•16•

7 0 0
                                    

Hazar'dan...

Yatağımdan yere düşerek uyandım. Güneş fazla parlaktı ve camdan içeri girerek kolumu ısıtıyordu. Kaldırımda yumurta kırsan pişecek havasında, buz tutmuş bedenim için güzel oldu. Üstümü değiştirip aşağıya indim. Burnuma gelen yemek kokularıyla kendime gelmeye başladım. Babam, Ceyda, Aras, Ceyda'nın babası Fahri amca ve annesi Sevim teyze, babamın iş arkadaşı ve çocuğu, ve son olarak tanımadığım güzel bir kadın. Bu kadın babamla fazla samimi görünüyordu. Kaşlarımı çatık yanlarına gittim. Yiyecekleri sepetlere yerleştiriyorlardı. Kollarımı birleştirerek tezgaha yaslandım. Babam sonunda beni fark ederek yanıma geldi.

''Son kez soruyorum, gelecek misin? Bu ziyafeti kaçırma derim.'' dedi gülümseyerek. Bugün biyolojik babamla buluşacaktım. Ama şu babamın dibinden ayrılmayan kadının kim olduğunu da merak ediyordum. Benim için öncelik biyolojik babamdaydı.

''Gelmeyeceğim. Size afiyet olsun.''

Onaylarcasına başını salladı. Herkes eline aldıkları sepetler ve sırt çantalarıyla dışarıdaki üç arabaya dağıldı. Babamın dibinden düşmeyen kadın şimdi de babamın yanındaki koltuğa yerleşti. Bu sinirimi bozmaya başladı. Babam annemden başkasını sevemezdi. Bir an böyle düşününce babama haksızlık ettiğimi düşündüm çünkü annem başkasını sevmişti. Babamın da buna hakkı vardı belki. Ama bu kadınla değil.

Pencerenin önünde duran çiçekler solmuştu. Bir umut belki tekrar açar diye suladım. Umutlar her zaman vardır, en kötü anda bile.

Merdivenlerden ağır ağır odama çıktım. Kolumdaki siyah kayışlı saatime baktım. Saat neredeyse 12 ye gelecekti. Dolabımdan bir kaç parça kıyafet çıkartıp hızlı bir şekilde giyindim. Saçlarımı taramadan toplayıp evden çıktım. Kapıyı iki kere kilitledikten sonra hızla koşu alanına yürüdüm. Tolga'nın alaylı gülüşleri kulağıma dolmuştu. Yine kendinden güçsüz insanlara bulaşarak eğleniyordu. Beni görünce hızla yanıma geldi. Önüme geçince yerimde duraksadım.

''Seni görmek ne güzel.'' dedi sahte gülümsemesiyle.

''Seni görmek ne acı.'' dedim gerçekten iğrenen bakışlarımla. Kenara ittirip yola devam ediyordum ki kolumdan sert bir şekilde tuttu.

''Bak Tolga senden her ne kadar nefret etsem de seninle uğraşacak tek saniyem bile yok, o yüzden çekil yolumdan.'' dedim sakin bir şekilde.

''Benden nefret mi ediyorsun?'' diye sordu şaşkınlıkla. Evet dercesine kafamı salladım.

''Peki.'' deyip önümden çekildi ve elleriyle git işareti verdi. Uzatacağını sanıyordum ama yanıldım. Saate baktım, 12 yi geçmişti. Geç kalmamak için koşmaya başladım. Elimi cebime atıp telefonumu aradım. Lanet olsun. Diğer ceketimin cebinde unuttum. Eve dönüp telefonumu alırsam çok geç kalacaktım. Şu an bile geç kalmış olabilirim. Bugün belki kaderimin değişeceği gün. Belki babam beni tanıyınca sevecekti, kızım diyecekti bana. Bana sarılmasını ve sevgisini hissettirmesini çok isterdim. Gerçek baba sevgisinin nasıl bir şey olduğunu bilmek isterdim.

Derin derin düşüncelerle koşuyoluna gelmiştim. Bankta oturan bir teyze salıncakta sallanan torununa ''Yavaş sallan!'' diye sesleniyordu. Onun haricinde kimse yoktu. Teyzenin yanına doğru hızlı adımlarla gittim. Çekinerek konuşmaya başladım.

''Ş-şey, merhaba. Burada kirli sakallı uzun boylu bir adam gördünüz mü?''

Beni baştan aşağı süzdükten sonra cevap verdi.

''Gördüm.'' Gözlerimi kocaman açıp teyzeye baktım. Babam belki şu an çevremdeydi.

''Peki nerede o?''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 30, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık HesapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin