Bölüm 10

288 26 14
                                    

"Lütfen, izin ver göreyim!" diyordu dışarıdaki ses

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.









"Lütfen, izin ver göreyim!" diyordu dışarıdaki ses. Öyle tanıdıktı ki duyduğum ilk anda kalp atışlarımının hızlandığını anlamıştım. Ama kalp atışlarımın hızıyla birlikte kalbimde adını henüz tam olarak bilemediğim bir acı da oluşmuştu.

"Anlamıyorsun, Aliye. Görmem lazım diyorum sana. Görmem lazım benim onu. " İlk önce bağırarak çıkan ses daha sonra yumuşak ve kederli bir şekilde dönüşüm yapmıştı.

"Hadi ama Aliye, " dedi başka bir erkek sesi daha. Araya sessizlik çöktü aniden, ne adam bağırıyordu, ne de bir başkası onun karşısını alıyordu. Sessizlikti, güzel bir şey olması gerekirken öyle hissettirmiyordu beni şu an ki hiç de istediğim gibi değildi.

Uzun süren sessizlikten sonra sonunda bir ses duyabilmiştin. İnsan sesi değildi ama -daha çok kapı sesi gibi.

"Sadece beş dakika," dedi engel olmağa çalışan kadın farklı ses tonuyla. Onun ardından kapı örtüldü ve adım sesleri odadaki tüm sessizliği bozuyordu.

Nefes alıyor, nefes veriyordu.

"Mayıs," dedi. Karanlık dünyamda bir silüet belirdi anında. Yüzünü göremiyordum ama hafif sakalları olduğunu hissetmeye başladım ellerimi ellerinin arasına alınca, öptü nazikçe ve bir kaç saniye öylece kaldı. Daha sonra bir nemlilik hissettim elimde. Ağlıyor muydu?

"Özür dilerim, Mayıs. Özür dilerim," diye fısıldadı sıkıca tuttuğu elimin üzerine. Tüylerim ürperdi, nedenini bilmeden. Kalbim acıdı, unuttuğum nedenden dolayı.

"Lütfen, affet beni, minik kuşum. Ben ki seni korumak için hayatımı darmadağın ettim, istemediğim, hayatımda yapmadığım şeyleri yaptım sana ait olan kalbimin her bir saniye ve her bir an senin için çarpması için," durdu, derinden nefes aldı, bir şairin sesi vardı onda, "Ve bugün, karşında durmuş çaresizce seni izliyorum ve dua ediyorum. Tekrar uyanasın diye. 1,2 ve 3 deyip gözlerini açman için buradayım, sevdiceğim. Senin için buradayım," biliyordu beni, çok iyi biliyordu. Ben de onu biliyordum, ama korkuyordum. Neden korktuğumu bilmiyordum, sadece gözlerimi açarsam göreceklerimden korkuyordum belki de, bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey yanımda ağlayan adamın tanıdık kokusunu özlediğimdi.

"Umarım anlamışsınızdır nasıl hissettiğimi bunca zaman. Kaybetmek korkusuyla yaşamağı, o gözleri bir daha asla görememek paniğiyle nefes almayı. Sevdiğin insanı en sevdiğin renkteki çarşafların arasında cansız görmeyi, anlamışsınızdır umarım," dedim yavaşça gözlerimi açarken.

Sesimi duyduğu an başını kaldırdı, göz yaşlarından bir kaçı hâlâ akmaya devam ediyordu ve silmedi o kahverengi gözlerindeki parlak incileri.

Mavi'ye Boyanmış | DüzenlenmedeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin