Keyfi yolunda, Aşkı sonunda

5 1 0
                                    

Yunus Emre güzel söyledi:
"Edebim el vermez edepsizlik edene,susmak en güzel cevaptır edebi elden gidene."
...

Dilber silah sesi duyunca çalışma odaya koşarken gelir ve Selma'nın elisinde silahı görüyor...
Dilber: "Aman Allahım!"
Alev: "Ne bakıyorsun öyle hadi koş ambulansı çağır!"
Dilber: "Hayir! Selma bunu ASLA yapmazdı! Bide Selma sağ koluyla değil sol koluyu kullandı..."
Alev: "Kapat ceneni.."
Selim doktorlarla geldi doktorlar da cahresiz olmuş ve durumuna göre Selma mörgaya götürmüşlardı...

Candan'ın evisine ev sahibi geliyor ve kirayı istiyor...
Candan: "Süheyla hanım buyrun, bir çay ister misiniz?"
Süheyla hanım: "Hayir Candan, bak Aslanı çok saygı durdugum için bir şey demedim ama zaten iki ay kirayı ödemediniz, artık öyle olmaz, ya kirayi verin yada eşyalarını toplayin çıkın evimden, benden okadar."
Süheyla dönüp gidiyor ve o an da Eylül geliyor...
Eylül: "Candan hayırdır? Süheyla hanım'dı o öyle me?"
Candan: " Evet, ev sahibimiz?"
Eylül: "Üzülme canım, bak bu zaten çok saçma, hadi bize taşın, hem Umut çok sevinir Ömer yanındasi olacagına hem baba da bizim yanımda olacak..."
Candan: "Baban gelsin, bakarız. Ha işte 'Lupus im fabula' (Hikaye de kurt) da bize aslan parçası geldi..."
Aslan: "Hah, yine dediködü bi konu Aslan'dı galiba..."
Eylül: "Estağfrüllah babacıgım, ya diyordum ki bize taşıyın, hem zaten bu ev küçük, kira yüksek. Evimize gelin birlikte daha mutlu oluruz."
Aslan: "Ben bunu çoooktan istedim, ancak bi korkum vardı. Dedim ki o eve girersem bunun ikisini öldürür birbirisi."
Eylül ve Candan birlikte: "Kim?! Biz?!"
Eylül: "Aşk olsun, baba. Koskoca kadın olduk başka biri duyarsa iki liseli kızlara bahsetigin sanır. Tamam konu kapandı yarın bize yerleşiyorsunuz, ben de Umite müjdeyi vermeye gidiyorum."

Herkes daha Selma'nın intar etigi ögrenememiş ama cenaze töre hazırlanıyor ailesinde. Ertesi gün Candan, Aslan ve Ömer Eylül'ün evisine yerleştırdıler ama orda beklemeden bir misafir bekledi onlara...
Eylül: "Selçuk bey, ne işiniz var burda?"
Selçuk: "Ben burda patron olarak gelmedim, erkek olarak seninle konuşmaya geldim..."
Eylül: "Rica ediyorum, o konuyu kapatık."
Aslan: (Candana) "Canım biz içere girelim, baş başa daha rahat konuşurlar."
Selçuk: "Hayir efendim. Kalın lütfen, malum Eylül aşkıma şupheleniyor, artık herkes bilsin: Eylül beni kabul edene kadar ben her gün bu eve girip bağrıcam ki ve öyle onu ne kadar sevdigim de gösteririm!"
Eylül: "Gerizekalı sın,niye beni utandırıyorsun?"
Candan: "Aa, canım yabancımıyız biz?"
Selçuk: "Peki hanımefendi ben aşkınıza laik olabilir miyim?"
Eylül: "Sus lan artık sus gel bi sarılıyim!"
Candan: (Aslana) "Oho bence artık çıkmamız lazım..."
Candan ve Aslan diğer odaya geçerken sonra Eylül ve Selçuk sohbet etmeye devam ediyorlar...
Eylül: "O kadar istedigim ki seni, ama düşündüm ki küçük patron oğlan beni alay etmek istiyor..."
Selçuk: "Asla! Sen hayatım da gördügüm en güzel ve en cesurlu kadınsın. Bide oğluna öyle annelik yapıyorsun ki, ama artık yalnız değilsin, bende yanındayim."
Eylül: "Allahım sana şükürler olsun. Öyle iyi birisine gönderdin bana."
O bunu derken öptü Selçugu ve sık sık sarıldı. O an da Ömer geldi ve kötü haberleri getirdi...
Ömer: (endişeli) "Abla baba burda mı?"
Eylül: "Hayırdır Ömer, ne oldu sana?"
Ömer: "Beni boş ver de duydum ki Altın çiflik da bir intar oldu..."
Selçuk: "Ne söylediginden farkında mısın? Ne intar?"
Ömer: "Bilmiyorum patron, sadece bunu duyarken buraya geldim..."
Selçuk: "Eylül, gitmem lazım ama yakında görüşücegiz... Bu iyi birşey değil..."
Eylül: "Tabi, tabi ama bana habersiz bırakma."
Selçuk sevgilisi öpüyor ve evisine gider.
Oraya gelirken Selma intar ettigi ögrendi ve tabi hemen Eylüle haber verdi. Cenaze töresi iki gün sonra yapılacak.

