Bölüm 6

149 7 8
                                    

İlk öncelikle merhaba. Hikayenin gec geldiğini biliyorum. Hikayenin gec gelme sebebiyse yazaranızın fazla zor sınavları vardı... Sınavlara hazırlanmak için telefonumla bir süre ilgilenmedim... Şimdi bütün sınavlarım bitti... Ece ve Boranın hikayesine geri dönüyorum...
Bundan sonra hikaye geç geldiğinde duyuru yapmaya çalışacam...
Deniz_Özdemir

Ece'den
Kalbim gögüs kafesini zorluyordu artık... Nefes alamıyordum... Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım... Bir kaç saniye sonra gözlerimi açtığımda Bora bana bakıyordu...Bana bakıp kahkaha attı. Anlamaz ve korkak gözlerle ona baktım.

Bana bir adım yakınlaştı. O her saniye yaklaştıkca ben uzaklaşıyordum. Beni kapı ve kendi arasında sıkıştırdığında gözlerimin içine baktı. Yüzüne bile bakmak istemiyordum onun için yüzümü yana çevirdim. Nefesi yüzümü yakıyordu.

"Fazla safsın Ece" diye söylediğinde yüzümü çevirip ona baktım. Bu adam deliydi! Beni nasıl korkuttuğu farkında değilmiydi?. Demekki değildi!

"Sizde fazla acımazsızsınız" diye söyledim. Nefret ediyordum bu adama!
Bu adamla bir dakika bile yalnız kalmak istemiyordum.

"Evet öyleyim, sende hazır olsan iyi olur. Çünkü seninde canını acıta bilirim" diye söylediğinde alayla gülümsedim.

"Daha ne kadar canımı acıtacaksınız merak ediyorum. Kendi evime gidemiyorum. Söylediğim her söze sinirlenip bir ceza veriyorsunuz"diye sinirle söyledim. Bora kaşlarını çatıp bana baktı. Sert ve soğuk bakışlarla bana baktı.

"Hangi evden bahs ediyorsun? Annenin her gece adam getirdiği evden mi bahs ediyorsun?" Diye söylediğinde yanaklarım kızarmıştı.

İşaret parmağını kaldırıp tehdit edercedine uyardı beni.

"Sen sadece benimsin! Sadece benim! Ne yaparsan yap seni o eve gitmene izin vermem! Bundan sonra benim yanımda kalıcaksın!" Diye söylediğinde derin bir nefes aldım. Bora benden uzaklaşıp odadan çıktığında tişörtümü ve pantolonumu alıp tekrar giydim. Kendimi büyük yatağa atdım. Fazlasıyla yorgundum. Hayatım fazlasıyla garipti, bir mafyanın eline düşmüş ve ona mahkum bırakılmıştım.
İçimden bir ses daha zor engellerin beni bekliyeceğini söylüyordu. 
Göz kapaklarım artık kapanmaya başladığında kendimi zorlamadan uykunun kollarına bıraktım.

Saat-02:40
Bora'dan:
Elimde viski büyük salonun koltuğunda oturmuş onu düşünüyordum... Bir kaç saat önce ona dokunacağımı sanmış ve bana yalvarıyordu. Fazlasıyla saftı..
Her söylediğim söze inanacak kadar saftı... Koltuktan kalkıp viskiyi masaya bıraktım ve yukarı 2ci kata çıktım. Ecenin odasına doğru yol aldım. Odaya girdiğimde uyuyordu. Gelip yanına yattım. Yüzü bana dönüktü. Fazla güzeldi...Beyaz teni yeşil renkte gözleri küçük burnu ve beni kendine çeken dolgun dudakları... Ona her baktığımda dolgun dudaklarına yapışıp delicesine öpmek istiyorum...bu güzel melek benimdi! Kimse ona dokunamazdı! Eğer bir erkek ona dokunursa cehennemin dibini yaşatırdım erkeğe!
Biraz daha yakınlaşıp yüzümü boynuna gömdüm. Fazla güzel kokuyordu...papatya kokuyordu...

Sabah
Bora'dan:
Sabah erkenden uyanıp çalışmalıydım.
Yatakdan kalkıp odadan çıktım. Kendi odama gidip duş aldım. Bir kaç dakika sonra odadan çıkıp korumaların birine çalışma odama sert kahvemi getirmesini emr ettim. Çalışma odama girip kapıyı kapatıp koltuğa gelip oturdum ve masanın üzerinde bazı dosyalara baktım. Dosyaların biri dikkatimi çekti, Ebeveyinleri 3 yaşında çoçuğun böbreğini çıkartıp bize satmak istiyorlarmış. Fazla fakir ailenin çoçuğuymuş.Dosyayı incelediğimde şaşırdım. Çoçuğun annesi ve babası bızden haber bekliyormuş. Eğer biz kabul edersek o zaman çoçuğun böbreklerini çıkartıp bize satacaklarmış.
Hemen bununla ilgilenmeliydim. Korumaların birini odama çağırdım.

"Hemen bu dosyayla ilgilenmeni istiyorum." Diye sert ve soğuk bir şekilde söyleyip emr ettim. Koruma 'tamam abi' diye söyledikten sonra odadan çıktı. Bir kaç dakika sonra odaya Kerem girdi. Berbat bir haldeydi.

"Bu ne hal" diye söyledim. Koltukların birinde gelip oturdu ve derin bir nefes aldı.

"Halit şerefsizi, Güneşi kaçırmış" diye söylediğinde sinirlendim.

"Lan oğlum ne duruyorsun burda gidip kızı bulsana!" Diye bağırdım sinirle.
Kerem yüzüme sınırle baktı..

"Lan kızı aramıyormuyum sanıyorsun?! Hiç bir yerde yok! Yok işte!" Diye bana bağırdığında sinirlensemde hiç bir şey söylemedim.

"Halit, benden intikam almak istiyor! Çünkü ben onun sürtük sevgilisiyle yatmıştım" diye bağırdı Kerem. Fazlasıyla sinirliydi.

"Tamam sakin ol. Bulucaz Güneşi merak etme" diye birazda olsa sakinleştirmeye çalıştım.

Ece'den:
Sabah yüzüme vuran güneş işıklarıyla uyandım. Yatakdan kalkıp banyoya doğru gittim. Duşa girdiğimde vücudumun rahatladığını hiss ediyordum. Bir kaç dakika sonra banyodan çıktığımda odadaki dolabın önüne geldim. Dolabı açtığımda şaşırdım kiyafetlerin rengi siyah ve beyazdı. Beyaz ve siyah renkten başka hiç bir renk yoktu. Beyaz bir tişört ve siyah bir pantolon çıkartım. Alt çekmeceni açtığımda siyah iç çamaşırlarıyla karşılaştım. Hadi ama! Sinirle çekmeceden siyah iç çamaşırı çıkartıp giydim. Beyaz tişörtümü ve diyah pantolonumu üzerime giydim. Aynanın önüne gelip saçlarımı serbest bıraktım. Bir kaç dakika sonra odadan çıkıp mutfağa geldim. Tatlış bir teyze vardı. Teyze bana baktığında sıcak bir şekilde gülümsedi.

"Günaydın Ece hanım" diye söylediğinde kaşlarımı çattım.

"Günaydın, lütfen bana Ece hanım söylemeyin" diye söylediğinde teyze gülümsedi.

"Üzgünüm ama Bora oğlumun kararı. Sana böyle söylememi istiyor" diye söylediğinde göz devirdim. Aman ne güzel!

"Ayrıca  benim adım Türkan" diye söylediğinde gülümsedim. Fazla sıcakkanlı bir kadındı.

"Türkan teyze fazla acım" diye söylediğimde gülümsedi.

"Gel bakalım, kahvaltı hazır zaten" diye söylediğinde gülümseyip masaya geçtim.

"Dur ben gidip,Bora oğlumu çağırayim, kaç saatdir hiç bir şey yemedi." Diye söylediğinde Türkan teyzeni durdurdum.

"Sen dur ben giderim" dedim ve masadan kalkıp mutfaktan çıkıp 2ci kata çıkıp,Boranın çalışma odasına geldım. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Bu zaman bir ses duydum. Büyük bir patlama sesi geldi. Hemen merdivenlerden inip bahçeye çıktım. Korumalar yerden kan içinde yatıyorlardı. Küçük bir çığlık attım. Bu nasıl ola bilirdi böyle. Bora yanıma geldiğinde yerde yatan korumalara baktı.

"ECE SEN HEMEN İÇERİ GEÇ"diye gürlediğinde ne yapacağımı bilmez haldeydim. Kerem beyde bahçeye çıkıp yerde yatan korumalara baktı ve küfür etti. Silah sesi duyulduğunda Bora önüme geçti ama artık çok geçti....çünkü kurşun tam bana gelmişti. İnanılmaz bir acı vücuduma yayılırken artık gözlerımın karardığını ve sesler kulaklarıma bir uğultu gibi gelmeye başlamıştı....

Karanliğımdaki Işık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin