"Hayır yani neden sinirlendi ki bu kadar? Böyle olacak ne söyledim. Uyuyacakmış. Peh! Ben de çok inandım. O adamdan bahsedilince neden bu kadar geriliyor? İlk olarak bulmam gereken bu değil mi? En baştan alalım. Sabah ona çıkıştıktan sonra yüzünde sanki belirsizlik vardı. Ama o adamın yanında yüzünde ilk tanıştığımızda net gördüğüm acı dolu gözleri yeniden belirmişti. O adam ile gerçekten acı olaylar yaşamış olmalı. Bana anlattığı hikaye doğru değil. Bundan eminim. Ama ne oldu ki? O adam kim ve bana bunu söyleyecekken Demir bir hışımla içeri neden girdi? Onu geçtim. O tartışmamızdan sonra benim oraya götürüldüğümü duyunca neden gelme isteği duydu? O tartışmadan sonra neden gelsin ki hem de sinirle? Hayır Ziba! Bu işe karışma. Sen hem neden bunları düşünüyorsun ki? Düşünme. Bu onun meselesi."
Biraz önümde serili olan göle bakmaya devam ettim. Kendimi düşüncelerin derinliğinden sıyırmaya çalışırken derin bir nefes aldım ve yeniden sesli düşünmeye başladım.
"Ama sonuçta bu işin içine sürüklendim ve... Bekle! Yoksa ben endişeleniyor muyum? Yok canım! Ne endişesi. İnsan olduğu için bunlar hep minnetten. Yok öyle bir şey."
"Kahve veya soğuk bir şeyler ister misin?"
Bir anda arkamı döndüm. Biliyordum kesinlikle uyumayacaktı. Heyecanla çıkıştım.
"Ne zamandır oradasın sen?"
"Mmm! Ne zaman olsun istersin?"
Sanırım her şeyi duydu. Konuyu değiştirmem gerek.
"Yaa! Hani uyuyacaktın sen! Bir de bağırdın. Aşağılık adi pislik!"
"Peki istemiyorsan keyfin bilir."
Dudağımı kemirmeye başladım. Demir arkasını dönmüştü.
"Şey... Aslında..."
Midemden gelen gök gürültüsüne benzeyen sesin benden gelmediğini doğrulamam lazım. Eğer cidden benden geliyorsa bu normal değil. Demir önce yüzüme baktı. Sonra ise karnıma baktı. Sonra da gülmeye başladı ve mutfağa ilerledi. Ben de hemen arkasından ilerliyordum. Dolabı açtı. İçinden kıyma çıkarttı. Yeni alınmışa benziyordu. Hem çok donmamıştı hem de kabı tamamen doluydu. Çıkarttı ve tezgahın üzerine koydu. Hemen sonra bana bakıp gülümseyerek mutfaktan çıktı yaklaşık 5 dakika sonra ise elindeki mavi leğen ve içindeki 4 patates ile geri geldi. Gerçekten bana yemek yapıyordu. Demir gerçekten harika. 4 4lük. Hiç bir açığı yok nasıl olabilir ki bu? Tam olarak bana yemek yapan kaslı adamı izliyordu gözlerim. Mutfakta yemek yaparken daha karizmatik ve her kızın bağlanabileceği bir görüntü ortaya çıkartıyordu. Bir anda düşüncelerimden arınmamın sebebi gene Demir oldu.
"Leğene biraz ekmek ufalar mısın?"
Bana bakan Demir'e kafa salladım. Hemen sonra yanına gittim ve tezgahın altındaki dolaptan bir leğen çıkarttım küçük bir leğendi. Ekmek ise buzdolabının yanındaki pencerenin yanında duvardaki askıya asılmıştı. Taze ekmek olsa da biraz aldım ve leğene ufaladım. Hemen sonra Demir in yanına gittim. Unutmayarak kilerden getirdiği soğanı elime aldım ve soymaya başladım. bir yandan demir ile konuşuyordum.
"Neden uyumadın?"
"Uyku tutmadı. Ayrıca sen de duydun açken nasıl uyuyabilirim? Asıl sen neden uyumadın. Ortalığı da velveleye verdikten sonra hem de?"
"Kusura bakma. Bağırmak istemedim. Sadece... Bu konu hakkında bir daha konuşmak istemiyorum. Sadece sana söylediğim şeye inan gitsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapalı Hayatlar
Fiksi RemajaOlayın dolandırıldığı ve söylenenin uzatıldığı hikayeler! Hiç bana göre değil. Bu hikaye tesadüf gibi görünüyor. Fakat... Gerçekten öyle mi? Bazı acılar karşılaşıyor fakat bunun sebebi tesadüf mü?