İş hayatımda her şey nasıl belli kurallarca yaşanıyorsa ev hayatımda aynıydı. Üç renkten fazlası yoktu evimde. Kitaplarım, CDlerim, takılarım, kıyafetlerim... Milim değişmezdi yerleri. Elimi koltuğun sağdaki boşluk kısmına attığımda beklediğim gibi sehpadaki kahve fincanına değdi elim. Kahvenin koskoca bir boşlukta hissettiren o muazzam tadı içime dolarken bir bildirim sesi duydum. Birkaç ay önce tanıştığım birindendi mesaj. Arkadaş olarak konuştuğum tek insandı. Akşamları iki laflardık. Güzelliğine inanılması zor bir adada pansiyon işletiyordu. Bizim şirketin düzenlediği turlardan biri de o adaya olmuştu, geçen yıllarda gitmiştik. Denizi, doğası tamamiyle kusursuzdu. Beni o kadar büyülen başka bir şey daha yoktu.
-Geçen bahsettiğin o cumartesi daveti... Gitmeye karar verdin mi?
O davet aklıma geldiği an kaçıyordum. Ama artık kaçacak pekte bir yerim kalmamıştı. İki gün sonraydı ne de olsa.
-Bilmiyorum.. Nergis, onların hepsinin bir ilişkisi var. Ya nişanlılar ya evliler ya da sevgili. Ben bir beş yıl daha evliliği düşünmezken onlar çocuk sahibi oldular.
-Yani oraya gidersem evlilik bahsi açılır, bende bunu istemiyorum diyorsun.
-Kesinlikle. Ama gitmezsem bu seferde Ayla denen değişik arkamdan laflar edecek.
Ah bu Ayla! Lise mezuniyetinde beni rezil etmek için çirkin çocukluk resimlerimi mezunların slaytına koymuştu. Üniversitede de aynı yere düşmüştük. Tam atlattım artık diyordum ki yine çıktı karşıma.
-Sen bunu takacak bir kadın değilsin.
-Bu seferki farklı. Ayla ve ben, sağcı solcu gibiydik. Lisedeyken okulu ikiye bölmüştük.
-Hıımm durum vahim o zaman. Tatlım o davete gidiyorsun. Ayla'yı yenmek istersen tek çıkar yol :)
-Tek başıma mı?
-Öykü iki tercih var önünde: ya birini bulursun bir geceliğine ya da özgüvenini toplarsın kucağında tıpış tıpış gidersin o davete.
Üçüncü bir tercihim daha vardı aslında: evde durmak.
Ama hayır bu sefer Ayla'ya Öykü Hisarlıoğlu kimmiş gösterecektim.-Ne giysem acaba?
Cevabıma Nergis'in gülümsediğini hissedebiliyorum. "Bekle beni Cumartesi Daveti!" dedim içimden. Biraz korkarak biraz heyecanlanarak.
***
Şirkette işim kalmamıştı ama ben yinede burdaydım. Masaya dayadığım kolumu geri çektiğimde epeyce uyuştuğunu farkettim. Yarım saattir sosyal paylaşım sitelerinden lise ve üniversite arkadaşlarıma bakıyorum. Bir gecelik arkadaş ararken bir daha görmek dahi istemediğim insanlar ekranda belirince yüzümü buruşturmaktan geri duramıyordum. Ekranın solunda sarışın bir sima dikkatimi çekti. Derya'ydı bu. Lisede çok iyiydik ama sonra mesafe girince araya bir daha görüşemedik.
-Heey!!
Duyduğum sesle geriye sıçramam bir oldu. Pelin elindeki boş kupayı sağ sola sallamıştı ona bakmam için. Aslında bağırması yeterli olmuştu.
-Dalmışsın. Sen dalar mıydın ya!
Odayı dolduran kahkahası beynimde yankılandı. Bilgisayardaki tüm sekmeleri kapatıp "Benim işim bitti. Sana kolay gelsin." derken sol elime topladım tüm ıvır zıvırlarımı. Bunu söylerkende sağ elimle omzuna vurdum hafifçe.
Direksiyona geçtiğimde şu lanet davetin planını çizdim kafamda. Giyeceğim elbise aşağı yukarı belliydi. Aslında tek bir eksik vardı. O da koluma takacağım biri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Kusursuz
Genç Kız EdebiyatıKusursuz olmayı arzulayan Öykü, dünyaya otostop çeken Atlas ve dünya barışını her gün içinde yaşayan Nergis... Şimdi sizlerle.