Sinirle bağırmaya başladım.
"Yaa! Fazla olmuyor musun? Senin yüzünden azar işiteceğim."
Kafasını kaldırdı ve bana baktı. Anlamsızca bana bakmaya başladı.
"Gerçekten sinir bozucu. Adi pislik. Ne bakıyorsun kalksana. Bura da mı konuşayım yani."
Herkesin bize baktığını fark edince sesimi kıstım. Utanç ile yanımıza geldi Jale. Eğildi Demir'in önünde.
"Kusura bakmayın lütfen. Çalışanımız ile ilgileneceğim efendim."
Gözlerimi açtım ve saçma hareketler yapan jale ye baktım. Efendim mi? Yoksa başkan dedikleri kişi... Yok artık imkansız. İnekler uçuyor deseler daha çok inanırım. Demir ayağa kalktı. Bana baktı. Güldüm.
"Önemli değil jale hanım. Bu konu ile ilgilenmenizi istemiyorum. Ayrıca sana adımı söylemiştim bebek poposu."
"Ben de adının beni ilgilendirmediğini söylemiştim. Ayrıca ben de adımı söylemiştim."
Herkes şok içindeyken masada oturan takım elbiseli yaşlı bir adam bize baktı. Çok olgun ve görmüş geçirmiş birine benziyordu.
"Başkanım tanışıyor musunuz?"
Arkasını döndü Demir. Gülümsedi.
"Evet tanıyorum."
Sonra bana döndü. Ben şaşkınlıkla bakakalmıştım.
"Başkanım mı?"
Karizmasını bozmadan kulağıma eğildi. Odadaki herkes şok olmuş olmalıydılar. Sadece az önceki yaşlı adam gülümseyerek bize bakıyordu. Geriye kalan herkes şaşkına dönmüştü. Aralarında fısıldaşmaya başladılar.
"İşim bitince benimlesin. Plan yapma diye söyledim."
Kulağımdan uzaklaştı. Bana samimi gülümsemesini gösterdi. Tam konuşmaya başlayacaktım gözlerimde sinirle yüzüne bakarken beni susturup konuşmaya başladı.
"Haa! Bu arada..."
Cebinden benim telefonumu çıkarttı. Eli ile tutup sallamaya başladı. Gülümsedi. Herkes bize bakınca gülmeye başladım. Ve adi bir bakış attım Demir'e. Anlamadığını gösteren bir yüz ifadesi vardı yüzünde. Ne yapacak yine der gibi.
"Demek sabah sende unutmuşum bunu sevgilim. Ben de nerede diye arayıp duruyordum oysa. Teşekkürler tatlım."
Masaya döndüm ve bize bakan insanlara selam verdim.
"Kusura bakmayın vaktinizden çaldım kolay gelsin."
Bana şaşkınca bakakalan demir baktım. Gülümsedim yapmacık bir şekilde. Hemen sonra şaşkın yüz ifadesini yüzünden silemeden bakakalan Jale ve Demir'e bakmadan arka kısma geçtim. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Etrafta volta atmaya başladım. Az önceki gülümsemeyi yüzümden kapıdan girer girmez sildim.
"Gerçekten sinir bozucu. Bu adi şey gerçekten sınırları zorluyor."
Bana bakan Ulya ve Bulut un meraklı bakışları ile kendime gelip durdum. Onlara baktım. Muhtemelen her şeyi izlediler.
"Ne var?"
"Ne saçmalıyorsun sen Ziba. Kızım görmüyor musun? Kısmet ayağına kadar gelmiş. Hem zengin, hem kibar, hem samimi, hem de içi acı dolu ve cana yakın alçak gönüllü bir çocuk daha ne istiyorsun acaba."
![](https://img.wattpad.com/cover/85787264-288-k925051.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapalı Hayatlar
Fiksi RemajaOlayın dolandırıldığı ve söylenenin uzatıldığı hikayeler! Hiç bana göre değil. Bu hikaye tesadüf gibi görünüyor. Fakat... Gerçekten öyle mi? Bazı acılar karşılaşıyor fakat bunun sebebi tesadüf mü?