0.2

1.3K 48 87
                                        

  Deniz gözlerini sımsıkı yummuştu. Aldığı her nefes boğazını yakıyordu. "Deniz?" Genç adamın titrek sesine karşılık yalnızca göz kapaklarını aralamakla yetinebildi. Kalbi yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Neden burada olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Her şey bir anda gelişivermişti. Gece boyunca ağlaması, hislerini sorgulaması yalnızca bir kaç farklı detaydı. Kafasındaki net görüntüler yalnızca o yakınlaşmadan ibaretti ki nitekim onun da her salisesi aklına bir çivi misali kazınmıştı. Evden apar topar çıktığı için lenslerini takmamıştı. Gözlüğü de yanında olmadığından ötürü karşısında paramparça bir halde olan adamın yüzünü pek net göremiyordu. Oysa tam şu anda gözlerinde bulduğu huzura o kadar ihtiyacı var dı ki.  Aralarındaki mesafe akşamkine nazaran bir hayli uzaktı. Birbirlerinin nefesini tadamayacak kadar uzak.

  Genç kadının sol gözünden bir damla yaş süzüldü ve yanaklarına yumuşak bir iniş yaptı. Tam o an hırkasının koluyla yanağını silecekken gözleri genç adamı tepeden tırnağa süzme özgürlüğüne kavuştu. Kısık olan iri gözleri fal taşı misali kocaman açıldı. Dışarıya titrek bir nefes verdi. Duruşunu dikleştirip bir kaç saniye olayı kavramaya çalışmasının ardından sol eliyle adamı sertçe iterek hışımla içeriye girdi.

  Şu an ne yaptığı bir kenara tek emin olduğu şey çok sinirli olduğuydu. Normalde yeni girdiği bir ortamı uzun uzun incelerdi fakat şu an bununla pek ilgilenmiyordu. Kaba ve haşin hareketlerle oradan oraya her odayı, her dolabı, kısacası bir kadının girebileceği her deliği karıştırıyor, dağıtıyordu. Tuna tüm bunlara karşılık anlam veremez bir ifade ile Denizi görebilen bir açıda, deri taba rengi bir koltuğa oturmuş sakallarını çekiştiriyordu. Oturduğu yer salon benzeri olduğundan her oda buraya açılıyordu. Yanındaki sehpanın üstündeki saksıdan gelen fesleğen kokusu onu bir nebze rahatlatıyordu.

Genç kadının son durağı dış kapının tam karşısındaki banyo olmuştu. Buranın da boş olması onu sebepsiz bir mutluluğa ulaştırırken hesap edemediği ıslak banyo paspası ardında yalnızca genç adamın dudaklarından çığlık misali dökülen adını bırakmıştı.

***

"Eminsiniz değil mi Kemal Bey? İyi yani değil mi?"

"Korkulacak bir şey yok Tuna Bey. Sadece ufak bir baygınlık geçirmiş. Allahtan düşerken elini kafasına siper oluşturmuş da daha ciddi bir problem meydana gelmemiş. Bu arada az kalsın unutuyordum. Önümüzdeki 24 saat her ihtimale karşı uyumaması gerekiyor. E tabi burada da iş size düşüyor. Tekrardan geçmiş olsun."

"Çok sağ olun." Genç adam siyah takım elbiseli orta yaşlardaki adamı kapıdan uğurladıktan sonra derin bir nefes aldı. Yavaş adımlarla sevdiği kadının istirahat ettiği yatak odasına yönelerek ince uzun parmaklarıyla kapıyı tıklattı. Onay gelir gelmez içeri girdi. Gördüğü manzara komikti. Genç kadın yorganı kafasına kadar çekmiş, kırmızı çorapları yatağın alt kısmından kendini gösteriyordu. Tuna yatağın ayak ucunda bulunan koltuğa yerleştikten sonra fısıtlı misali konuşmaya başladı. "Neden geldin?" Genç kadın ürkekçe kafasını kaldırarak gözlerinin buluşmasına izin verdi. "Bilmiyorum." Sesinin genç adama ulaşıp ulaşmadığından emin değildi lakin nitekim duymuştu ki yüzünde güzel bir gülümseme belirdi. "O hareketler neydi öyle? Odaları karıştırmalar falan." Tuna aslında her şeyi tahmin edebiliyordu. E gecenin bir yarısı onu o halde görünce aklına gelebilecek olan ihtimaller muhtemeldi. Amacı belliydi. Nitekim bunu ikisi de biliyordu. Ölümüne sevdiği kadının onu kıskanabilme düşüncesi bile onu havalara uçurmaya yetmişti.

"Ben, ben bilmiyorum." Derin bir nefes alarak devam etti. Artık bedeninin kontrolünü kalbi ele almıştı. "Yanıma gelebilir misin?" "Nasıl? Yani emin misin?" Deniz kafasını aşağı yukarı sallayarak onay verdi. Genç adam oturduğu yerden doğrulup eğreti bir şekilde yatağın köşesine yerleşti. Deniz üzerindeki yorganı açarak yana kayıp Tunaya kocaman bir gülümsemeyle yer açtı. "Yaklaş biraz daha." Genç adam ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp aralarındaki boşluğu tamamen kapattı. İkisi de gergindi. Nefesleri birbirine karışıyor, tenleri birbirine değiyordu. Deniz ellerini Tunanın ellerine kenetleyerek başını göğsüne koydu. "Lütfen soru sorma. Çünkü emin ol cevaplarını ben de bilmiyorum. Konuşmayalım. Uyuyalım böyle." Genç adamdan minik bir kıkırtı baş gösterdi. "İşte maalesef o biraz zor. Doktor her ihtimale karşı 24 saat uyumamanı tembih etti. Umarım uykuna çok düşkün değilsindir."

  Deniz beklenenin aksine mutluydu. Bu bahaneyle onunla saatlerce konuşabilir, onu tanıyabilirdi. "Peki madem. Aklında ne var?" "Önümüzdeki 24 saat patron sensin. Sen ne dersen o." Çabucak geçen bir kaç saniyenin ardından genç kadın fısıldamaya başladı. "Seni tanımak istiyorum. Kimsin sen?" "İşte bildiğin gibi Gölge romantik herifin tek-" Deniz işaret parmağını Tunanın sıcacık dudaklarına bastırarak sızmasını sağladı. "Gölgeyi değil, önce seni tanımak istiyorum." Adam o an bir kez daha emin oldu. Bu kadın onun için doğru insandı ve onu bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Gölge ∞ TuDenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin