Multimedia : Deniz Turan
Paramore-Decode
...."Seni anlıyorum. "
Kafamı Deniz'e çevirdiğimde defterine birşeyler karalıyordu. Acaba kendi kendime mi uydurmuştum böyle birşey dediğini? Ama kendi kendime uydurduysam bile o kadar iyi gelmişti ki. Nasıl yaptığını bilmiyorum ama o an ki tüm öfkemi, acımı almıştı.
"Öyle bakma, ben dedim." Bu sefer başını kaldırıp tam gözlerimin içine baktı. Gözlerimiz buluştuğunda kalbimin hızlandığını hissettim.
"Beni nasıl anlayabilirsin ki?" bu soruyu sorarken bile bakışlarından beni anladığını hissediyordum.
"Ben seni anlayabilirim ama sen beni anlayamazsın."
Tam birşey söylecektim ki hocanın sesi konuşmayı böldü. Hadi ama! Kız ilk defa bana bir şey dedi ve bu anı bozmak zorunda mısın?
"Deniz yazdığın paragrafı oku." Deniz "Hangimiz?"bakışı atarken gülümseyip"Hangimiz hocam?" diye sordum.
"Sen." Ben mi? Ben bunu okuyacağımı bilmiyordum ki. Sadece yapıp yapmadığıma bakar diye düşünmüştüm. Utana sıkıla ayağa kalkıp okumaya başladım. Bitirdiğimde bütün sınıf kahkahalar atarak gülüyordu. Tamam telafuzum fena değildi -berbattı- ve yazdıklarım çok saçmaydı ama kahkaha atmaları gerekmiyordu. Ben olsam ben de gülerdim ama konumuz bu değildi. Hoca Deniz'e bakarak konuşmaya başladı.
"Denizcim adaşına ingilizcede yardım eder misin? Yarına düzgün bir metin hazırlayın beraber."Hocanın söylediği şey karşısında bütün sınıf susup Deniz'e baktı. Deniz ifadesizce başını tamam anlamında salladığın da fısıldaşmalar başlamıştı bile. Ama bunu pek önemsemedim. Hem sınıfa rezil olmuştum hem de Denizle ders çalışmak mı? İçimdeki ses "Sen bunu unut oğlum" dedi.
Son ders zili çaldığında sıradan kalkmak istemiyordum.Oyalanarak eşyalarımı çantama koymaya başladım. Aklıma bir anda bugün söylediği sözler düştü."Seni anlıyorum...Ben seni anlayabilirim ama sen beni anlayamazsın."
"Sabaha kadar seni mi beklemeliyim?"Kafamı kaldırdığımda Deniz'in kapıda durmuş beni beklediğini gördüm. Kalbim heyecanla gümbürderken "Ha..hayır." demeyi becerdim. Hızlıca montumu giyip yanına geldim ve yürümeye başlayınca onu takip ettim. Sadece yanımda yürüyordu ama bu bile ayaklarımın birbirine dolanmasına sebep oluyordu. Kahretsin, dışardan birisi beni böyle görse hayatımda ilk defa bir kızla dışarı çıkıyorum sanardı. Bahçeye çıkınca sınıftakilerin çoğu bize döndü.Mehmet ve Eren şaşkın bir "Noluyo lan?" bakışı attı. Omuz silkip güldüğümde gözlerim beni öldürecekmiş gibi bakan gözlerle buluştu. Arda yumruğunu sıkmış bize bakıyordu. Deniz ile yürümek bile onu bu kadar gıcık ediyorsa sevgili olsak ne yapar bilmiyorum. Bir an durup söylediklerimi düşündüm. Ne sevgilisi ya gene ne diyordum ben? Düşüncelerimden sıyrılmaya çalışıp Deniz'i takip etmeye başladım. Minibüs durağına geldiğimizde içimden "Nereye gidiyoruz?" demek gelse de bir şey demedim. Minibüs geldiğinde bindi ve ben de arkasından bindim. Kendi kendime nasıl hiçbir şey demeden durduğuyle ilgili sorular sordum. Ama kayda değer hiçbir sonuca varamamıştım. Sadece karşısına bakıyordu ve bu beni öldürüyordu. Oturacak bi yer olmadığından ayakta durduk. Cebimden para çıkararak "Abi iki öğrenci uzatır mısın?" dedim.
"Sana benim paramı ver diyen olmadı."Böyle bir tepki bekliyordum.
