Bir insanın hayatı sadece bir saat içinde alt üst olabiliyordu. O rengarenk ruhlar bir anda kapkaranlık oluyordu. Hayatımın tamamen yerle bir olması üzerene Deniz'in de hala uyanmaması beni korkutuyordu.
Deniz'e baktım. Onun için hala endişeleniyordum. O benim ailemden kalan son kişiydi. Kardeşimdi.
Sabah olmak üzereydi. Uyuya kalmış Atlas'a baktım. 1 haftadır yanımdan hiç ayrılmamıştı. Azrayı geceleri zorla evine yolluyordu.
Yüzünü incelemeye başladım. Loş oda da yüz hatları seçilebiliyordu. Yavaş yavaş uzamaya başlayan kirli sakalları onu daha da güzel gösteriyordu.
Hayatta karşıma çıkan en iyi şey Atlas'tı galiba. Onu tanımıyorken böylesine güvenmem böylesine inanmam canımı sıkmıyor değildi.
Odadan çıkıp kahve almaya gittim. Bir tane de Atlas'a aldım.
Kapının önünde Atlas'ı gördüm. Ben çıkınca uyanmış olmalıydı.
Ağzı kulaklarında bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım. Bu kadar sevinmesinin nedenini tahmin etmek zor değildi. Deniz uyanmıştı.
Koşar adımlarla odaya yürüdüm. Kahveleri Atlas'a verip içeri girdim.
"Ben de seni bekliyodum kız kardeş." diyen Deniz'e baktım dolu gözlerle. Anne ve babamınızın öldüğünü bilmiyordu.
Bunu ona nasıl söylerdim? "Aptal seni."dedim yapmacıkbi sinirle "Ne kadar çok uyuyorsun böyle" diye devam ettim ona sarılırken.
Ama yaralı olduğunu hatırlar hatırlamaz uzaklaştım. "Yapma ya bişeyim yok benim abla."dedi. Ama 2 kaburgası kırıktı ve her şeye karşı önlem almakta fayda vardı.
"Annemler nerde?"dedi odaya göz gezdirirken. Gözleri Atlas'a takıldı. "O kim?"dedi sonra.
Nasıl yapıcaktım bunu. Deniz'e nasıl söylerdim. Biraz kendime zaman verdim. Annemi babamı düşündüm ve yine gözlerim doldu. Ağlamak üzereydim.
Deniz'e baktım. O da bi terslik olduğunu anlamıştı. "Onlar iyi mi?"diye sordu.
"Deniz annemle babam" dedim ama devamını getiremeden ağlamaya başlamıştım.
"Abla saçmalama. Olamaz. Olmaz". O da inanamıyordu. Kaburgalarına dikkat ederek ona sarıldım. Ablalık yapmam gerekiyordu.
Birlikte atlatıcaktık bunu. Başka çaremiz de yoktu zaten. Bu acıya dayanılmazdı ama alışmak zorundaydık.
Tek kelime etmeden sarıldık. Konuşmadan da ne hissettiğimizi anlıyorduk. "Beni çok korkuttun."dedim sessizce. Uyanmasaydı napardım düşünmek bile istemiyordum.
Bir kaç gün sonra taburcu olan Deniz'le mezarlığa gittik. Bu bizim için çok zordu. Ben artık ağlayamıyorken Deniz kendini parçalayacak hale geliyordu.
"Söz veriyorum bunun üstesinden birlikte gelicez."dedim Deniz'e sarılarak. Tam olarak iyileşmemiş yaralarının açıldığına da emindim.
Eve gitmemiz lazımdı. Ama bunca şeyden sonra o eve nasıl girerdik bilmiyordum. Yavaşça kapıyı açtığımda içimde ki boşluğu hissettim.
Gözlerimin dolmasına engel olamazdım ama ağlamadım. Ağır kasvet dolu evde Deniz'in pansumanını yaptım.
Bu evde yaşayamazdık. Serdar Amca şirket hakkında konuşmamız gerektiğini söyleyip duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Başka Yok
Teen Fiction"Siktir ya. Aşık mısın?"aynı anda çocuğa baktık. Sarışın güzel yüzlü çocuk ukala ukala bi yerdeki Atlas'a bi de bana bakıyordu. Sonunda kahkahayı patlattı. "Tamam itiraf ediyorum. Bende beğendim. Zevklerini tartışamam hiçbir zaman."diyince gözlerind...