3. Bölüm

155 15 1
                                    

Birden kendimi tutamadım ve " hayır " diye bağırarak yataktan kalktım. Fakat Elizabeth odada değildi. Neydi bu? Bana oynanan bir oyun mu yoksa Elizabeth .... Yoo olamaz. Elizabeth bir katil olamaz. O bir yalancı olamaz!

Bu beni çok korkutmuştu. Gece lambamı açtım. Odada kuşlar uçmaya başladı. Bunu çok seviyordum çünkü neşem yerine geliyordu fakat bu sefer bu da işe yaramadı. Daha çok korkuyordum. Sanki kuşlar bana saldıracak gibi geliyordu.

- Tanrım! Bana yardım et. Beni bu "bela"dan kurtar.

Düşünmeye başladım" acaba rüya görmüş olabilirmiyim? Eğer bu rüyasa herşey çok normal ama eminim, uyanıktım. O kişinin de Elizabeth olduğuna eminim çünkü saçı topuzdu-Elizabeth topuzu- ama sorun birden ortadan kaybolması. Acaba hologram olabilirmi. Bence birileri bana oyun oynuyor. Birileri beni Elizabeth'e karşı kin duymamı istiyor. Elizabeth'in düşmanlarını aramam lazım. Beni zorlu bir araştırma bekliyor.

Ilk olarak ikametgahını öğrendim. Yaşadığı yer cennetin kralıydı. Evi süperdi. Mahallede geziyordum. Bir kapıyı tıklattım. Kapıyı bir kadın açtı. 20-25 yaşlarındaydı. Birkaç soru sormam gerektiğini söyledim. Neyle ilgili diye sorunca Elizabeth dedim ve o an kapı yüzüme kapandı. Galiba bu kadın Elizabeth'i sevmiyordu. Birkaç kapı daha gezdim ve de aynı tepkiyi aldım. Bu mahallede Elizabeth sevilmiyordu galiba. Şansımı denemek için son bir kapıya daha gittim. Bu sefer kapıyı yaşlı bir adam açtı. 60-70 yaşlarındaydı. Aynı şeyleri ona da söyledim. Kapıyı yüzüme tam kapatacaktı ki durdu. Açtı ve içeri gelmemi söyledi. Buna sevinmiştim çünkü birşeyler öğrenmek hoşuma gidiyordu. Adama neden herkezin kapıyı yüzüme kapattıklarını sordum, anlatmaya başladı.

- Bu mahallede kimse Elizabeth'i sevmez. O tam bir hırsızdır. Bak evde bir şey eksik. Bul bakalım. Hemen bulursun. Bir bak!

Şöyle bir baktım. Evet! Birşeyler eksikti. Sanki eğlenecek birşeyler yok. Buldum! Televizyon yoktu.

- TV yok dedim.

- Yaa gördün mü? Ne güzel LCD televizyonum vardı. 180 inch. Ama bak yok çünkü o çaldı. Kaç kere hapse girdi ama çıkardılar. Yeni TV alacak param kalmadı. Yaşlandım. Televizyonsuz yaşayıp gidiyorum.

- Peki niye kimse buna karşı çıkmadı. Yani mahkemelerde ellerindeki kanıtları göstermedi. Eğer göstermiş olsalardı o şu an hâlâ hapiste olurdu.

- Neye yarar. O yine bir yolunu bulup kurtulurdu.

- Bu kızda birşeyler var ama ne? Ne yapıyorda herşeyden haklı çıkıyor.

- Onu sadece o bilir. Ben bilmem. Sen bu kıza dikkat et. Arkadaşlık kurma.

- Tamam.

Dışarı çıktım. Birden aklıma Elizabeth evdeyse.... Eyvah! Ev tehlikede. Hemen eve doğru koşmaya başladım. Eve geldiğimde içime bir korku girdi. Eve girdim. Sabah çıktığımda Elizabeth'e dikkat etmemiştim. Evdemiydi yoksa değilmiydi? Eve girdim. Elizabeth'i aramaya başladım. Evde yok gibiydi. Her an bir yerden çıkabilir diye korkmaya başladım. Ne telefonu burdaydı ne de giysileri burdaydı. Biraz içim rahatladı. Hem beni bıraktığı için-arkadaş değiller- hem evde olmadığına emin olduğum için. Odama doğru yürümeye başladım derken yanından geçtiğim kapıdan ses geldiğini duydum. Ödüm koptu. Kapı açılmaya başladı. Siyah şeyler gözükmeye başladı. Korktuğumdan yavaş yavaş, geri geri, korkulu korkulu yürümeye başladım. Odama doğru gidiyordum. Kapı tam olarak açıldığında o siyah şey göründü. Kara bir buluta benziyordu. Beni görmüş olmalı ki bana doğru hızla yöneldi. Bende arkamı dönüp düz bir şekilde- geri geri değil- koşmaya başladım. Elimde ne varsa fırlattım. (Çantamı, röportaj kağıdımı vs.) odamın kapısına vardım. Kapını koluna yöneldim ama açamadım. Kitliydi. Hemen yanındaki odaya( depo ) yöneldim. Kara şey bana iyice yaklaşmıştı. Bu kapıyıda açamayınca daha çok korktum ve çığlığı bastım. Başka umudum kalmamıştı.

Gözlerimi açtığımda yerde yatıyordum. Komşularım başıma toplanmıştı. Ambulans gelmişti. Poliste vardı. Beni hastaneye götürdüler. Hiçbirşey hissetmiyordum. Durumumu duyan herkes gelmişti. Bir kapının önünden geçerken yine o kara bulutu gördüm. Çığlık attım:

- Orda. Beni bayıltan şey orda. Yakalayın onu.

- Hani? O kapıda hiçbirşey yok. Deyince polis, korktum çünkü delirdiğimi zannettim.

***************

Yatakta yatıyordum. Kapım biraz açıktı. Aralanmıştı. Doktorları konuşurken duydum. 1. Doktor:

- Galiba .......... Deli hastanesine sevk etmemiz gerekecek.(valla hastane adı bulamadım)

- Evet bencede ......... Deli hastanesine göndermeliyiz. Ben hemen bir ........... Deli hastanesini arayayım.

Dediklerini duyunca korktum çünkü ben deli değilim. Yoksa delimiyim? En iyisi hayatı akışına bırakmak. Zaten deli hastanesine gitsem bile benim akıllı olduğumu görüp taburcu edecekler. O yüzden rahat olmalıyım. Derken aramaya giden doktor geri döndü. Ve şöyle dedi:

- Gönderebiliriz. Hastayı hazırla diyince az önce dediklerimin hepsini unutup doktora karşı çıkma hissine yakalandım.

Black CloudHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin