Deep Purple-Soldier of Fortune
.."Vay vay vay.Süt çocuğumuzda burdaymış."
Sırtımdaki acıyı yok saymaya çalışarak sesin sahibine baktım. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ama gözleri her şeyi açığa çıkarıyordu. Yakamdaki ellerini bırakarak geri geri gelip yüzüme baktı. Bir anda üzerime atlayıp çeneme bir yumruk attı. Acıyla inlerken kafamı başka tarafa çevirdim ama yakalarımdan tutup yüzüne bakmaya zorladı.
"Sana ondan uzak dur demiştim!"Bırak beni desem çok mu güçsüz gözükürdüm? Zaten Arda'nın yanında yeteri kadar güçsüz duruyordum. Ama daha fazla kendimi düşüremezdim. Üzerimden onu ittirmeye çalıştım ve o kendini üzerimden kaldırdı. Bağırarak "Sana soracak değilim."dedim. Aslında aklımdan geçen düşünceler bu değil ama konu Deniz olunca kendimi daha cesur hissediyordum. Arda bu sefer daha büyük bir hırsla üzerime atladı. Zaten yerdeyim şimdi bütün ağırlığı üzerimdeydi.
"Sanırım aklını peynir ekmekle yedin." diyip kahkahalara boğuldu. Gülüşündeki tını beni o kadar çok iğrendirdi ki bir köşeye geçip kusmak istedim.
"Bana karşı gelirsen neler olacağını bilmiyorsun. O yüzden akıllı davran." Bu sefer ben kahkaha attım ama sesim daha çok homurdanır gibi çıktı.
"Defol git ." Bu sefer onu üzerimden daha sert ittirip ayağa kalktım, güçlü gözükmem lazımdı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Dediklerin sikimde değil." Gözlerinden ateş çıkararak üstüme doğru geldi ama sözlerim onu durdurdu.
"Eğer beni rahat bırakmazsan herkese Deniz'den hoşlandığını söylerim." Bir anda durup gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Dediklerim çok mu saçma olmuştu ? Gene o iğrenç kahkahalarından birini attı ama bu sefer eğlenmiş gibiydi.
"Bi kız gibi dedikodu yapacaksın yani." Bir anda durup alkışlamaya başladı ve devam etti.
"Sanada bu yakışırdı süt çocuğu. Eminim Deniz'de seni en yakın kız arkadaşı olarak görüyordur. " Yumruklarımı o kadar çok sıkmıştım ki tırnaklarımın etime geçtiğini hissettim.
"Beni en azından kız arkadaşı olarak görüyor. Ya seni? Dur, ben cevap vereyim, hiç ." Arda gözlerime uzun uzun baktı ve hiçbir şey demeden gitti.
Yılbaşı günü.
Ellerimin ne ara bu kadar terlediğini anlamamıştım. Heyecanlanıcak bir şey yok sadece hediyeleri vericektik, hepsi bu. Göz ucuyla Deniz'e baktım. Acaba bana ne hediye almıştı? Ama bunu on dakika içinde öğrenicektim, bu düşünce beni rahatlatmak yerine daha çok heyecanlandırdı. Zaman geçmek bilmiyordu sanki, herkes yavaş yavaş hareket ediyor gibi hissediyordum. Sınıfın heryeri balonlarla kaplıydı ve herkes mutlu gözüküyordu. Bizse Deniz'le sıramıza oturmuş sınıfı izliyorduk. Rehber hocamız sınıfın ortasına geçip "Herkes hediyelerini arkadaşlarına verebilir. Mutlu yıllar." diyip kıkırdadı. Hocaya kısa bir bakış atıp Ezgi'nin yanına gittim. Sırıtarak köşede beni bekliyordu.
"Yeni yılın kutlu olsun. Umarım beğenirsin." diyip hediyesini uzattım.
"Seninde kutlu olsun. Mutlu yıllaaar."diyip hediyeyi elimden aldı. Paketi hızla yırtarken ben de onu izliyordum . Hediyesini gördüğünde bir bana bir hediyeye bakıp hiç düşünmeden boynuma atladı.
"Bunu çok istiyordum. Nerden biliyorsun ki?" Gülümseyerek ben de ona sarıldım. En yakın arkaşından en çok istediği şeyi öğrenmiştim ve bu gökyüzünde Noel Baba ve geyiklerinin olduğu bi kazaktı. Kızlar işte, onları anlamıyordum. En çok istediği şey geyikli bir kazaktı. Pek yakın arkadaş değildik ama Ezgi'yi seviyordum. Deniz gibi değil diye fısıldadı içimdeki ses. Bir anda donup kaldım ve bakışlarımı Deniz'e çevirdim. Yanında Arda vardı ve kocaman bir hediye kutusunu ona veriyordu . Ama Deniz hediyeye değil bize bakıyordu. Vücudumda daha evvel hiç tatmadığım bi his dolaşıyordu, kıskançlık mıydı bu? Ezginin sesiyle kendime geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz
Novela JuvenilBelki de onların kaderleri birbirlerine isimleriyle bağlandı. Sınıfta gözleriyle etrafı tararken gözlerimiz buluştu. Yeşilin en güzel tonu olan gözlerine bakıp içimden geçirdim "Buraya oturmayı aklından bile geçirme." -O sırada gözlerim "Burada otur...