Yeni Hikaye-Yeni Yazar

2 0 0
                                    

"Okyanusta ölmez insan gider bir kaşık sevdada boğulur ölür."

...
Saat 19:30
Misafirler "Elmas" çiflikte yavaşca geliyorlar,tabi en başta şehrinin en güçlü insanlar...
Alev Erol'un yanına geliyor...
Alev: "Erol,senin ne işin var burda,hani sana buraya dolaşmayi yasakladım,hatta şehirden kovuldum o saçmalıkları yüzünden..."
Erol: "Rica ediyorum Alev hanım,ben burda gazetetci olarak gelmedim,gelseydim de görevim herzaman ki gibi doğru olurdu,fakat bazi doğrular aci verir da ben burda Feride hanımın menajer olarak geldim."
Alev: "Ha demek sen Feride kim oldugunu biliyorsun."
Erol: "Yakında siz de ögreneceksiniz, merak etmeyin Durmaz hanım."

Herkes geldi ama sadece Selçuk biraz geç kalıcak...

Saat 20:00 kapı açıyor, büyük Mersedes giriyor ve evinin önünde durdurur. Şöför çıktı ve kapiyi açtı...

Herkes susarak bakıyormuş yeni "patronu."
Sarışık dalgalı saçla bir kadın, siyah bir elbise de eski bir duşmanlara karşı karşı geldi...
Feride: "Alev Durmaz,Zonguldağın patronu ve bu yerde en güzel kadın... Demek duyduklarım doğru,evime hoş geldiniz."

Alev: "Hoş bulduk,asıl siz hoş geldiniz. Size tanışmak şerefimizdir."

(Alev Semihin yanına geliyor)
Alev: "Semih Çöşkün... (Semih elisi öpüyor) Bana yillarınızı bahsetmişler bence hiç doğru değil,pek yakışıklı görünüyorsunuz efendim..."
Semih: "Size tanıdığım için memnunum,siz de çok güzelsiniz Feride hanım,hoş geldiniz..."

(Fuata yaklaşiyor)
Feride: "Fuat Tütücu... Değerli mühendis... Sizinle çalışmak şerefim olacak...
Fuat: "Abartıyorlar Feride hanım,ben herhangi bir mühendis gibiyim... Memnun oldum"
Eylül tımarhanedeyken sadece günleri saymiyordu,günler geçtikce duşmanları da sayıyordu ve okadar "tedaviler" sonra unutmasın diye hepsini duvarlara yazdı ve onlarla karşılaşmak onun için en zor an oldu...

O duşmanlarla selamlaşırken Umut onu fark etti ve annesine benzetti,dayanamadı ve annesinin mezara gitti,Candan onu gördü ve ona takip etti...

Alev Feride uzaklaşırken bir aciklaması yaptı...
Alev: "Deli olduguma söyleyin ama bu kadın Feride falan değil,bu kadın kesinikle Eylül Demirci..."
Semih: "Saçmalama Eylül kim,Feride kim?! Bu elbiseyi bak,bide kölyesi fark ettin mi? Konuşma şekile göre bu kadın elbet dünya kütüphanesi ezberledi,bu kadın rüya da bile Eylül olamaz..."
Alev: "Hadi o değil diyelim de neden bize yillarca tanıdıgı gibi konuştu?"
Fuat: "Alev kusura bakma ama bu kadın ve o pislik kadın iki ayrı dünya."
Alev: (kendi için)
Bakalım Eylül hanım onlara belki kandırdın ama ben okadar gerizekâlı değilim...

Mezar da...
Umut: "Anne,ne olduguna bi anlatsam inanmazsın... Bir kadın var,gözler bakış senin ama saç,davranış bakınca ayri dünyasiniz... Onu görünce seni özledigimi hissetim..."
Candan: "Annen geri dönülmez aslanım,ama merak etme o hep yanında."
Umut: "Annemi çok özledim,Candan,napıcam ki?"
Candan: "Dua et... Ancak öyle daha iyi hissedersin... Hadi gel partiye geri dönelim Alev gece gece burda olduğunu duyarsa fena olacak."
Umut: "Haklısın, El-Fatiha okuyalım gidelim, bu yer hakketen üzüyor beni."
Candan: "Tamam."

Elmas çiflikde Feride herkesle karşılaştı,ancak Selçuğu bir yerde görmüyor...
Feride: "Erol,Selçuk gelmicek mi?"
Erol: "Bana gelicegine söyledi,belki geç kalıcak,ama karısı burda..."
Feride: "Evet,Bahar... Hep dost gibi davrandı ama o günü asla unutniyacağım..."

1995-Zonguldak tımarhanesi

Eylül bütün işkençileri sonra kırılmış hissediyor ve herkes den nefreti daha çok büyütüyor ama beklemediği bir ziyaretci var...
Bahar: "Merhaba Eylül'cugum,ben den hatırliyor musun? Sana güzel bi haber ve daveti getiriyorum..."
Eylül: "Hayırdır,sen de mı beni alay etmeye geldin?"
Bahar: "Aşk olsun cancazığım,sana düğünüme davet etmeye geldim... İki gün sonra Selçuğun karısı olacağım, o da sekiz ay sonra çocuğumun babası olacak."
Eylül: "Hayir yalan söyliyorsun!"
Bahar: "İnanmiyorsan inanma... Bana ne... Ha sana gelmeden önce gelinligi aldım bak güzel mi?" (Beyaz gelinligi çıkartıyor çanta dan)
Eylül: "Defol! Defol git burdan yoksa gebertiririm!"
Bahar: "Hadi hadi kalk hop! Hahahaha belki bu kelepçe olmasaydı da korkardım senden... Neyse hadi hoşçakal. HA! Az kalıp unutucaktım... Üzme canını! Düğün pastası yollarım sana."
(Gülerken çıkıyor oda dan...)

