BUĞRA' NIN AĞZINDAN
Kaza yerinde bir süre şaşkın kalakaldım ne diyeceğimi ne yapacagimi bilmez bir vaziyette gözümden biral iki damla yaş süzülüp gidince kendime geldim.
_ Ne yapıyorsun Buğra? Makyajın akacak. Dedim.
O sırada yanımdan birisi
_ O nasıl söz kızım ölüye saygın olsun biraz makyaj mı sıktı şimdi?
Diye sorunca irkildim ölü mü? Volkan ölmüşmüydü? Şimdi ben ne yapacaktım? Üzülmüştüm gelecekle ilgili planlarım batmis bir kazayla kül olmustu. Yani ne demek gitmişti bu amca ölüye saygı nasıl olurdu ki? Ölmüş insan saygıyı nasıl bilecekti?
_"Saçmalik '' Diyerek oradan ayrıldım.
Bir sonraki dolmuşa binip atölyeye ulaştım. Akşam eve dönmeden önce bir az dolaşmak istedim. Oturup gelecekle ilgili planlarımı değerlendirmem gerekiyordu. Istediğim erkeği tavlaya bilecek kadar güzelliğim vardı fakat güzelliğimi yaşım geç olmadan degerlendirip zengin bir erkek bulup evlenmem gerekiyordu. Bu sefaletten ancak bu şekilde kurtulmak mümkündü. Yirmi yaşında güzel alimli bir kıza kim hayır diyebilirdi. Parkta dalgın dalgın yürüyordum. Bir yandan da etrafı daha doğrusu etraftaki erkekleri süzülüp değerlendiriyorum. Yanımdaki banka biri oturdu.
Pekte uzun olmayan boyu, özenle taranmış saçları, kumral teni, kahve rengi gözleri üzerinde bir takım elbisesi, dolgun kaşları kirli sakaliyla mutevazi gorunuyordu. Yanındaki evrak çantasından bir şişe su çıkarıp yudumlayan genç adam içimde yıldırımlar çakmasına neden olmuştu. Onu etkilemek istedim. Onun bu duruşu ve asaleti bana zengin beni sefaletten kurtaracak adam işte bu dedim. Zaten Volkan da ölmüştü. Hoş onu tavlamayi da becerememiştim.
Bir kaç defa sırtıma kadar uzanan saçlarımı savurdum faydasi olmadı. Yanına yaklasip saati sordum başını bile kaldırmadan ''8 hanım efendi'' deyip beni başından göndermek istedi. Yılışık bir ifadeyle "Ne kadar kabasınız" dedim. Etkilenmiş olacak ki " nasıl yani " dedi.
_ Yani yüzüme bile bakmadınız kafanızı yerden neden kaldirmiyorsunuz?
_ Kusuruma bakmayın biraz kafam dalgın işle ilgili.
_ Anladım önemli değil. Adım Buğra siz dedim gözlerinin içine bakmaya çalıştım ama pek faydasi olmadı çünkü bakışlarını yakalamak mümkün değildi utangaç bir hali vardı. Bu zamanda kalmış mıydi böyle erkek? Diğer erkekler olsa bu kadar muhabbete bile "Bana gidelim mı?" diye sormuslar di bile o ise yüzüme bakamıyor kirli sakalının altından yüzünün kızardıgi belli oluyordu. Çok hoşuma gitti onun bakışları bir defa yerden kafasını kaldırıp elini bile uzatmadan...
_Bende Halil memnun oldum hanım efendi.
-Pek yorgun görünüyorsunuz.
_Evet gün içi çalışmalar beni bu günlerde çok yoruyor.
_ Bende özel bir şirkette insan kaynakları sorumlusuyum.
Ne dedim ben? Belkide sıkıntı olabilecek bir yalan söyledim her zaman aynı yalanı söylüyordum halbuki ama Halil e yalan söylemek istememiştim ama kaybetmek de istemiyordum. Eğer atolyede makinada çalışıyorum deseydim bir daha görüşmek istemezdi belki.
_Tekrar memnun oldum Buğra hanım.
_Yarın buluşalım saat yedide burada olacagim gelirseniz sevinirim bekleyeceğim.
Diyerek yanından ayrıldım. Onun gelip gelmeyeceğini düşünerek dolmuşa bindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUĞRA
FantasyHalil ve Buğra nin ilginç hikayesi. hikayenin içinde dram var acilarin iç yüzü var. Buğra ve Halil birlikteliğinin hiç bu kadar acı ve aşk dolu olacağını tahmin edemezsiniz.