Cenaze töreye Selçuk Eylül'le geldi. Selim yine kendisi tutmadı ve herkesin önünde kardeşi saldırdı...
Selim: "Sen ne yaptıgını zannediyorsun, öyle Eylül'le el elle dolaşmak?"
Selçuk: "Kendine gel! Sen napıyorsun? Bu karının cenaze töresi,toparla kendini! Bize rezil etme."
Selim: "Ben istedigimi yapabilirim..." (Bahar geliyor)
Bahar: (Eylüle) "Katil! Sen ablamı öldürdün, seni yüzünden intar etti! Selim yetmedi, şimdi Selçuga mı geçtin? Hayırdır? Bir kurban yetmedi mi sana?"
Selçuk: "Yeter Bahar! Üzdün, biliyorum, ama Eylülün hiç bir suçu yok!"
Bahar: "Sen karışma! İkinizi de maf ederim! Ablam mutsuz oldu, siz mı mutlu olacaksınız?"
Eylül: "Benim suçum yok! Asla Selime yaklaşmadım, elimde Selmanın kanı olsaydı da onun cenaze töreye gelmemi imkansız olurdu..."
Bahar: "Saçmalama Allah aşkına!" (Hoca gelir)
Hoca: "Lütfen dua edelim, cenaze töresi bitirmemiz gerek..."
(Duası sonra Selçuk ve Eylül mezarın kapı da buluşur ve o kalabalık dan uzaklaşırlar)
Selçuk: "Sana eve bırakiyim mı?"
Eylül: "Yok, durum zaten fena yola çevirdi... Bir kaç gün uzaklaş benden, zaten ailen benden nefret eder."
Selçuk: "O nasıl söz öyle? Lütfen uzaklaşma benden! Bana kimse emir vermez, kimse engellemez seni görmeye..."
Eylül: "Sakin ol canım. Durum biraz sakinleşsin. Yoksa nasıl mutlu oluruz?"
Selçuk: "Tamam, nasıl istersen." Eylül: "Hadi görüşürüz."
...

Akşam vaktinde Selçuk odasında kapandı dinenmeye gitti radyo açti...

Bir an da şarkı söyler "bin yil yaşasam yine sana doyamam..."
O an da Selçugun gözleri doldu... Arabaya bindi ve Eylülün evisine gitti...
Eylül ise Umuta bir hikayesi anlatı, o da uyumuştu...
Selçuk geldi kapıya geldi ve tıkladı yavaşça...
Eylül: "Aşkım?! Hayırdır gece gece?"
Selçuk: (Evden onu çıkarır ve sımsıkı sarıl) "Sevgilim benim, daha fazla dayanamadım. Gel benle."
Eylül: "Aa nereye efendim? Unutunuz galiba,evimde küçük çocuk var..."
Selçuk: "Merak etme,Candan ona iyi bakar."

Gecenin yarısında Selçugun arabası bir evi önünde durdu...
Eylül: "Nerdeyiz? Burda hiç gelmemiştim..."
Selçuk: "Hanımefendi çok soruyu soruyorsunuz ama madem yeri tanımıyorsunuz kaybolmanızı izin vermiyecegiz" (bunu derken Eylülü taşımaya başliyor)
Eve kadar gül dan kırmızı yolu geçmişler ve ışıksız mumlar dolu bir eve girmişler...

