3.BÖLÜM - DERİN DÜŞÜNCELER #03

11K 311 3
                                    

GELİN - 3.BÖLÜM : DERİN DÜŞÜNCELER

...Kızlar, Yıldız'ın evine geldiklerinde önce uzunca bir tanışma faslı gerçekleşecekti. Yıldız kapıya anahtarı soktu ancak Ekin bu duruma itiraz etti.

- Yıldız, istersen zili çal, öyle girelim. Ne dersin?

- Ne gerek var hayatım? Bende anahtar var işte. Kapıyı açıp gireriz.

- Canım tabiiki sende anahtar var ama bakalım ailen müsait mi, bir misafir bekliyorlar mı? Değil mi ama?

- Ay! iyi tamam, çalarız zili.

Yıldız zili çaldığı zaman, annesi Semra Hanım açar kapıyı;

- Hoşgeldiniz kızlar.

- Hoşbulduk anneciğim.

- Hoşbulduk efendim.

Yıldız'ın annesi, Semara Hanım ilk etki olarak iyi bir izlenip bırakmıştı Ekin'in üzerinde, fakat acaba aynı izlenimi kendisi de bırakabilecek miydi?

Yıldız ve Ekin, Yıldız'ın odasına kitaplarını bıraktıktan sonra doğruca salona geçerler. Evde o saatte sadece Yıldız'ın annesi vardı.

- Gelin bakalım kızlar. Tekrar hoşgeldiniz. Canım sen Ekin olmalısın. Yıldız senden sürekli bahsediyor. Ben Semra, Yıldız'ın annesiyim.

- Merhaba efendim. Ben de tahmin ettiğiniz gibi Ekin.

- Memnun oldum canım. Biraz dinlenin sonra hemen yemeğe geçelim, olur mu?

- (Yıldız atılır söze) Teşekkürler anneciğim ama biz dışarda yedik birşeyler.

- Kızım ne kadar ayıp. Eve arkadaşını davet ediyorsun ama yemeği dışarda yiyiyorsunuz. Olacak iş mi şimdi bu?

- Anne ne bileyim yaa! Akıl edemedim işte. Hem zaten yemekteyken aklıma geldi Ekin'i davet etmek.

- Neyse o zaman, Ekin de akşam yemeğinde bize eşlik eder. Senin için de uygun olur umarım Ekin.

- Nazik teklifiniz için gerçekten minnettar kaldım ancak akşam yemeğine sanırım kalamayacağım. Borcum olsun.

- Aaaa! Olmadı bak şimdi. Vallahi darılırım Ekin. Sen de artık benim bir kızım sayılırsın. Hem ayrıca eğer ailenden izin alamazsın diye endişeleniyorsan, ben arar senin için izin alırım.

- Hayır tabiiki. Ailem Yıldız'ı tanır. Daha önce tanıştırmıştım. Burada olacağımı söylediğimde birşey söylemezler ama bugün biraz yorgunum, erken ayrılıp, eve gidip dinlensem daha iyi olacak. Tekrar teşekkür ediyorum davetiniz için.

- Peki canım, sen nasıl istersen. Daha fazla ısrar etmeyeceğim ama bir akşam mutlaka bekliyorum.

- Kısmet efendim, inşallah.

- (Yıldız) Hadi Ekinciğim, biz odama çekilelim. Biraz laflarız, bugün kü konuları tekrar ederiz. Gelemediğin dersin notlarını felan alırsın.

- Tamam canım nasıl istersen.

Yıldız ve Ekin odaya çekilirler. İlk başta biraz ders notlarını kontrol ederler, ardından ellerine bir fincan sıcak çikolata alıp koyu bir sohbete dalarlar.

- Ekin! Sana birşey soracağım ama kızma!

- Hımmm... Demek ki kızabileceğim bir soru. Sen sor bakalım, neymiş..?

- Ya, hayır olmaz! Söz ver önce.

- Yıldız, kızabileceğim bir soru olacağını söylüyorsun, nasıl söz verebilirim?

- Ya olsun, sen yine de söz ver lütfen.

- İyi tamam söz.

- Erkan için ne düşünüyorsun?

- Nasıl bir soru şimdi bu?

- Gayet de güzel bir soru. Cevap istiyorum.

- Nasıl bir cevap bekliyorsun ki? Erkan işte... İyi bir insan.

- O kadarcık mı?

- Yıldız, senin dilinin altında ıslanmamış bir bakla var. Çıkar bakayım sen onu. Ne demeye çalışıyorsan açık açık söyle.