2015 "Elmas" çiflik...

Erol: "Selçuk geliyor..."
Feride baktı o tarafa ve yerisinde kaldı birşey yapamadı...
Selçuk da gözlere inanmiyor... Ayni bakış,ayni dudaklar bir de gözler dersen,işte onun zincirler...
Selçuk elisi uzatı tanıdı kendisi ama eli hiç bırakmak istemedi...
Selçuk: "Afedersiniz ama sanki bir yerden tanıyorum size..."
Feride: "İmkânsız beyefendi,size daha önce karşılaştıysam yakışıklığınızı hiç unutamazdım... Şimdi elimi bırakırsanız izin verin daha misafirlerle tanımadım..."
Selçuk: "Tabi,tabi,afedersiniz, size birisine benzettim, kusura bakmayin..."

Feride evinin çalışma odasına giriyor ve orda Can ve Firdevs'le buluyor...
Feride: "İnanmiyorum... İnsan bunca yillar sonra hiç değişmez mi? Ayni kara gözler,aynı dudaklar inanmiyorum..."
Firdevs: "Sakin ol biraz suyu al. Biz de odamıza geçelim artık burada dolaşmicağız,sen de toparla ve yavaşca bitirir partiyi..."
Feride: "Haklısın... Peki çıkıyorum ben sonra görüşürüz."

Selçuk Erolu bin soruyu sorucaktı çünkü anlamalı bir acıklanması bekliyor...
Selçuk: "Rica ederim bu ne saçma?"
Erol: "Neye bahsediyorsun."
Selçuk: "Bu kadın kim? Hepsini göster bana!"
Erol: "Beni takip et!"
(Onu çalışma odaya getiriyor)
Erol: (çalışma masa da fotografı gösteriyor)
"İşte bak bu patronumun kocası çok zengin bir iş adam Dubai dan,bir kere Antaliya da gezerken Feride hanımla tanıdı ve çok sevdi. Feride hanım da sevdi onu ve yakında evlenmişlerdi. Malesef iki yil önce bir uçak kazası vardı vefat etmiş,istersen hepsini internet den bulabilirsin..."
Selçuk: "Hm, peki demek Dubai dan bi dul kadın bu kücük cehennem de napıcak?"
Erol: "Burda çok değerli madenler var,onların sahiplerle işe girecek,ben de bu yeri tanıdığıma göre beni menajeri olarak aldı..."
Selçuk: "Tamam hadi... Neyse ben gitmem gerek,kızım hastalandı. Patronuna çok selamlar ilet..."

Misafirler yavaşca çifliği terk ediyorlar...
Feride odasına giriyor ve şaşkınlık dan nefessiz kalıyor...
Feride: "Siz den iş bir adamı sandık,ama bakınca baya bir hırsız çıkmış."
Selçuk: "Size korkutmamı niyetim yok ama,gözlerime hâlâ inanamiyorum..."
Feride: "Siz galiba beni birisine benzetmiştınız,ben yillarca seyahat ediyordum kocamla,belki de karşılaştık..."
Selçuk: "Hayir... (Ferideye yaklaşıyor) Ayni bakışlar,ama daha soğuk. Ayni dudaklar,ama daha güzel. Ayni teni,ama başka kişi..."
Selçuk Ferideye öpmeye denerken Feride uzaklaşır...
Feride: "Rica ediyorum! Dikkat edin. Karınız var. Lütfen uzak durun."
Selçuk: "Anlamiyorsun! Hissetmem lazım! Kendimi ikna edemem lazım!"
Feride: "Ya ikna edemezseniz? O kişi galiba çok kıymetli oldu sizin için."
Selçuk: "Bilemezsiniz ne kadar."
Feride yatakdan kalkıp Selçugu sarılıp üzünca öper.
Feride: "Git! Birisi gelebilir. Ikimize zor durumda bırakma!" Selçuk: "Nasıl? Naptın? Sen misin?"
Feride: "Yillar önce terk ettin, karnı da bebekle bir kadın ben miyim diye soruyorsun? Hayir! Bu karşında gördügün kadın herşeye razi ama aşk çüküra tekrar düşmem..."
Selçuk çıkışdayken Feride ona uyarıyor: "Dikkat et birisine söylemeye kalkarsan yemin ediyorum ben kaçtığım yerden seni ve aileni atarım!"

Selçuk da çifligi terk ediyor ama tuhaf bir heycanla. Ancak tekrar baba oldugu ögrendi bide çocuğu görmek istedi ama büyük birşey bilmiyor...

1995 Zonguldak Tımarhane...

Eylül: "Yine mı sen? Yine ne istiyorsun?!"
Erdal: "Patronum dan selamları iletmem gerek Demirci..."
(Eylülün karnı vurmaya başliyor)
Eylül: "Yapma! Lütfen bebeğimi bağışla!"
Erdal: "Bebegin senle öldü canım."
Birkaç vuruşlar sonra gidip ve perişan Eylülü yerde vurduğu gibi bırakır...

Uzun bir aradan sonra sizinle yeni bölüm paylaştım yakında sizinle final bölümu paylaşıcagim...

ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin