Fatih: Gizem bu yoldan geçmiş olamaz. Baksana şuraya ölüler var. Gizem buradan geçmiş olsa o ölüler kesinlikle gebermiş olurdu. Hemde hiç ayak izine rastlamadık.
Bora: Onu kaybettik.
Kaan: Bak dostum arkadaşınızın değerli olduğunu biliyorum fakat biraz oturup düşünün. Aklınızı kullanın. Kim tek başına ormana dalıp grubundan, güvenli olduğu bölgeden uzaklaşır ki? Belli ki bir bildiği varmış.
Burak: Belki Yusuf ve diğerlerinin yanında olabilir. Şu telsizi çalıştırmanın vakti geldi sanırım.
Fatih: İyi akıl ettin Burak. Belki de diğerleriyle gitmiştir.
Fatih çantasından telsizini çıkardı. Antenini çekti ve açma tuşuna bastı.
Fatih: Alo Yusuf! Yusuf orada mısın? Sesim geliyor mu? Alo!
Ses gelmemişti.
Fatih: Neden hiçbir şey yolunda gitmiyor. Ne zaman bitecek bu kabus.
Telsizi çantasına koyacakken bir sesle irkildiler. Yusuf'tu bu. Kısık ve anlaşılması zor bir şekilde konuşuyordu. Herkes telsize yaklaştı.
Yusuf: Alo. Fatih buradayım, dinliyorum. Fatih?
Fatih: Yusuf duyuyoruz?
Yusuf: Oh çok şükür şu zımbırtı bir işe yaradı sonunda.
Fatih Yusuf'un sesini duyunca gülmeye başladı. Biraz olsun yüzünde tebessüm belirmişti.
Fatih: Sesini duymak güzel. Neredesiniz? Ne durumdasınız?
Yusuf: Kasabadan ayrıldınız mı?
Fatih: Evet.
Yusuf: Ne kadar uzaktasınız?
Fatih: Yaklaşık beş veya altı kilometre.
Yusuf: Biz geri dönüyoruz.
Fatih: Geri mi? Neden ne oldu? Kötü bir şey mi oldu?
Yusuf ''Vedat'' dedi ve daha fazla konuşamadı. Yine ağlamaya başladı. Fatih pek bir şey anlamadı.
Fatih: Alo Yusuf sesimiz geliyor mu?
Yusuf konuşmakta zorlanıyordu. Onur telsizi aldı.
Onur: Fatih biz iyiyiz. Bir sıkıntı yok. Merak etmeyin. Kasabaya beş dakikalık uzaklıktayız. Nerede buluşalım.
Fatih: Kasabaya sakın girmeyin! Her tarafta aylaklar var. Orası artık güvenli değil.
Onur: Ne?! Ne yapmalıyız peki şimdi?
Fatih: İskele tarafına giden yol ayrımından kuzeye doğru ilerleyin. Yol kenarında kamp kuracağız bizi görürsünüz. Bu arada Gizem yanınızda mı?
Onur: Hayır. En son ayrılırken gördük onu. Bir şey mi oldu?
Fatih: Yok yok siz sağ salim gelin konuşuruz.
Yusuf: Vay be bir günde koskoca bir yaşam alanı ölülerin meskeni haline geliyor. Bu zamanda kimse gücüne fazla güvenmemeli. Her an her şey olabiliyor.
Diğer tarafta Berk sarıldığı kişinin yüzüne baktı.
Berk: Buraya nasıl geldin. Neden diğerleriyle değilsin.
Gizem: İlk arkanı dönüp gittiğinde seninle gelmeliydim. Çok geç kalmamışımdır umarım.
Berk: Tam zamanında geldin. İnan bana...
Gizem: Diğerleri nerede? Ava filan mı çıktılar?
Berk: Hayır onlar gitmek istediler. Bende mani olmadım. Tek başımayım anlayacağın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Living Dead
ParanormalDünya var olalı hiç bu halde olmamıştı.Bir tarafta insanlar, bir tarafta ölüler.Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...