Ekip Çalışması

95 2 1
                                    

Fatih: Sanırım kaybolduk.

Burak: Yüksek bir yerlere çıkabilsek aslında yolumuzu görebiliriz.

Ardından yakınlarında çöp tankeri, araba, veya tırmanıp bakabilecekleri bir şeyler aradılar. 

Burak: Ölüler beni korkutuyor... Her an üzerimize atlayacak gibiler.

Fatih: Sessiz ol ve yüzlerine bakma, onlar gibi yürü. Şurada bir tabela gördüm. Tutunarak direğe tırmanabiliriz.

Burak: Emin misin? Ben bir şey göremiyorum orada.

Fatih: Oraya gitmekten başka çaremiz yok. Daire çiziyoruz olduğumuz yerde.

Burak Fatih'in peşine düştü ve ağır ağır yürüdüler. Haklıydı,orada tırmanabilecekleri bir direk vardı. Yine yavaş yavaş yollarına devam ettiler. Burak çok panik yapıyordu. Sürekli sağına soluna ve arkasına dönerek yürüyordu. Aylakların dikkatini çekiyordu.

Fatih: Kes şunu yoksa bu koku bile artık bizi saklamayacak. Sakin ol biraz.

Burak: Bunların arasında biraz daha kalırsam psikolojim bozulacak.

Fatih: Bende bu halimden keyif alıyor değilim. Neredeyse geldik bana yakın dur.

Tam direğin dibine gelmiştiler ki gözlerini bir aylağa diktiler. Diğerlerine göre çok daha iriydi. Sürekli diğer ölüleri iterek yürüyordu. Havayı kokluyor yoluna devam ediyordu.

Fatih: Şuna bak. Neredeyse bir ayı kadar büyük. Bizi yakaladığını düşünmek bile istemiyorum.

Burak: Ben direğe tırmanacağım.

Fatih: Tamam oldukça yavaş ol. Tırmanırken daha çok dikkat çekeceksin. Son derece ağır hareket et.

Burak kafasını onaylar bir şekilde salladı ve tabelaya çıktı. Sonrada yavaş yavaş direğe tırmanmaya başladı. Burak tırmanırken etraf şimşeklerle aydınlanıyordu. Gök adeta yıkılırcasına gürlüyordu.

Fatih: Ne görüyorsun? 

Burak: Ee sanırım bizi tuttukları binayı gördüm. Şu tarafta... Elli metre filan ileride. Ve evet evet arabamızı da gördüm. Hemen binanın karşısındaki mescidin önünde. Ama..

Burak sözünü yarıda kesmişti. Yukarı baktı. Gökyüzünden damla damla yağmur çizeliyordu.

Fatih: Aman Allah'ım işte başlıyor. Hadi aşağı in çabuk çabuk!

Burak yine aynı şekil aşağı indi. Tabeladan atladı ve yere ayak bastı. Yağmur her geçen saniye şiddetini artırıyordu. Ağır ve bir o kadarda seri adımlarla arabaya doğru ilerlediler. Bu sefer daha korkutucuydu onlar için. Ölüler huysuzlanmaya başlamıştı. Bir tanesi Fatih'in yanına gelip koluna yüzünü bile sürtmüştü. Bir zaman sonra yağmur son derece şiddetli bir biçimde etkisini gösteriyordu.

Fatih: Yolu yarıladık mı?

Burak: Öyle umuyorum.

Kollarını üstlerine tutuyor mümkün olduğunca yağmurun geçmesini engelliyorlardı. 

Burak: Kokunun etkisi geçiyor.

Fatih: Hayır geçmiyor.

Sonra o iri yarı ölünün onlara doğru baktığını fark ettiler.

Fatih: Geçiyor da olabilir.

Ve fitili ateşleyen ölü onları fark etti ve Fatih'in üstüne atladı. Fatih kıyafetinin arasına sakladığı baltayla onun kafasını yardı. Artık onları saklayan ne koku vardı, ne de kamufle oldukları kıyafetleri. Fatih Burak'a bağırdı.

The Living DeadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin