~9.Bölüm~

208 16 0
                                    

Medya: My İmmortal

"Ben senin abinim."

"Kamera nerde? Nereye el sallamam gerek? Gerçekten güzel şakaymış."inanmak istemiyorum. Öldü benim abim. Her ne kadarda kalbimde yaşamaya devam etse de öldü o. Burda değil benimle değil.

"Duygu,sen abin ile yaşananları anlattığında ben pek inanmadım. Nihal annem ile Rıfat babamla konuştum. Rıfat babam hastaneye kadar gitmiş. Sen annenle evde kalmışsın. Rıfat babama öldü demişler. Ben de inanmadım,inanamadım. Araştırma yaptım ve abini buldum. Abin ölmemiş sevgilim. Abinin yoğun bakımda,bakımını yapan hemşire oğlunu kaybetmiş. Psikolojisi bozulunca da abini kendi çocuğu gibi büyütmüş. E,abininde başına aldığı darbe sonucu hafızası gidince inanmış. Taki hafızası geri gelene kadar."susma hakkımı kullandım. Abim olabilir miydi? Ölmemiş olabilir miydi? Ama kaza?

"Biz sizi yalnız bırakalım."diyerek yanımızdan ayrıldılar. Caddenin karşısındaki banka oturdum. O da yanıma gelip oturdu.

"Kilolara veda etmişsin." Gerçekten abimdi.

"Öyle oldu. Kabul et,böyle daha güzelim."

"Sen her zaman güzelsin prenses."bu cümleyi en son okulda benimle dalga geçtiklerinde söylemişti. Eve gelip ona "Ben çirkin miyim?"diye sormuştum. O da bu cümleyi söylemişti.

"Şu olayı senden dinlemek istiyorum."

"Kazanın olduğu gün,bayılmışım. Hastaneye gittiğimde beni ameliyata almışlar. Başıma aldığım darbe sonucu gözetim altında tutmak için beni bir odaya almışlar. Babama da öldü demişler. E,bende hafıza kaybı yaşadığım için hemşireyi annem zannetmişim."

"Peki hafızan yerine geldiğinde beni,bizi hiç aramadın mı?"

"Aradım. Hatta eniştem beni bulmasaydı ben sizi bulacaktım. Çok yakınlaşmıştım."başımı omzuna koyup "Küçükken bana anlattığın hikayeyi anlatsana."dedim. Gözlerimi kapatıp onu dinlemeye başladım.

"Duygu,adında yavru bir ceylan varmış. Bu ceylan yatmadan önce ona hikaye anlatılmasına bayılırmış. Doğan,adında bir aslan varmış. Her gece bıkmadan usanmadan kardeşine hikaye anlatırmış. Ve bundan hiç sıkılmazmış. Tıpkı her gün top oynamalarından sıkılmadığı gibi." Sarıldım ona. Kokusunu içime çektim. Onca yıl. Özledim onu. Ağzımdan çıkan hıçkırığa engel olamadım. Küçükken de okşardı saçlarımı.

"Ağlama prenses. İçim parçalanıyor."ondan ayrılarak gözlerimi gözlerine diktim.

"Doğan,anlamıyorsun."diyerek söze girdim. Benden bir yaş büyük olduğu için istediğim gibi hitap edebiliyordum. Ama o Doğan dememi istiyordu. Her neyse. "Kazanın olduğu günden beri kendimi affedemedim. Hep kendimi sorumlu tuttum. Yenemedim vicdanımı. Kalbimde hep bir acı vardı. Özlüyordum seni. Şimdi karşımdasın ya,yanımdasın ben hiçbir şey istemiyorum. Sadece o kadar dolmuşum ki taştım işte."diyip göz yaşlarımı sildim.

"Küçükken şarkı söylerdin. Hâlâ söylüyor musun?"

"Lisede evet. Hatta konser bile verdik. Sen piyano çalmaya devam ettin mi?"başını onaylar anlamda salladı.

"Sahneye çıkalım o zaman."diyerek ayağa kalktım. Abimide çekiştirerek içeri girdim. Sahneye çıktığımızda kocaman bir alkış koptu. Gülümsüyordum. Kimsenin baskısını ya da zoru olmadan. Abim piyanonun başına geçip - A Great Big World Christina Agulira - Say Someting-i çalmaya başlayınca gözlerimi kapatıp mikrofonu iki elimle sardım.

Şarkı bittiğinde herkes alkışlamaya başladı. Abimle sahneden inip bizimkinlerin yanına gittik. Kocamın yanına oturdum. Kulağına "Benim için daha neler yapacaksın? Daha nelere katlanıcaksın? Beni ne zaman kendine aşık etmekten vazgeçeceksin? Seni çok seviyorum DEMİR YILMAZ."diye fısıldadım. Yanağına öpücük kondurdum.

Zoraki EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin