Kapağını açtığım buzdolabının karşısında uyku sersemi dikiliyordum. İçinden gelen soğuk hava ise iliklerime kadar dondurmuştu beni. Buzdolabının bomboş olması dün gelen sürü arkadaşlarımızdan dolayı olmalıydı. Üşengeçlikle kafamı kaşıdım.
"Off! Neden düşünmüyorlar acaba biz gidince burada kalacak daha iki insan var diye?"
Buz dolabı kapağı elimden kaydı. Kapanması ile yarı açık gözlerimle Demir'i izledim.
"Tek başına mı konuşuyorsun? Hem de bu halin ne böyle. Canavara benziyorsun."
"Allah razı olsun ya vallahi. Hiç alınmadım. Bunu iltifat olarak kabul ediyorum. Sonuçta dünyada hiç canavar yok. Ben de bir taneyim yani."
"Bu işte yanımda durdukça ustalaşıyorsun. Bundan bile kendine pay çıkartabildin ya pes."
Gülümsedi benim o halime bakıp. Yüzümü acındırıcı hale soktum.
"Uykum varrr!"
Bana doğru bir adım atınca ona sarıldım. Bir anda ayağımın yerden kesildiğini fark ettim.
"Hey! Düşeceğiz."
"Maden uykun var uyumalıyız Bebek Poposu."
Gülmeye başladım. yatak odasına çıkar çıkmaz uyumaya başlamıştık. Demir ise beni kucaklamıştı. Son derece rahat bir uyku geçirmemi sağlamıştı.
Bir anda yataktan sıçradım. Benim hızlı kalkışımla korkmuş olan Demir de yavaşça gözlerini ovalayarak bana baktı.
"Ne oldu?"
"Demir! dolap bomboş. Hadi markete gidelim."
"Bunun için mi sıçradın Ziba? Cidden mi?"
Sırıtarak kafa salladım. O ise tek gözü kapalı uyanmaya çalışırken saçlarını karıştırdı bir eliyle. Ben ise hemen ayağa kalktım.
"Ben giyiniyorum hadi."
Direk dolabın kapağını açıp içinden aldığım kıyafetlerle birlikte banyoya gittim. Giyinir giyinmez aşağıda soluk almıştım. Demir'in hazırlanışını beklemeye başladım. En sonunda merdivenlerden indiğini görünce gülümsedim. Arkamı kapıya doğru dönmüştüm Demir yanıma geldiğinde.
"Hadi gi..."
Kolumdan çeken el sözümü kesmişti. Bir anda arkamı dönüp meraklı gözlerimi Demir'e çevirdim.
"Sanırım kendini Süpermen sanıyorsun."
"Ha?"
Baştan aşağı beni süzdü. Onun üzerine ben de üzerime baktım. Montumu giymeyi unuttuğumu fark ettim. Hemen sonra arkamdan sarılmış elleri ile tuttuğu montu giydirdi. Ben ise o sırada sadece o güzel ve yorulmuş gözlerine baktım. Çok yorulmuştu. Bunu hissedebiliyordum. Dudakları kurumuştu. Bu hali beni endişelendirmişti. Gülümsedi. Beni kendine çekti montumun yakalarından tutarak.
"Çok güzelsin. Benimsin. Hep öyle kal. Hep iyi ol. Mutlu ol. Bu huzuru yaşa. Benden sonra böyle bakacağın adamı iyi seç."
"Aşk bir kere yaşanır. Öyle bir adam yok."
"Olursa. Bu adamı öyle iyi seç ki asla üzülme. Ben her şeye dayanabilirim. Senin mutsuz olman dışında. Bir gülümsemeni görmem tüm günümü bahar yapıyorken bu gülümsemeyi bir daha görememek can..."
Lafını kesmesi için dayanamayacağım için onu öpmüştüm. Hemen sonra geri çekildiğimde gülümsedim.
"Hadi gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapalı Hayatlar
Teen FictionOlayın dolandırıldığı ve söylenenin uzatıldığı hikayeler! Hiç bana göre değil. Bu hikaye tesadüf gibi görünüyor. Fakat... Gerçekten öyle mi? Bazı acılar karşılaşıyor fakat bunun sebebi tesadüf mü?