SEÇİLMİŞ OLAN

Bölüm 8

Erkeklerden bahsedilince, çirkin koca adayları gelirdi aklına .onlar yüzünden savaşçı olamamak babası ve abileri ile birlikte ava gidememek gelince aklına  bütün erkekleri dövmek isteyen bu kız, nedense Dünya'ya teslim olmak istiyordu.

Dünyanın ona yaklaşması kendisini tuzağa düşürülmüş av gibi hissettiriyordu, dokunuşu ile görülmeyen bir ağ bedenini sarıyordu sanki. Vücudu aklına itaat etmiyordu onunlayken .

Kendini dünyanın kollarına bırakmak istiyordu...ama yapmadı kendini zorlayarak gözlerini sıkıca yumdu ve Dünya nın yüzüne bakmadan fısıldadı.

Gitt...! söylemesi bile ona zor gelen bu kelimeyi söylemek zorunda kaldı.
"Hemen git birazdan annem İçeriye girip beni kontrol etmeye gelecek"
Gitt...!dedi ısrarla
"Yoksa Bu Gece Son görüşmemiz olur."

Dünyanın kokusundan ve onun çekiciliğinden hiçbir kadın kurtulamaz dı ama Güneş farklıydı ,Çünkü o dünya için seçilmiş olan yeni ay kraliçesi olacaktı. o şuursuzca değil aşkı ile tutunacaktı .O yüzden Dünya'nın etkisinden kurtulmayı başarıyor du.
Kral vampir yanılmıştı diğer kadınlar şuursuzca dünyanın peşinden koşarken yeni ay kraliçesi olacak seçilmiş kadın aşık olduğu zaman mühürlenecek di ve öylede olmuştu.

Dünya güneşin gözlerine baktığı o delici bakışlarını güneşin alnına çevirdi oraya bir buse koydu ve "öyle olsun bakalım küçük tilki gidiyorum "diye fısıldadı kulağına

                      *****
Güneş gözlerini açtığında sabah olmuştu olmasına ama hiçte sabah gibi değildi.

Gün ortasında mı uyandım diye gözlerini ovuşturdu. Hayır güneş henüz doğuyor du. Duyduğu sesleri merak etmişti yataktan doğrulduğunda aklına geliverdi. Heyecanla Yerinde sıçrayarak" Yoksa! "diyerek gülümsedi.

Yataktan aceleyle çıkıp balkona yöneldi. İçini heyecan ve sevinç kapladı." Evet,evet onlar." dedi aceleyle parmaklarıyla saçlarına çeki düzen verdi. Hızla giyindi. Koşarak merdivene geldi. Uçarcasına indi aşağıya. Bir kelebek gibi zarif olmasına  rağmen  Arı gibi de hızlıydı.

Babası ve abileri avdan döndüler ve her üç ayda bir çıkarlardı ava.

Tüm ev halkı ayaktaydı. Muazzam şatolarındaki hizmetliler avluya toplanmışlar şenlik havası yaşanıyor du.

Bir yanda eşyalar, avlar içeriye taşınıyor bir yandan da abileri eşleri ve çocukları ile hasret gideriyordu. Ortalıkta bir bayram havasında dönmüştü.

Baba kurt Güneşi gördüğünde kollarını açtı "Buraya gel küçük tilki "dedi. Güneş in gözleri doldu. Çünkü sadece babası ona böyle sesleniyordu ve kendisini babası için özel hissettiriyordu.

Dünya bu olanları uzaktan izledi, çünkü bütün gece Güneş ile kalmıştı. Artık ondan ayrılmıyor ve Güneş uyuduğunda ise yakınlarında bir yerlerde avlanıyor sabah olmasını, uyanmasını bekliyordu.

Daha önceleri de kurtların kokusunu aldığında bir tehlike olduğunu düşünüp Güneşi korumak istedi. Böylece kurtların Güneş in ailesi olduğunu da öğrendi.

