Bu bölümde Italic yazıyla yazdığım yer VI. Bölümden alıntıdır.
30 Seconds to Mars- The Kill
.."O izler ne?"
Gözleri çıkaramadığım bir duyguyla parladı. Korku, endişe, telaş..? Dudaklarını birbirine bastırıp bir elini saçlarının içinden geçirdi. Daha deminki duyguyu çıkaramasam da şimdiki çok netti. Çok açık bir şekilde o izleri gördüğüm için telaşlanmıştı. Diğer eliyle bir anda elimdeki tişörtü çekip üzerine geçirdi.
"Bana cevap ver." Sesim fazla sert ve otoriter çıkmıştı ama önemsememeye çalıştım. Bir cevap almak zorundaydım. Hiçbir şey demeden yüzüme bakıyordu, ama tişört yarım kollu olduğu için izlerin bir kısmı gözüküyordu.
"Sana bunları kim yaptı?"
"Sus." diye bağırdığında geriledim. Sinirli gözüküyordu. Ama en az ben de onun kadar sinirliydim. Kolunu çekip tişörtü sıyırdım. İrili ufaklı morlukların çevrelediği kocaman bir morluk duruyordu. Daha çok sıkışma izine benzer bir şeydi. Kolunu kendine çekip beni ittirdi.
"Seni ilgilendirmiyor." Cevap vermedikçe içimde daha da büyüyen bir öfke oluşuyordu. Onu geri ittirip yatakla arama sıkıştırdım.
"Bırak beni." dediğinde onu kendime daha çok bastırdım. Başka bir an olsa bu bana çok farklı şeyler hissettirebilirdi ama şimdi öğrenmem gereken bir şey vardı.
"Deniz. Kim. Yaptı. Dedim." Gözleri öfkeyle parladı ve beni ittirmeye çalıştı. Kendimi ona daha çok yaklaştırınca yüzlerimiz arasında çok az bir boşluk kaldı. Gözleri öfkeden uzaklaşırken sesi fısıltıya dönüştü.
"Ben yaptım." Söyledikleri soğuk duş etkisi yaratırken su tekrar tekrar yüzüme çarpıyordu.
"Neden?" diye sordum sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla.
"Kendime zarar vermekten zevk alıyorum." Gözlerini kapadığında alnımı onun alnına dayayıp ben de gözlerimi kapadım.
"Bu çok .. yanlış."
"Biliyorum..lütfen bu konuyu bir daha açma." diye yalvardığında gözlerimi açıp ona baktım. Yorgun gözüküyordu. Onu rahatsız etmemeye çalışarak üzerinden yatağa kaydım ve onu göğsüme çektim.
"Bu tek kişilik yatak tam bize göre." dediğimde minnettar gözleriyle bana baktı. Saçına minik bir buse bırakıp onu daha çok kendime çektim.
"Uyu hadi meleğim." Söylediğim söz üzerine gözlerini kocaman açarak bana baktı ama çok geçmeden başı omzuma düştü.
"Bunu sonra konuşacağız."
3 Hafta Önce.
Odasının kapısını ses çıkartmamaya özen göstererek açtım ve koridora çıktım. Kapıyı aynı sessizlikle kapadığımda duvardan destek alarak soluklandım. O odada olmak bile nefes almama engeldi. Ayaklarımı kıpırdatmaya çalıştım ama acıdan yanıyordu. Duvardan destek alarak sürünmeye başladım. Odamın kapısına geldiğimde vazonun içine attığım anahtarla içeri girdim. Odadan girdiğim an yere yığıldım. Kolumu kaldıracak halim bile kalmamıştı. Yerde emekleyerek banyoya gittim. Kıyafetlerimi acıyan bedenimden çıkarıp yerde bıraktım ve duşun içine yattım. Su yavaş yavaş dolmaya başladığında vücudum da yaralara baktım. Bu sefer çok yavaş geçecek gibiydi. Ama en çok acıyan yerime baktım. Kolumu sikmişti pezevenk. Kenardan vücut kremi alıp yavaş yavaş vücuduma sürmeye başladım. Kapı açıldığında korkuyla küvette geriledim. Siktir. Kapıyı kilitlememiştim. Yüzünde memnun bir tavırla içeri girdiğinde kendimi boğmak istedim. Ölmek onun yüzünü görmekten daha az acı verirdi. Küvetin kenarına oturduğunda dudağı alayla kıvırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz
Teen FictionBelki de onların kaderleri birbirlerine isimleriyle bağlandı. Sınıfta gözleriyle etrafı tararken gözlerimiz buluştu. Yeşilin en güzel tonu olan gözlerine bakıp içimden geçirdim "Buraya oturmayı aklından bile geçirme." -O sırada gözlerim "Burada otur...