"Tamam sonra bana verirsin parayı." Ama inat değil mi hala ceplerinde para arıyordu.Bulamayınca iki elinide bırakıp çantasını karıştırmaya başladı. Çantası düzenli olmasına rağmen hala arıyordu.Belki parası yoktu ama bir kere dedikten sonra da vazgeçememişti. Sonunda parayı bulup heyecanla gülümsedi. Tam bir şey diyordu ki şoför ani fren yaptı ve bir anda üzerime düşüp tişörtümü tuttu. Bir kaç saniye öyle durdu ama bana sanki saatler gibi geldi. Kafası göğüsüme yaslanmış duruyordu. Kokusu her yeri sarmıştı sanki. İçime çaktırmadan çektim kokusunu. Annemde böyle kokmuyor muydu? Cennet kokusu bu muydu yoksa? Kafasını kaldırıp gözlerimin içine bakarak küstahça güldü.Ve parayı göstererek "Buldum." dedi.Yavaş yavaş kendini düzeltti ve üzerimdeki elini çekti.Keşke hep böyle kalsaydık diye geçirdim içimden. İneceğimiz yere kadar bir daha hiç konuşmadık.
"Müsait bir yerde inebilir miyiz?"Kapı açılınca onu takip ettim, hala nereye gideceğimizi bilmiyordum ama onun kendinden emin tavırları bildiğinin kanıtıydı. Sahile geldiğimizde bir banka oturdu ve bana gözleriyle gel işareti yaptı.Yanına oturduğumda çantasından bir sigara paketi çıkartıp dudaklarinin arasına bir dal sıkıştırdı. Tahrik edici. Bana uzattığında hayır anlamında başımı salladım.
"Sigara içtiğini bilmiyordum."
"Benim hakkında bilmediğin o kadar çok şey var ki." Haklıydı ve ben ne diyeceğimi bilmiyordum. Onu tanımak istiyordum, ne hissettiğini anlamak istiyordum, neden böyle olduğunu bilmek istiyordum ama bunları ona söylemedim. Ortamı yumuşatmak için gülümseyerek "Sigara içmek öldürür."dedim.Gözlerime bakarak "Bende onun için içiyorum."dedi. Buna cevap veremedim ve ikimizde konuşmadık. Dakikalarca sigara içti ve ben de onu izledim. Acı çekmişti, belli oluyordu. Ona bir şey sormaya hakkım yoktu, o benimle istese konuşurdu zaten. Yani bu da biraz hayal gibiydi. Üçüncü sigarasını da bitirdiğinde yere atıp üzerine bastı ve denize bakmaya devam etti. İsmine o kadar yakışıyordu ki. Gözleri deniz kadar berrak ve sonsuzdu. Kaç dakika öyle oturduk bilmiyorum ama sonunda kalktı.
"Haydi gidelim."Nereye diye sormamın zamanı gelmişti artık.
"Nereye gidiyoruz?"
"Soru sormak yok."Ne kadar ciddi olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Bir şey demedim ve her zamanki gibi onu takip ettim. 20 dakika yürüdükten sonra gerçekten yorulmuştum. Adımlarımı yavaşlatıp "Hala gelmedik mi?"dedim. Arkasını dönüp yüzüme bakarak "Soru sormak yok demiştim."dedi ve çarpık bi şekilde gülümsedi. Bugün iki kere bana gülümsemişti, saymaya başlarsam işim zordu. Çünkü kafaya takarsam her gülümsemesinin çetelesini tutardım. Bir süre sonra büyük bir siteye girdik. Evler villa şeklindeydi. İçimden bu evlerden birinde mi oturuyor diye geçirirken durdu ve arkasından ben de durdum.Eve baktığımda zengin birisinin yaşadığı belli oluyordu. Dışı bu kadar güzelse içi nasıldır diye geçirirken kıpırdayınca ona döndüm.Gözleri her zamankinden daha sert bakıyordu.Yutkundu ve sözler ağzından tek tek döküldü.
"İşte benim.. 'Cehennemim'."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz
Teen FictionBelki de onların kaderleri birbirlerine isimleriyle bağlandı. Sınıfta gözleriyle etrafı tararken gözlerimiz buluştu. Yeşilin en güzel tonu olan gözlerine bakıp içimden geçirdim "Buraya oturmayı aklından bile geçirme." -O sırada gözlerim "Burada otur...