- Erkan geçen geldi yanıma. Benimle bir şeyler konuşmak istediğini söyledi. Tamam dedim bende. Uzun uzun konuştuk. Bana, senden hoşlandığını söyledi. Hatta öyle bir anlattı ki hoşlantıyı aşmış çocuk, aşık resmen sana. Sen de salak değilsen zaten anlamışsındır. Hem şurada okulun bitmesine bir kaç ay kaldı. İkiniz de girersiniz güzel bir işe, sonra güzel bir düğün... (hafif sırıtarak). Tabii sen de istersen, yani sende de benzer duygular var ise. Çocuk zaten zengin kızım yaa! Bodrumda yazlıkları var, dubleks. Arabaları, İstanbul'da süper bir ev, aile zengin yani. Kalabalık bir ailesi de yok; anne, baba, Erkan bir de kardeşi Serkan. Rahat edersin kızım.

- Ne kadar güzel övdün iki dakikada. Hayır biraz daha devam etsen, seni baş göz edeceğim burada.

- Saçmalama kızım yaa! Benim sevgilim var hem. Senin sevgilin yok, bildiğim kadarıyla bu tür şeyleri de pek sevmiyorsun. Eeee? Daha ne istiyorsun? Erkan'dan hoşlanıyorsan eğer duygularını açarsın, okul bitmeden nişan yaparsınız aile arasında. Okuldan sonra da iş bulursunuz ve evlenirsiniz. Hem çocuk yakışıklı da yani. Daha ne ister ki bir insan?

- Aşk..! Aşk ister. Ben Erkan'a karşı birşeyler hissetmiyorum Yıldız. İyi bir çocuk evet ama aşık değilim. Hatta bazen yanımda olduğu zamanlar sıkılıyorum bile. Mesela en basiti bugün; O kadar çok sıkılmıştım ki sana söz verdiğim halde geri dönüp eve gelmek istedim.

- Herşey aşk mı ya? Aşk bir yere kadar güzelim. Evet, ilk başlarda aşk çok heyecanlandırır, çok mutlu eder adamı, gök yüzünde uçuyormuşsun gibi hissedersin ama bi yere kadar işte. Sonra pufff!

- Ne yani, şimdi sen Serdar'a aşık değil misin?

- Aşık-tım. Artık değilim. Biz Serdar ile lise 2 den beridir beraberiz. Tam 5 yıl olmuş... Aşk kalmıyor işte. Bir süre sonra aşk sandığın şey, bir bakıyorsun ki sadakat ve sevgiye dönüşmüş. Evliliklerde de bu böyle. Sen zannediyor musun ki bütün aşkla evlenmiş çiftler ölene kadar aşık kalıyor. Hem dikkat edersen eğer, bir çok boşanma olayları da aşk evliliklerinde ortaya çıkıyor. Neden? Çünkü aşk bittiği an eşler kendilerini bir boşluğa düşmüş gibi hissediyorlar. O sihrine kapıldıkları büyü bir anda balon gibi sönüp gidiyor ve geriye gerçekler kalıyor. Bazıları da bu gerçekleri kabullenemediği ve eski heyecanı sürekli hissetmek isteyip te hissedemedikleri için de maalesef boşanmayı çözüm olarak görüyorlar. Ama görücü usulü evliliklerde zaten başta bunu kabullenmiş ve içine sindirmiş olarak başladığın için, zamanla eşler birbirini tanımaya başlıyor, tanıdıkça aşık oluyor ya da olmuyor ama zaten buna razı olarak yaşayıp gidiyor. Zaten tanıyana kadar da bi on yıl geçiyor.

- Neyse yeter! Sıkıldım... Benim gitmem lazım artık, çok geç oldu. Yarın görüşürüz okulda. Herşey için teşekkürler.

- Peki canım, sen nasıl istersen. Ama bu söylediklerimi bir kez olsun düşün olur mu? Erkan iyi çocuk, seni seviyor, parası var, iyi bir bölümde okuyor ve iyi bir iş sahibi de olacaktır. Denemekten bir şey çıkmaz.

- Sus artık! Haydi görüşürüz. Hoşçakal.

- Hoşçakal.

Ekin, eve doğru giderken yol boyunca uzun uzun Yıldız'ın söylediklerini düşündü. Defalarca... defalarca... ve defalarca aklından geçirdi bütün cümlelerini. Belki de haklıydı, belki mutlu olabilirdi, denemekten bir zarar gelmeyebilirdi... Belki de...

devam edecek...

3.BÖLÜMÜN SONU

EKİN (Bir İntikam Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin