Eve geldim. Anahtar her zamanki yerindeydi. Kapıdaki şalterin içinde. Açtım kapıyı, eve girdim. Kimse yoktu. Ev leş gibi içki kokuyordu. Havasız kalmıştı. Melislerde kaldığım son gece iyice düşünmüştüm.
Yaşadıklarım ağırdı, zordu... Beni ayağa kaldıracak olan yine bendim. Peki nasıl kalkacaktım? Yardımcı olacak bir ailem yoksa, ben vardım. Ben artık kendi ailemdim. Şimdi ne yapabilirim diye düşünmeye başladım.
*Kendimi eve kapatmak?
* İntihar etmek?
* Okulu bırakıp acımı yaşamak?
Bunları yapmak kolay yoldu. Ben bu zamana kadar boşuna çabalamadım diyerek silkelenmeliydim. Evet bir günde atlatamazdım ama hem hayatıma kaldığım yerden devam edip, hem bu acıyı zamanla hafifletebilirdim.
UNUTMAK?
ASLA........
Bana bu yaşımda bunları yaşatanları ASLA UNUTMAYACAKTIM. Ve o gün geldiğinde teker teker hesap sorulacak insanlar olacaktı. Fakat her şeyin bir zamanı vardı elbet. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacaktı....
Yarı yıl tatilindeydik. Lisenin bitmesine 1.5 yıl kalmıştı. Derslerime odaklanıp üniversite sınavlarını kazanmalıydım. Tatbikî bu şehirden, annemden, babamdan gidebildiğim kadar uzağa gidecektim. Evet bu yeni bir başlangıç olsun bana diye düşündüm. Toparlanma ve güçlü olma zamanı şimdi.
Hemen camları açtım. Halıları kaldırdım. Evi öyle bir temizledim ki yorgunluktan kollarım kalkmıyordu. Yiyecek bir şeyler hazırladım. Çok da bir şey yoktu ya. Makarna olması yeterliydi benim için. Telefonumu açtım. Bir sürü mesaj gelmişti Melis'ten. Babamdan mesaj yada arama kaydı yoktu. 3 kez de annem aramıştı. Gidişime sevindi belki de ama kusura bakmasın ben nasıl dayanıyorsam o da dayanacaktı. Gurur yapmayacaktım. Gitmek isteyene kapı orada.
Hayatımın kapılarını zorla açmak bana farz olmuştu. Benim canım yanmıştı. Beni yakanları acıtmak zor olmayacaktı benim için.
Babam eve haftada bir gelir olmuştu. Geldiğinde de konuşmuyorduk. Nerede kaldığını, ne iş yaptığını bilmiyordum. Sanırım o kadınla yaşıyordu. Bıraktığı üç kuruş parayla ancak aç karnımı doyuruyordum. Faturaları da ödemez olmuştu. Kesilen elektrikle artık sabrım taşmıştı. İş bulmalıydım. Kim lise öğrencisine iş verirdi ki? Üniversite için de para biriktirmeliydim.
Durumu Melis'e anlattım. Tatbikî yardım kabul etmeyeceğimi biliyordu. Lafı bile olamazdı. Fakat benden gizli faturaları ödeyeceği aklıma gelmemişti.
Kızdım ona. Ancak borç olarak kabul edebilirdim. O da beni kırmadı. Can arkadaşım. Ben olsam ben de onun yaptığını yapardım. İçten içe gurur duydum onunla. Hayatımdaki tek doğru insanlar o ve ailesiydi.
Okula gidip gelirken sürekli iş bakıyordum. Derdi veren Allah dermanı da veriyordu. Okuluma yakın bir kafeye eleman aranıyordu. Gidip konuştum. Hafta içi part time alındım işe. Hafta sonları çalışamazdım çünkü ders çalışmam gerekiyordu. Kafenin sahibi yaşlı bir amcaydı. Ahmet amca... Sağ olsun kabul etti. İhtiyacım vardı buna yoksa bu yaşta hem okuyup hem nasıl çalışacaktım. Haftalık verecekti maaşımı .Çok iyi oldu doğrusu. Kendi paramı kendim biriktirip üniversiteye gidecektim. Üstelik yaz tatilinde de ful çalışıp daha çok birikim yapabilirdim.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Üniversite sınavı gelip çattı. Tüm öfkemi, sinirimi derslerden çıkarmıştım. Tabi bir de sigara. 1,5 yıl ders ve sigaraya sarıldım. İyi de para biriktirdim. 2 yaz ful çalıştım .İdare ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDYA ( düzenleniyor)
RomanceAcıların güzelleştirdiği kadın . Tüm sırlara tüm ihanetlere rağmen aşka tutunup hayatta kalmaya çalışan. Aşk; Onun için imkansızı yaşamaktı. Bu imkansızı yaşatacak bir aşkla karşılaşacağını asla bilemezdi... Kalbini kasıp kavuran,tüm ömrünü adayabil...