Bir gıcırtı duydum. Bu gıcırtı deney odasının kapısından geliyordu. Kapı yavaşça açıldı. Kapının arkasındaki kişi tam da tahmin ettiğim kişiydi. Arnott, kapıdan dışarı adımını attı. Parmağı ile bana içeri gelmemi işaret etti. Bir daha onun tuzağına yakalanmayacaktım. Gözlerimi yere doğru çevirdim. Onu umursamamak yapabileceğim tek şeydi. Adam yavaş ama sert adımlarla bana doğru yaklaştı. Onu ne kadar umursamamaya çalışsam da korku içimde büyük dalgalar halinde yayılıyordu. İlk baştan Jason'ı dinlemeliydim. Babamın bile alt edemediği adama ben ne yapabilirdim ki?
Adam beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Deney odasına doğru sürüklemeye başladı. Ne kadar karşı gelmeye çalışsam da kaygan zeminde ayaklarım benim işime yaramıyordu.
Deney odasının içine girdiğim an bir daha asla görmek istemeyeceğim bir görüntü ile karşılaştım. Karşımdaki babamdı. Ancak bunu anlamam biraz uzun zaman almıştı. Boynundan bir iple asılmıştı. Yüzündeki derinin hepsi alınmıştı. Dişlerinin hepsi görünüyordu. Göz kapakları da yoktu. Gözleri sonuna kadar açılmış bir şekilde boşluğa bakıyordu.
Bu bardağı taşıran son damlaydı. Arnott'un cebindeki silahı hızla kapıp ona doğru çevirdim. O anda Arnott'un yüzünde daha önce hiç görmediğim bir berraklık fark ettim.
''Dur'' diye fısıldadı yalvaran bir sesle. ''Beni öldürmeden önce bilmen gereken şeyler var. Uzun zamandır ilk kez kendi kontrolümü elime aldım. Uzun zamandır sana bunu söylemek istiyorum ama yapamıyorum. Söylemek istediğim şey şu; hemen buradan kaç ve başka bir mahallede ki polisiyeye git. Sakın buradakine gitme. Ardından polislere benim adımı ve müdürün adını ver. Müdürün adı LeoWood değil. Onun adı John Allen. Ve benim adım da Louis Lame. Bizim adımızı verdiğinde polis tüm her şeyi anlayacaktır. Ayrıca senden özür dilemek istiyorum. Gitmemem gereken bir adamın peşinden aptalca bir şekilde gittim. Benim yüzümden bir sürü insanın hayatı mahvoldu. Lütfen şimdi beni öldür. Daha önce ölmem gerekti ancak ölmedim. En azından şimdi ölüyüm. Kafamdan vur beni hemen!'' sesi en son kelimeye geldiğinde iyice yükselmişti.Ne yapacağımı bilmiyordum. Ani bir kararla ateş ettim. O anda bir şeyin farkına vardım. Söylediği isimlerin hiçbiri aklımda kalmamıştı.
Arnott –ya da adı her ne ise- yere düştüğünde bir şeyi fark ettim. Alnına dökülen saçları yere düştüğünde geriye doğru gitmişti. Alnında aynı B-KİD'ler gibi bir delik vardı. O anda her şeyin farkına vardım. Her şeyi müdür yönetiyor olmalıydı. Onun saçları hep geri doğru taranmış olurdu ve alnında hiçbir delik görmemiştim.
Olanları kavramaya çalışırken uzaklardan siren seslerini duymaya başlamıştım bile. Öğretmenin önerisine uyup başka bir polisiyeye gitmek için artık çok geçti. O anda bilmesem de özgür olarak son dakikalarımı yaşıyordum.
Polisler içeri girdi ve bunları yapabilecek tek kişinin ben olduğuma karar verdi. Onlara olayı ne kadar anlatmaya çalışsam da anlamamak için inat ediyorlardı. Ellerimi kelepçeleyip beni okulun hemen yanındaki hapishanede hücreye kapattılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esrarengiz Okul (Tamamlandı)
Mystery / ThrillerBuraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon ışığıyla korunmaya çalıştığın gecelerin bu muhteşem yaratığını gör. Bana bak. Ben insan hayatlarını...