Kurtlar da bir yabancının buralarda dolandığının farkındaydı tabi ama kendilerine olan özgüvenleri onları sakin tutuyordu.

"Buraya gel küçük tilki. Söyle bakalım ben yokken neler yaptın? "diyerek sarıldı babası. Kızını alnından öptü.
"Babacığım sizleri çok özledim. Ne yapabilirim ki beni götürmediniz diye size kızıyordum. "dediğinde gür sesiyle kahkaha patlatan babası heybetli bir şekilde bağırdı. "Haydi bir şeyler yiyelim. Bu kurtlar çok aç . Bir öküzü bile yiyebiliriz"diyerek yeni bir kahkaha patlatarak içeriye yöneldi.

Zaman çabuk geçiyordu. Güneş Dünya yı tamamen unutmuştu. Akşam olmuş gece karanlığı çökmüştü. Güneş odasına girdiğinde oldukça yorgundu.

Hemen uyumak istediği için içeriye  yatağa doğru yöneldiğinde,esen sıcak meltem ile havalanan balkon perdeleri sakladığı varlığı ortaya çıkardı ve Dünyayı sobelediler.

Güneş Dünya'yı farkettiğinde heyecanla içini çekti. Korkuyla karışık nefesini verirken "Ne zaman geldin? "dedi
"Hiç gitmedim ki buralardaydım. Bakıyorum da çabuk unutuldum . "diyerek serzenişte bulunan Dünya ya Güneş heyecanla cevap vermeye çalıştı.
"Hayır !hayır! öyle değil ."
"Biliyorum gördüm "diyerek sözünü kesti Dünya." Sonunda ailenin geri kalanıyla da tanıştım. "
"Ne zaman" diyerek atıldı Güneş.

" Bu sabah onları gördüm baban ve kardeşlerini."

" Anladım "dedi Güneş.
"Onlara gürünemezsin, bizi onlara nasıl açıklarım "diyerek heycanlandı yine.

Dünya gözlerini Güneşe iyice odakladı. "Hımmm "diyerek yaklaştı. "Bu küçük şeytanın aklında ne var acaba "dedi. Biraz daha yaklaştı ve "Gizli aşk daha mı heyecanlı geliyor ?" diyerek hınzır bir bakış attı.

Güneş kızarmıştı. İlk kez bir erkekle yakınlaşıyordu ve bu adam onu hiç çekinmeden utandırıyor du. "Hayır öyle değil" diyen Güneşe Dünya biraz daha yaklaştı .Güneş bir adım geriye gitti ve "Daha fazla yakınıma gelme "diyebildi güçlükle. Soluk alışı değişmiş heyecandan vücudu biraz titremişti ve kalbi yine maratona çıkmıştı zor nefes alıyordu.

Dünya "Neden? "diye sorduğunda Güneşin belini çoktan tutmuştu bile.. Gözleri kocaman açılan güneş Dünyanın dokunuşlarını hissedince ayakları tutmayacak gibi hissediyordu. Bu adamın bakışları iliklerine işliyordu sanki.

-Sen, sen yakınımda olunca nefes alamıyorum.
-Neden?
-Kalbim çok hızlı çarpıyor ve, ve soluğum kesiliyor.dediGüneş kısık bir sesle.

Dünya Güneşi belinden kavrayarak sertçe kendine çekti bedenini bedenine yapıştırdı.

"Ben "diye söze başladığında ayak sesleriyle irkildi. Güneşin gözlerine son kez bakıp balkona yöneldi.
Heykel gibi kalan güneş tıklanan kapı sesiyle irkilip sanki girdiği hipnozun etkisinden yeni çıkmış gibi Şaşkın şaşkın bakınıyordu.

Güzel bir rüyadan uyanmışcasına bu güzel anın bozulduğuna içinden kızıyordu.

Dünya saklandığı yerden sadece kendisi duyacak şekilde fısıldadı
"Bende seninle yaşadığımı hissediyorum."