(Altın çiflik)
Selim odasında oturuyor ve aynaya bakıyor...
Ben onun için Selçuk gibi yetenekli çalışan biri değilim,o zengin adamlara başarılı adamlara hoşlanır,ben bu ceylan gözler de tam bir sıfırım... En kısa zaman da çalışmaya başliyacagım ve artık alkol benim haram olsun...

Selçuk ve Eylül aşk ve geceyi karıştırmışlar ama bilmiyorlar ki; bu geceyi sonra hiç birşey ayni olmayacak...
Selçuk: "Aşkım,bu ev nasılmış,begendin mı?"
Eylül: "Çok güzel bir ev,ama hiç bahsetmedin bana onu."
Selçuk: "Artık biliyorsun bu bizim küçük dünya olacak,evimiz,kabul ediyor musun?"
Eylül: "Etmez miyim? Bu çok güzel bi yer,yuvamız."
(Selçuk Eylülü öper ve onun başılar üstüne yorganı çeker)

Bir güneşli sabah doğdu...
Güneş doğmadan Eylül eve geldi,Selim kendisine soz verdigi gibi erken kalktı kimse gözlerine inanmamıştı... Selçuk eve gelmeden önce Selim kalktı mutfaga gidiyordu...
Selçuk: "Vay vay vay... Abi,hayırdır inşallah" (yaklaşıp kokusu alıyor) "hopala alkol kokusu yerinde parfum gelmiş,vay aferim abicigim."
Selim: "Saçmalama ya nerde olduguna anlat bakalım,evde gece geçirmedigine belli."
(Alev de geliyor)
Alev: "Sabah sabah ne bağırıyorsunuz?! Belki birisi hâlâ uyuyor..."
Selim: "Anne,ben bügün madene gidicegim,yeniden başlamak istiyorum."
Alev: "Şu an maden de patron Selçuk,işlerin ne varsa onunla hallet,ve burda değil Allah aşkına,maden de anlaşma yapın..." (kendisi için)
-bu işi arkasında ne varsa olsun yeter ki bugün madenler içine girmesin salak...
Kahvaltı biterken Selçuk ve Selim çıkıyorlar, Erdal Alev'le çalışma odaya geçiyorlar...

Alev: "Halletin mi? Bugün alev hazır mı?"
Erdal: "Siz dediginiz gibi. Her yerde sakladım bombaları sizin en küçük işaretle maden yanacak..."
Alev: "Dikkatle olmamız gerek Eylül orda olmalidyir... Sen onu da mı halletin?"
Erdal: "Merak etmeyin patron,onun gelecegine eminim,bugün saat 10 da..."
Alev: "Güzel..."

İki saat sonra Aslan madenlere geliyor,Selçukla bulucaktı ve bazi şeylere konuşucaklar... Eylül de geldi ama Umutun okula uğradı ve onun için biraz geç kaldı... Erdal durumu takip eti... Telefonla Alev'le konuştu...
Selçuk Selime madenlere gönderdi,madem sıfırdan başlamak ister başlasın diğer madencilerle çalışırken... Alev hanım o ufak bilgi bilmedi...
Eylül madenlere yaklaştı ve o an da maden de patlama oldu herkes korkunun içinde çıkmaya istedi ancak Eylül babasına kurtarmaya denedi ve onu buldu ama geç kaldı... O içerdeyken Erdal onun arabasi içine bomba dan direksiyonu bıraktı...
Madenin içince çok şehitler oldu ama Alev oğlusu kaybetti için üzdügü numara yaptı...

Alev kocasının dosyalar da bir mektubu buldu ve şokdan kendine gelemedi. O mektub Selim için oldu ama o hiç bu mektubu okumadı...
Selim bey,
Aramızda olay oldu,ben o siyah gecesi hakkında kimseye birşey bahsetmedim. Bir bilmenizi istedim... Hamileyim. Bunu kimse bilmiyecek yoksa bunun bedel ağır olur.

Eylül



ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin