ona engel olmaya deniyor...
Eylül: "Allah aşkına, yapma. Öyle sadece oksijeni zehirliyorsun ve kendine yoruyorsun, böyle ikimize öldürmek mı istiyorsun?"
Selçuk: "Yoksa oturup beklicem mı? Başka cahremiz yok sen de yardım edersen çıkarız yakında."
Eylül: "Sen galiba farkında değilsin ne kadar toprağı var bu kapı ve bizim aramıza... Otur yerine ve normal nefes al!"

Okul da Ömer ve Umut kaza için ögreniyorlar ve müdür onlara gitmeye izin veriyor...

Maden de Eylül bir yolu buldu...
Bir Demir bağı var diğer koridor'ile, onu vururken ikiside hayatta kalmalı ipucu vermek istiyor...
Selçuk: "Nasıl okadar sakin olabilirsin? Korkmuyor musun?"
Eylül: "Tabi ki korkuyorum. Ve şimdi en çok bağrımak istiyorum ama bunu dan faydalı olmazdı, sadece oksijen boşuna harçardım. (Vurmaya devam ediyor)
Selçuk: "Ne yane bu mu yardım edicak bize? Sence duyucaklar mı?"
Eylül: "Ümid ediyorum, sonunda demir'in sesi sesimizden den daha değerli, Aslan beni öyle öğrendi."
Selçuk: "Tamam, ver ben de denicam." (taşı alırken Eylül'un elleri dokunuyor ve vurmaya devam ediyor)
(Eylül arkası dönüp ağlamaya başlar)
Selçuk: "Eylül lütfen endişe etme, neden ağliyorsun."
Eylül: "Küçücük oğlum var, babasız, ben burda kalırsam o yanlız kalır, burdan çıkmamız lazım Selçuk!"
Selçuk: "Anliyorum."
Dışarda Fuat diğer madencilerle tartışıyor hangi taraftan girecekler...
Fuat: "Offf 'Aslan Aslan' demeyi kesin artık, onu kovuldum ve burda çalışmiyor artık biz Kuzey tarafından girecegiz ve onlara çıkarıcaz..."
Polis amir: "Bence de Aslanı beklemeliyiz o yakında burda olacak zaten."
Fuat: "Yeter artık! Burda mühendis benim. Ve emirleri ben vericegim!"
Alev: (tartışı duyunca) "Nasıl Aslan burda değil?"
Fuat: (korkusu içinden) "Yane... Ben kovuldum..."
Alev: "Bunun için bedeni iki katı ödiyeceksin! Şimdi tek önemli şey Selçugu kurtarmak! Anladın mı!?"

Aslan yolda haberi duydu, ama hâlâ maden de kim kaldıgı bilmiyor ama yakında ögreniyor, yolda Candan'ı karşılaşiyor.
Aslan: "Sen neden öyle duruyorsun sokakda, ne bakıyorsun?"
Candan: "Nerde kayboldun? Kızın ve patron'un oğlusu Selçuk maden de kalmış yıkımı sonra..."
Aslan: "Ne? Of o mühendis'cık hiç alakasi yok maden'ile... Neyse ben oraya gidiyorum, inşallah hâlâ yaşiyorlar! Kendine dikkat et!"
Candan: "Sen de!"

ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin