•9•

129 13 0
                                    

Kiyan'ın psikopatı ve üvey kardeşi Teoman. 

Kiyan'dan

Hava gri rengine çalan bir renk tonuyla kararmıştı. Bulutlar dolup taşacak kadar siyahtı. İçindeki yükleri atmak ister gibiler. Benim gibi... İçimde biriktirdiğim bütün üzüntümü dışarı vurmaya utanır oldum. Dışarıdan dev bir taş gibi sert görünüyordum. Ağlarsam biri görüp alay eder diye düşünüyordum. Ağlamadığım kadar da nefret biriktirdim içimde. Nefretimin içindeki başka duygularımda vardı. Öfkelerim, sevinçlerim, üzüntülerim ve hayal kırıklarım. Etrafa dökülen kurabiye parçaları gibi tek bir duygumun içine yerleştirilmişlerdi. 

Yaşadığım hayatı ben seçmedim. Seçecek bir yaşamım olsaydı hiç doğmamayı seçerdim. Bu dünya kötü, bu insanlar kötü, zarar vermekten başka bir şey yaptıkları yok. Benim sevdiğim insanlar da bana zarar veriyor, ama seviyorum. Ne kadar duygusuz bir çocuk gibi görünsemde, benim de  o içinde sevdiklerimi sakladığım bir kalbim var. Bir kalp nasıl olur da o kadar duyguyu taşıyabilir. Ulan kalpsin sen, 250 gram ağırlığın var ama tonlarca duygular yetiştiriyorsun içinde. 

Ellerimi cebime atıp camdan dışarıya bakarak gökyüzünün mavisinde boğuldum. Etrafa göz gezdirdim. Dışarıda oturan küçük kumral bir çocuk gördüm. Kısa olan saçları önüne düşmüş kafası eğikti. Terlemekten üstündeki tişörtü üstüne yapışmıştı. Sanırım evinin yolunu şaşırmıştı. Dolabın içinde kalan jelibon paketi buldum. Çocuklar markete gittiğinde almışlardı. Cebime attım. Montumu alıp yanına gittim. Korkutmamak için gözlerinin içine bakmadım. Ağır adımlarla yere bakarak yanına doğru ilerledim. Kaldırımın üstünde oturmuş ağlıyordu. Elimi saçlarımın arasından geçirerek yanına oturdum. Ürkerek kafasını çevirip bana baktı.

''Selam ufaklık.''

Benden sanki biraz korkuyordu. Evden çıkmadan önce aldığım jelibon paketini cebimden çıkartıp açtım. İçinden bir tane alıp paketi çocuğa doğru uzattım. Eliyle gözlerini sildikten sonra paketi yavaşça aldı. Tebessüm ettiğimde aynı şekilde karşılık verdi. Ellerimi kenetleyip çocuğun suratına baktım. Ağlamaktan masmavi gözleri kızarmıştı. Paketi kaldırıma bırakıp bana döndü.

''Selam.''

''Evinin yolunu mu bulamıyorsun?''

''Ben küçük değilim, evimin yolunu biliyorum.'' deyip kaşlarını çattığında küçük bir kahkaha attım. 

''Tamam koca oğlan, peki burada ne yapıyorsun?''

''Annem bana bağırdı. Çok kızdı, bende kaçtım.'' Bunu söylerken dudağını büzmüştü. Çok masum gözüktü gözüme. 

''Neden bağırdı? Yaramazlık falan mı yaptın?''

''Hayır. Bizim sınıfta Beril diye bir kız var. Ben ona aşık oldum. Dersteyken yanına gittim. 'Sana aşığım Beril' deyip dudağını öptüm. Öğretmen görünce annemi ve Beril'in annesini aradı. Çıktıktan sonra annem bana çok kızdı. Sonra da evden kaçtım.'' 

Kahkaha atıp kafasını ovaladım. 

''Ohoo koca oğlan hemen öpülür mü? Belki o sana aşık değildir.'' 

''Aşık! Bana yedek kalemini verdi. Kalemi yanlışlıkla kırdığımda bir şey demedi. Hiç kızmadı.'' 

Aşık derken üstüne basa basa ve kendinden emin bir şekilde söylemesi beni gülümsetti. İç çekip kafamı gökyüzüne çevirdim.

''Benim kız da bana kalbini verdi. Umarım kırmam.'' deyip nefesimi dışarı vurdum. Gözlerini kocaman açıp bana baktı.

''Sen kime aşıksın?''

Karanlık HesapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin