Bir dakika bile kaybetmeden onun şaşkınlığından faydalanarak evine daldım. Salona doğru ilerledim. O ise arkamdan kapıyı kapattı ve yavaşça salona doğru ilerledi. Benimle arasında metreler vardı. Bu kadara uzak olması umurumda bile değildi. Sonuçta iyiydi ve önümdeydi. Sadece biraz da mutlu olmalıydı. Mutsuzdu ama bu da benim yüzümdendi. Beni hala seviyor ve ben bunu biliyorum. Bana bakıyordu. Göz kapakları yarılanmıştı. Yorgun gözüküyordu.
"Neden geldin?"
"Asıl soru bu değil."
Onun yanına doğru yürürken o yorgun bedenini bir adım bile geri çekmemişti. Hemen önünde durmuştum.
"Benimle sadece senin ve benim olduğumuz bir yere gider misin? Uzun uzun orada kalalım. Birlikte çok uzak bir yerde minik ama sevimli bir evde herkesten uzakta... Bunu soracaktım."
Önemsemeden koluma çarptı ve odasına doğru ilerlemeye başladı.
"Git."
Ben ise tabi ki bunu dinlemeden onun peşinden gitmeye başlamıştım bile. Odaya gittiğimizde ise onun yatmasına izin vermeyen bedenim onun hemen önündeydi.
"Çekil. Uyuyacağım."
"Hayır! Beni affetmen için buradayım. Peşini bırakmayacağımı söylemiştim. Hala beni s..."
Anında belimden kavrayan el ile kendimi yatağa düşmüş olarak buldum. Hep beni yere düşmekten kurtaran ve güven veren el bu sefer beni düşürmüştü. En etkileyici ve soluğumu kesen kısım ise hemen üzerimde olan Demir'di. Bana olan bakışları ile sessizliğim ikiye katlanmıştı. Gözlerinde kilitlenmiştim aynı ilk seferki gibi. O bana bakıyordu ama bu sefer gözleri yorgundu. Ne kadar net görünse de, ne kadar sinirli görünse de o yorgun gözler kendini saklayamıyordu. Bana doğru yaklaşmaya başlarken ben ise kendimi gererek gözlerimi kapatmıştım. Beni öpecek mi? Hayır! Olmaz. Böyle saçma bir zamanda. İlk öpücüğüm. Olmaz. Bunun daha anlamlı olması gerekiyordu.
"Eğer benimle yatmayacaksan odamda ne işin var?"
Gözlerim tedirginlikle aralandı.
"Sana şans verdim. Git dedim, çekil dedim. Bende 3. Şans yoktur. Bunu öğrenmen gereken kısımda ne yapıyordun?"
"O zaman bana ikinci şansımı ver."
"Bu durumda onu düşündüğümü mü sanıyorsun?"
"Sen benim koktuğumu mu sanıyorsun?"
"Hayır ama geriliyorsun."
Onun tişörtünü sıkan elimi fark edince sakince elimi gevşettim. Bana baktı. Kafa salladı ve hemen sonra ise üzerimden kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı.
"Git. Geldiğimde seni görürsem daha kötü olacak."
"Gitmeyeceğim. Beni itsen de, beni göndermeye çalışsan da, bana yalanlar söylesen de gitmeyeceğim."
Beni duyduğundan bile emin olmadan odadan çıkıp gitmişti. Ben ise yatağa oturmuştum. Boş duvara bakarken gülümsedim. Yine Demir'i düşünmek gerçekten acıyan kalbime krem sürmüş kadar rahatlatıyordu. Ayağa kalktım ve buradan çıktım. Demir'e salonda rastlamadım. Durdum. Hemen sonra salona bakınmaya başladım. sonra ise mutfağa gelen gözlerim dayanamayıp gülümsediler. Ağlamak üzereyken gülen bir insanın çaresizliğiydi bu. Yürümeye başladım. derin bir nefes alarak. Yeniden. Gözyaşlarıma direnen gözlerim yorulmuştu. Bunu hissedebiliyordum. Dışarıya çıktım ve arabama bindim. Demir'i yol boyu görmemiştim. Yine de asla umutsuzluğa kapılmayacağım. Arabayı çalıştırdım ve eve gittim. Yorgun bedenim daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattı ve ben de bunun sonucu olarak yatağıma atmıştım kendimi. O an ise gözümden sızan iki damla amacına ulaşmış süzülerek aşağı doğru ilerleyen tuzlu su damlacığıydı. Uyku bedenimi aynı bir kafes gibi kilitlemişti. Yapacak bir şeyin yok diyordu. Kaçmama izin vermiyordu. Ben ise direnmeyi bile düşünmeden bu kafesin tadını çıkartmaya çalıştım. Bedenimi bu kafese bırakmıştım. Güvenliğim çok kısa sürecek olsa da umursamadım. Sonuçta o karanlık sığınağa ulaşacaktım ve o sığınak artık Demir'e aitti. Sığınağımda Demir'le olacağımın düşüncesi ile mutlulukla kafese bıraktım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapalı Hayatlar
Novela JuvenilOlayın dolandırıldığı ve söylenenin uzatıldığı hikayeler! Hiç bana göre değil. Bu hikaye tesadüf gibi görünüyor. Fakat... Gerçekten öyle mi? Bazı acılar karşılaşıyor fakat bunun sebebi tesadüf mü?